Sosyal Medya

Makale

Söylemin ve eylemin zarif hali

Kafayı birbirinin aynı beton kentlere taktıktan sonra zarafetin ne kıymetli bir deÄŸer olduÄŸunu iyice kavradım. Ölçü bozulması kavramını ise ilk kez merhum Turgut Cansever’den duymuÅŸtum. Mimar Cansever’in dikkat çektiÄŸi mesele on sekizinci yüzyılın ikinci yarısından itibaren varlık buluyor. Söz konusu bozulmadan kasıt Osmanlı mimarisindeki hassasiyeti yerle bir eden Batı tarzı yaklaşımlarla ÅŸehirlerin dengesinin alt üst olması. DoÄŸu’dan Batı’ya ÅŸehirlerin mimarisi hakkında dünden bugüne çok ÅŸeyler söylendi, söyleniyor. Dilerseniz iki fotoÄŸraf arasındaki farkı bulalım tarzındaki görsel örneÄŸinin ucunda günümüzün ucube betonlarına bakalım ve mevzumuza geçelim. 

Merhum Cansever’e rahmetle kavramını ödünç almak istiyorum. Zira sadece yapılarda deÄŸil her alanda yaÅŸanan bozulmayı daha iyi izah edecek bir anlatım tarzı yok.

Meselâ tesettürde bir ölçü bozulması yaÅŸanıyor. Bilhassa Müslümanların kamusal alanda özgürleÅŸme süreci örtü tarzlarında çeÅŸitliliÄŸi de beraberinde getirdi. Yeniden ayet-i kerimeye dönüp ölçümüzü güncellemek gerekiyor. EÄŸer bir derdimiz yoksa tesettürle yük gibi deÄŸil de zarifçe taşımak yakışır. 

Meselâ iletiÅŸimde bir ölçü bozulması yaÅŸanıyor. Birbirini ziyarete pandemi bahane oldu. Akabinde telefondan arayıp sormak da azaldı. Vatsaptan yürüyor iliÅŸkiler artık. Yakınlarının vefatını dahi oradan duyuruyor insanlar. Taziyeler de oradan veriliyor doÄŸal. Vatsabın yoksa hatırdan da mahrumsun, haberdar olmaktan da. Daraldığında ferahlamak için “çıkıp da iki Müslümana selam vereyim” diyen Hz. Ebubekir’in tavrına iletiÅŸimde zarafet, “aramayanı ara, gelmeyene git” düsturuna sahip sufilerin virdine de iletiÅŸimde zarafetin zirvesi diyebiliriz pekala.

Allah yardım etsin duasını dilimize dolamışız. Filistin karışıyor gönderiyoruz, DoÄŸu Türkistan’daki zulmü duyuyoruz gönderiyoruz. Suriyeli göçmenler botlarla Avrupa’ya açılıyorlar gönderiyoruz. Hasılı bu ÅŸekilde söylemde ölçü bozulması yaşıyoruz.

Tam da bu bozulmanın tezahürü durumlarla da karşılaşıyoruz. “Biz Ä°slâm âleminin bir parçası deÄŸil miyiz?” sorusunun faili DoÄŸu Türkistan halkı misâl. Bu ağır soru karşısında dualarımızı ve bilhassa Allah tasavvurumuzu yeniden gözden geçirmekte fayda var.

Hep ölçü bozulmasından bahsedecek deÄŸiliz elbette. Åžiarımız her ne ile uÄŸraşıyorsak onu ümit çizgisine taşımak olmalı. Ä°ÅŸte içinden zarif dokunuÅŸlar geçen üç muhkem örnek:

“Balığı kurtardık. Åžimdi kuÅŸlarımızı almak için geri döneceÄŸiz.” Bu ifadeler ne film repliÄŸi ne de masal giriÅŸi. 

Yer Gazze, Dünyanın sızısı. Dış mekan: Ä°srail zulmünün sınır tanımadığı, savaÅŸ uçaklarından atılan bombalarla sarsılan bir mahalle. Sahnede evleri yerle bir olmuÅŸ iki çocuk. Enkaz altından kurtardıkları akvaryumdaki balığın sevincini yaşıyorlar. Üstelik yeniden enkaza dönecekler, zira mühim bir iÅŸleri daha var: KuÅŸları kurtarmak.

Müslümanların acılarını yaÅŸayan, sorumluluk sahibi bir insan ikinci örneÄŸimiz. Edebiyat dünyamızın nazik, edebli, zarif ismi. Hayranlık uyandıran bir özelliÄŸi de gençlere verdiÄŸi deÄŸer. Kendisini “ben Ä°slami duyarlılığa sahip bir ÅŸairim. Bununla iftihar ediyorum. Ya baÅŸka türlü olsaydı, aman Allah’ım” sözleriyle ifade eden Müslüman elbette merhum Cahit ZarifoÄŸlu. 

“Efendiler ilmihal okuyun, evlerinizi Müslümanlığın öÄŸrenildiÄŸi, konuÅŸulduÄŸu ve yaÅŸandığı Müslüman haneler haline getirin” çaÄŸrısı onun geride bıraktığı mirasın özeti mahiyetinde.

Çizgisinden asla taviz vermeyen bir Müslüman ZarifoÄŸlu. “Nasıl oluyor da hep aynı çizgide kalıyorsunuz” sorusuna “zira özüm hiç deÄŸiÅŸmiyor, ÅŸimdiye kadar neyse hep aynı kalacak” cevabını veriyor. Onun bu ifadesi ölçü bozulmasının çıkış sebebine de vurgu yapıyor.

EÄŸer biz bugün ölçüleri düzetmek istiyorsak ZarifoÄŸlu’nun ömrünü vakfettiÄŸi Ä°slâmi hassasiyeti yeniden inÅŸa etmek durumundayız. Her ÅŸeyden evvel deÄŸerlerimizi yeni nesle aktaracak bir adanmışlığa ihtiyacımız var. Yeni neslin ruhlarına hangi yüce duyguyu iÅŸliyoruz meselâ. Ne konuÅŸuyorlar, neleri seviyorlar ne kadar haberdarız? Tüm bu sorulara kafa yorup pandeminin gölgesine terk ettiÄŸimiz davayı yüceltmeye muhtacız. Bu noktada zarafet sahibi insanlara ve zarifçe yapılan iÅŸlere ise meftunuz.

En muhkem örneÄŸi ise hitam kısmına sakladım. Üzerine tek bir yorum bile yapılamayacak sadelikte bir örnek. Kalbimize ve hallerimize bakıp düÅŸüneceÄŸimiz netlikte bir örnek:

Sahabe: Ya Resulallah bu Medine’dekiler kahine gidiyor.

Resul: Sen gitme.

Hayatın her alanında yaÅŸadığımız ölçü bozulmalarına karşı alacağımız tavırları sıralayan Ebû Saîd el-Hudrî’nin rivayetini hatırlayarak bitirelim vesselâm:

 “Resûlullah’ı (sav) ÅŸöyle derken iÅŸittim: 

“Ä°çinizden biri bir kötülük görürse onu eliyle, buna gücü yetmezse diliyle deÄŸiÅŸtirsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buÄŸz etsin. Bu ise imanın asgarî gereÄŸidir.”

Vesile ile “bir gün kırlarda çiçekler bensiz açacak” diyen ZarifoÄŸlu üstada vefatının otuz dördüncü senesinde rahmet olsun Rahman’dan. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.