Makale
Umutsuzluğa kapılmak, umutsuzluğa düşürmek
Umutsuzluğa kapılmak yahut umutsuzluğa düşürmek. Muhtemelen aynı şiddette iki günahı ifade eden iki kavramdır, bunlar.
Yüzünü ağyardan çevirip yara dönmüşlerin; kimseden bir şey bekleyip ummayanların, hasbi olup rablaşmaya çalışmayanların, hakikati bilip, inanıp, Rabbe sığınıp dayananların işleyemeyeceği türden günahlar...
Yüksek ihtimal ya okuduÄŸumuz ya dinlediÄŸimiz ve nihayet halen ÅŸahit olduÄŸumuz örnekler ile üzerinde tefekkür edeceÄŸimiz umutsuzluÄŸa kapılmak, umutsuzluÄŸa düşürmek üzerine bir tefekkür yolculuÄŸu yapmak elzem gözükmektedir. Günlük hayatın bize tekabül eden yansımalarıyla hemen her gün onlarcasını yaÅŸadığımız hissiyatların tahribatının boyutunu bilemiyoruz. Bu çerçevede; öğrenen, öğreten ve olanlarından olmaya dikkat çekmek oldukça önemli ve hayat seyirlerimizde ana belirleyici farkındalıklara imkân üretebilecektir. İbrahim'den yana mıyız bir bakalım...
Hz. Yunus'un ümitsizliÄŸe düşüp, kavminden ayrılması hadisesinde, kaçımız Yunus’la özdeÅŸ bir hale sahiptir. Yani kaçımız, hakikati anlatmak için bilebildiÄŸimiz her yolu deneyip te, sonuç alamayıp, artık ümitlerimizi tümüyle kaybedip, o kavmi terk etmekten baÅŸka çare bulamadık. Ya da kaçımız, Yunus'un bütün çabalarını boÅŸa çıkartıp, ümitsizliÄŸe düşürenlerle özdeÅŸ bir halde olduÄŸumuzu hissediyoruz. Elbette Yunus'un kavminin de Yunus'un çabalarını boÅŸa çıkarmasının, ümitlerini kaybedip, hakikati anlatmasından vazgeçmesini saÄŸlamanın gerekçeleri vardı. Ancak ne bu gerekçeler Yunus'un kavmine haklılık saÄŸladı, ne de Yunus'un ümitsizliÄŸi Yunus'u haklı kıldı. Fakat Yunus’la özdeÅŸ hissedemeyenler, dönüşünden sonraki usul ve sonuçlara iliÅŸkin de fikir sahibi olamayacaklardır, muhtemelen.
Kendimizi, Taif’e, hakikati anlatmaya giden Resulle mi özdeÅŸleÅŸtiriyoruz? Yoksa bunun önemini anlamayıp, bu çabaları boÅŸa çıkartan Tariflilerle mi? EÄŸer, Resulle özdeÅŸleÅŸtiriyorsak:
O’nun yalnızlığı, sabrı, beklentisizliÄŸi, Rabbe güvenmesi ve sığınması.
En zor ve sıkıntılı durumda bile fıtrat hükümlerinden zerre kadar taviz vermeyi düşünmemesi. Hiç umutsuzluğa kapılmaması ancak en zorlandığı anda, zayıflığını ve çaresizliğini O'na arz etmesi, bizlere çok tanıdık hal ve duygular gibi gözüküyordur.
Ya da Resule muhalefet edenlerle mi özdeşleştiriyoruz? Bu durumda; mevcut hale ilişkin olanların kabulü, savunulması, buna karşı yüzleşmeye davet edenlere muhalefet ve öfkemiz; akletmekten imtina, korkaklık, küçük hesaplar ve yönelimler; hakikati inşa yerine, orijinal olmayan hakikat tarifleri oluşturup, bunlarla kendimizi ifade etmek; yüzleşmekten, muhasebeden kaçınmak ve benzeri hal ve duygular daha tanıdık gelecektir.
Sıkıntılarından kurtulup, hakikat savaşı vermek için bir lider isteyenlerle mi? Talut'la mı? Allah duaya icabet edince, isyan ederek yerinde oturanlarla mı? Yasaklanan sudan içip yolda dökülenlerle mi? Yoksa bu imtihanlardan yüz akı ile çıkıp, köprünün karşısına geçenlerle mi özdeşleştiriyoruz, kendimizi? Ya da hiç sıkıntı duymayıp, yardım bile istemeyenlerle mi?
Yol arkadaÅŸları tarafından iftiraya maruz kalmış, halini Rabbine arz etmiÅŸ ve tevekkül etmiÅŸ olan AiÅŸe'nin haliyle mi özdeÅŸlik kuruyorsunuz kendinizde? Yoksa zanna uyup adaleti tahakkuk ettirmeyen ve kampanyaya dâhil olanlarla mı? Birincisi ile özdeÅŸlik kurabilmek için; dostum, yoldaşım dediklerinizin iftira kampanyasına maruz kalıp hasbunallahi ve ni'mel vekil deyip, sabretmiÅŸ olmanız gerekir. İkincisi ile özdeÅŸlik kurabilmek için; Allah'tan korkmayıp, ahireti umursamadan; aslını bilmediÄŸiniz hususlarda, bilmediÄŸiniz sebeplerle iftira kampanyaları düzenlemiÅŸ ya da kampanyalara dâhil olmuÅŸ veya bu duruma duyarsız kalmış olmanın duygusu ve hali ile yüzleÅŸmiÅŸ, sonra da ne helallik almış ne de tevbe etmiÅŸ olmamanız gerekir.
Kerbela'da, Hz. Hüseyin ve yanındakilerle mi özdeÅŸ duygulara ve hale sahipsiniz? Yoksa onlara kıyanlarla mı? EÄŸer Hüseyin diyorsanız; hayatı, hakikate feda etmeyi mükâfat günü, hüsnü-i hatime olarak görüyor ve hissediyorsunuz demektir. Kıyanların özdeÅŸlikleri ise ancak jeopolitik menfaat ve riskler gerekçeleri ile ellerine mazlum kanı bulaÅŸanların bilebileceÄŸi bir ÅŸeydir
Ebrehe'nin ordusuna direnip, mücadele edenlerle mi? Yoksa develerinin peÅŸinde olanlarla mı özdeÅŸleÅŸtiriyoruz kendimizi. EÄŸer mücadele edenlerle diyorsanız; bugün Kâbe'nin sembolize ettiÄŸi deÄŸerleri yok etmeye çalışanları biliyor, onlarla mücadele etmenin formasyon ve icaplarına haiz, tek yüzlü, cesur, samimi ve sahici bir duruÅŸa sahip olanların hallerinden de haberiniz var demektir. Korkak, meselesiz, duruÅŸsuz, tavırsız, yönsüz, küçük hesapların peÅŸinde, laf ehli pragmatistlerin hal, duygu ve gözlemleri ile daha çok, deve peÅŸinde koÅŸanlarla özdeÅŸlik kurabilirler.
Adeta şeytani networkün güncel temsilinin üstlenmiş dünya sisteminin, Siyonist ayaklarınca, kahredici boyutta vatanları işgal edilip soykırıma maruz bırakılan Gazze savaşı bizim için ne ifade etmektedir? Sıcak savaşın bir cephesinde mevzilenmemiş olsam da niyet ve mesele edilmişliğimiz mazlumlardan yana mı zalimlerden yana mı? Yoksa umurlarımızda değil mi? Bugün şahit olduğumuz tarafların icra ettikleriyle umutsuzluğa uğramak ya da umutsuzluğa düşürmek bizde hangi durum, tutum, duruşa işaret etmektedir?
Zira her tercihin bir sonucu; her halin bir duygusu vardır. Lafın, iddianın, zannın bir hükmü yoktur. Eğer yüzleşme, şahitlerle ve şahitliklerle özdeşlik üzerinden yapılacaksa; illaki tercihlerin sonuçlarını ve sonuçların duygularını mukayese etmek lazımdır.
Henüz, herkesin ayrı bir âlem olduÄŸunu; Allah'ın, âlemlerin Rabbi olduÄŸunu; Rabbin, her an ve her iÅŸe dâhil ve müdahil olduÄŸunu yakinen bilmeyenler/bilemeyenler ve gayrısından beklenti içerisinde olanlar ümitsizliÄŸe düşebilirler. Kendisinden beklenti içerisinde bulunulanlar da bu beklentileri karşılamadıkları veya böyle bir emare göstermedikleri durumda, umutsuzluÄŸa düşürebilirler
Bu durum, umutsuzluğa düşenler için, hamlık; umutsuzluğa düşürenler için, yanlış anlaşılmışlık, tanınamamışlık, gaflet, dalalet, ihanet, cehalet, liyakatsizlik, sorumsuzluk, bencillik, tembellik, farkında olmamak, yetersizlik, meselesizlik, duyarsızlık, umarsızlık, ilkesizlik, değersizlik, sorunlu olmak gibi anlamlara gelebilir. Anlarımızdaki hislerimiz, heyecanlarımız, korkularımız, dertlerimiz, sevinmelerimiz, üzülmelerimiz durduğumuz, bulunduğumuz yere dair, yönümüze dair bize yeteri kadar bilgi verecektir...
Murat Sayımlar
Henüz yorum yapılmamış.