Sosyal Medya

Makale

Takva ve kulluk bilinci

Takva, müminin Allah karşısında takınacağı tavrı iÅŸaret eder. Kul, Rabbine nasıl kulluk edeceÄŸini Rabbinin gönderdiÄŸi emir ve nehiyler üzerinden öÄŸrenir ve bu sınırlara uygun ve uyumlu davranarak kulluk ÅŸuurunu geliÅŸtirir.

Öncelikli olarak kulun, Allah (cc)nün varlığı, esma ve sıfatları üzerinde bir bakışa sahip olma yükümlülüÄŸü vardır. Çünkü Allah (cc) a dair geçmiÅŸten gelen ve farklı kültürlerden aktarıla gelen bakış birçok sorunu içinde barındırmaktadır. Hem tevhidi din olarak kabul edilen Yahudi, Hıristiyanlık vs. hem de diÄŸer felsefe ve dinlerden aktarıla gelen bakış ile Ä°slam dini arasında farklılıklar var. Ä°slam DüÅŸüncesi içinde de farklı akımlar, eÄŸilimler mevcut bulunmakta ve bunlar kulluÄŸumuzun bakışını ve bu bakış üzerinden de bilincimizi belirlemektedir.

Ä°nsanın Rabbini tanıdıktan sonra kendini tanıması elzem olmaktadır. Çünkü insanın kendisini tanıması Rabbini tanımasını derinleÅŸtirir. Ayrıca Rabbini tanımak da kiÅŸinin kendini tanımasına zemin hazırlayacaktır. Velhasıl insanın hem Rabbini hem de kendisini tanıması kulluÄŸunun niteliÄŸi açısından önemlidir.

Allah’ın isim ve sıfatlarını birkaç temel kavram altında toparlamak imkânını kollamak lazım. Yoksa bütün isimlerin tek tek anlaşılması ilgili kiÅŸilerin temel özelliÄŸi olmalıdır. Ama en temelde Tevhit, Tenzih, TeÅŸbih ve Adalet üzerinden bir deÄŸerlendirme yapılırken O’nun en temel vasfının Rahman oluÅŸunu da göz ardı etmemeliyiz.

Ä°nsanın yaratılış amacının ne olduÄŸuna dair ilahi bilgiden haberdar olmak ve bu amaca uygun bir tavır ve düÅŸünce üzerinden kulluk bilincini yükseltmek insanın takvayı derinleÅŸtirmesine vesile olacaktır. Çünkü insan başıboÅŸ bırakılmadığı gibi dilediÄŸi gibi davranma hürriyetine de sahip deÄŸildir. Ä°nsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumluluÄŸu yaratılışındaki sırda gizlidir. Önemli olan bu sırrı keÅŸfetmek ve buna uygun bir hali benimsemektir. Takva, insanı kulluÄŸun basamaklarında hep bir adım daha yukarı çıkarmaya davetiyedir.

Ä°nsan sorumluluÄŸunu belirlerken kimlerle iliÅŸki ve iletiÅŸim içinde olduÄŸunu da belirlemekle yükümlüdür. Ve bu iliÅŸkinin niteliÄŸini tam oluÅŸturmadan ve olgunlaÅŸtırmadan yol alması da mümkün deÄŸildir. Bu yüzden iliÅŸkiyi hangi düzeyde tutacağına dair ilahi hitaba kulak vermeli ve bu hiyerarÅŸik varlık yapısında kimlerle nasıl bir iliÅŸki kuracağını da belirlemelidir. Çünkü kulluk, sonuç itibarı ile iliÅŸkiler yumağına dayalı bir bakışa sahiptir.

Ä°nsanın varlık hiyerarÅŸisinde hangi varlık katmanları ile iliÅŸkisi vardır? Özellikle öncelik, Âlemlerin Rabbi olan Allah’adır. Sonra Evren, Ä°nsan toplulukları ve bizzat kendisi ile iliÅŸkisidir. Yani Allah, Evren, Toplum ve insan iliÅŸkisi kiÅŸinin kulluk bilincini hem belirler, hem de tamamlanmasına zemin oluÅŸturur.

Ä°nsanın kendi derinliÄŸini kavraması ile birlikte varlığın da derinliÄŸini kavraması olmazsa olmaz kulluk ÅŸartlarındandır. Bu derinlik kiÅŸiye kendi sonsuzluÄŸunu kavratırken varlığın sonsuz katmanlarının baÅŸ döndürücü varlığı karşısında muvazene saÄŸlamasına imkân tanıyacaktır. EÅŸyayı tanımlarken hangi derinlikten tanımladığı özel öneme haizdir.

Varlıkla kurduÄŸumuz iliÅŸki tanımlamamızla birebir örtüÅŸen bir tutumdur. O zaman varlık ilahi bilgiyi dikkate alarak aÅŸağıda vereceÄŸimiz varlığın üç düzeyde anlaşılması kulluk ÅŸuurumuzu ve bu ÅŸuuru ayakta tutan zikri, yani hatırlamayı süreklileÅŸtirir. Bu üç düzey: Bir, varlık, ilahi bir bildiridir. Ä°ki, varlık, yaratılışı mucizevî olandır, yani her an bir mucize ile karşı karşıya kalıyoruz. Üç, varlık, ayettir. Bizi Allaha taşıyacak olan iÅŸaret ve delildir. Varlıkla bu düzeyde kuracağımız iliÅŸki bizi, takvamızı güçlendiren ve derinleÅŸtiren bir hale ve düÅŸünsel vasata taşıyacaktır.

Ä°nsanın her dem tazelenmesi için okuması esastır. Her okuma ise Allah adına yapıldığında ve Allah’ın adı ile baÅŸarıldığında anlamlı ve önemli olacaktır. Ä°ÅŸte Allah adına okuyan kul Allah adına davranışlar ve düÅŸünüÅŸler gerçekleÅŸtirebilir. Ve bunu büyük bir sevda ile yaptığında sürekli taze olmanın ve tazelenmenin temellerini belirler. Bu okuma salt bir bilgilenme okuması deÄŸil, varlığı ve varlığın hiyerarÅŸik katmanları arasındaki bağın da okunmasına tekabül eder.

Ä°nsanın kulluk ÅŸuuru onun kemal mertebelerini tırmanmasına vesile olmalıdır. Kemal mertebelerini çıkmak içinde kulun kendi eksikliklerini tamamlaması ve bu eksiklere duçar olduÄŸunda piÅŸmanlık duyarak vazgeçme erdemine sahip olması da zorunludur. Bu insanın iki boyutunun da kemal ile tavsif olması esasa dairdir. Yani kiÅŸi, hem duygusal bir tamlığa yönelmeli ki bu kulun sürekli zikir üzere oluÅŸunun devamlılığı gibi onu her türlü yasaklardan korunmasını saÄŸlayacak dirayet ve dirence de sahip olmasını zorunlu kılar. Ama en temelde düÅŸünsel tamlık da çok önemlidir. Ve bu düÅŸünsel tamlık oluÅŸmadan duygusal tamlık, duygusal tamlık oluÅŸmadan da düÅŸünsel tamlık oluÅŸamayacaktır. Bu yüzden esaslı bir ÅŸekilde bu iki durumun insan tarafından ciddiye alınması ve ona uygun düÅŸünce ve tavırlar geliÅŸtirmesi elzemdir.

Ä°nsan, paylaşımı eksene aldığında hem fazlalıklarından kurtulur hem de eksikliklerinden kurtulmasının mücadelesine destek saÄŸlar. KiÅŸi, cimrilik yapıp her ÅŸeyi kendisine saklarsa onun kendisini geliÅŸtirmesi ve kemal yolculuÄŸuna çıkması beklenemez. Bu yüzden vermenin bereket olduÄŸunu ve imkânlarını artırdığını düÅŸünmesi ve buna inanması elzemdir. ‘Veren el alan elden üstündür’ düsturu bu noktada hatırlatıcı olmalıdır. PaylaÅŸma sadece vermek deÄŸil kiÅŸinin kendi eksikliklerini fark ederek diÄŸeri üzerinden kendi eksiÄŸini tamamlayacak cesarete sahip olmayı da içerir. Ä°nsan zaafları ile maluldür. Ä°ÅŸte bu zaaflarını birlikte paylaÅŸarak aÅŸabilir. Bu yüzden insan hep bir baÅŸkasına muhtaç durumda olacaktır. “Her bilenin üzerinde bir bilen vardır.” Bu ilke ve ilahi varlığın kendisi kiÅŸinin sürekli muhtaç oluÅŸuna delalet eder.

Fark etmek, insanın ÅŸuurunu derinleÅŸtiren ve takvayı güçlendiren bir özelliÄŸidir. Yukarıdan itibaren çizdiÄŸimiz temel ilkeler ancak fark etmekle kemale ve tamama erdirebilinir. Ä°nsan, fark üzerinden tanımlandığı zaman kendini doÄŸru bir ÅŸekilde tanımlama imkânı elde eder. Ayrıca her varlığı ve katmanını bir diÄŸer varlık veya katmanı üzerinden farkı tanımlanır ve buna uygun bir iliÅŸki ve iletiÅŸim biçimi geliÅŸtirilebilinir.

Takva kulun sorumluluÄŸunu üstlenerek varlık karşısında asaletini takınarak Allah’a karşı boyun eÄŸerek O’nun varlığına doÄŸru gönüllü ve iradi seyrüseferdir. Takvayı güçlendirmek, imanın artırılmasına ve teslimiyetin çoÄŸalmasına bağımlı iken onu derinleÅŸtirmekte Allah’ın sürekli gözetiminde olduÄŸunun ÅŸuurunda olmaktır. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.