Makale
insanağacı
her ağaç seyre değer. her ağaç muhteşem bir eserdir. ağaçlar sadece ve meyve vermezler. duruşları, konumları; birbirlerine benzerlik ve farklılıklarıyla her ağaç, okunmayı bekleyen, bir kitap gibidir. her ağaç, bir başka ağaca benzemeyen, meyvesi ile ilahi kaynaklı bilgidir, işarettir.
insan, gözüyle görsün, eliyle tutsun, damağıyla tüm azalarına okutsun ve bir yoruma ulaşsın diye, mevsimler boyu çalışır ağaçlar.
bir ağacın dalına, kendi meyvesi yerine daha kıymetli bir şey bağlayamazsınız. her ağaç, sadece kendi meyvesini besler; yaşatır, ikram eder, ikramla da sınar bizi.
oluşturduğu lezzetinin sahibine ne diyoruz diye; sessizliğe bürünür, dinler bizi.
ağaç cinsleri ve hele sayıları saymakla bitmez. elma ağacı, armut ağacı, incir ağacı, zeytin ağacı… bu ağaçların ve diğerlerinin çirkini yoktur. çünkü Allah’ın yaratılışında bir noksanlık yoktur.
ya “darağacı!?”
işte insanın ağacı. kuru, meyvesi ceset olan ağaç. “büyük bir buluş” olarak, insan, darağacını icat etti. kuru, ruhsuz, yapraksız. toprakla ilişkisini kesmiş, bulutlarla selamlaşmayan; “insanağacı”
bu buluşla değişti her şey. yetiştirmeye, yerini üretime bırakır. ağaçların dallarında meyve sallanır, insan ağacında ceset!
biri insanın boğazından geçen, çeşitli tatlı lezzetler sunarken; diğeri, her boğaza, aynı şekilde geçen yağlı urgan sunar.
herhangi bir ağaç, iple dalını asılanı kabul etmez; buna rıza göstermez. o üretir; yok etmeye yanaşmaz. sadece tanrılığa soyunmuş insanın ağacı buna ses çıkarmaz.
insan ne kadar zavallılaşır, bir ağaca bakıp da bir şey hissetmediği zaman.
o zaman insan, ağacı icat etmeye yeltenir ve kaybeder.
Henüz yorum yapılmamış.