Sosyal Medya

Makale

Dünya bir köprüdür, geçilir...

Yeryüzündeki varlık ve hayat macerası baÅŸladığı günden beri insanoÄŸlu hem bu dünyanın “yalan dünya” olduÄŸunu itiraf eder hem de bunu bile bile dünyaya kazık çakmak ister. Bir yandan sırf kendi namına bitmez tükenmez ham hayaller üretir, bir yandan da müthiÅŸ bir açgözlülükle dünya üzerindeki hemen her nimet ve imkânı adeta talan etmek ister. İnsan sürekli bir telaÅŸ ve itiÅŸ kakış hâlinde didinir, çoÄŸu zaman da birbirini yer bitirir. Fakat günün birinde hayat sermayesi tükenir ve “Bu dünyadan bir falanca geçti” kütüğüne kaydedilir. İnsanoÄŸlunun kısacık ömür hikâyesini “kıssatün lâ tenhetî” (sonu gelmez hikâye) gibi algılaması, öncelikle kendi varlığını abartması ve yine kendini bütün varlık binasının kilit taşı sanmasıyla ilgili olsa gerektir. Hâlbuki insan paha biçilmez bir varlık filan deÄŸildir. Hele de ham hâliyle kahrı çekilesi bir varlık hiç deÄŸildir. Üstelik insanın bu dünyadaki meÅŸgalelerinin pek çoÄŸu beyhudedir.

***

Tanah’ın Hz. Süleyman’a ait olduÄŸu düşünülen Vaiz Kitabı, “Her ÅŸey boÅŸ, bomboÅŸ!” ÅŸeklindeki çarpıcı bir ifadeyle baÅŸlar ve şöyle devam eder: “Ne kazancı var insanın güneÅŸin altında harcadığı onca emekten? Nesiller gelir, nesiller geçer, ama dünya hep yerinde kalır… Her ÅŸey yorucu, kelimelerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, kulak iÅŸitmekle dolmuyor. Önce ne olduysa, yine o olacak. Önce ne yapıldıysa, yine aynısı yapılacak. GüneÅŸin altında yeni bir ÅŸey yok. Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceÄŸi bir ÅŸey? Kendi kendime, “Gel, zevki tat. İyi mi, deÄŸil mi, gör” dedim. Ama gördüm ki o da boÅŸ… Büyük iÅŸlere girdim, kendime evler inÅŸa ettim, baÄŸlar diktim… Altın, gümüş biriktirdim; kralların, illerin hazinelerini topladım. Kadın, erkek ÅŸarkıcılar ve erkeklerin özlemi olan bir harem edindim… Gözümün dilediÄŸi hiçbir ÅŸeyi kendimden esirgemedim. Gönlümü hiçbir zevkten alıkoymadım. Yaptığım her iÅŸten zevk aldı gönlüm. Bütün emeÄŸimin ödülü bu oldu. Yaptığım bütün iÅŸlere, sarf ettiÄŸim onca emeklere bakınca gördüm ki hepsi boÅŸ ve rüzgârı kovalamaya kalkışmakmış. MeÄŸer güneÅŸin altında hiçbir kazanç yokmuÅŸ…”

Modern zamanlarda çok daha görünür hâle geldiÄŸi üzere insan kendi varlığını abartma ve kendini çok fazla bir ÅŸeymiÅŸ gibi algılama vehminden kurtulacak gibi görünmemektedir. Buna mukabil sûfî gelenek hem insanın özgül ağırlığı hem de dünya sahnesindeki hayatın anlamı konusunda hakikati derinden kavramış görünmektedir. Mesela, Muhyiddîn İbnü’l-Arabî el-Futuhâtü’l-Mekkiyye adlı eserinde (Üçüncü Sifr, Otuz İkinci Bölüm) dünya ve dünyevi hayat hakkında mealen şöyle demektedir: Sıradan insanlar bilindik uyku dışındaki uyku ve uyuma hâlinden çoÄŸunlukla bihaberdir. Oysa Rasûlullah dünyevi hayat boyunca insanın sürekli uyku hâlinde olduÄŸunu bildirmiÅŸtir. İnsan bu uykudan ahirette uyanır. Ölüm ahiret ahvalinin eÅŸiÄŸidir… Bu yüzden Rasûlullah dünyayı ibret, yani geçilmesi gerekli bir köprü olarak tasvir etmiÅŸtir. Rüya tabir edildiÄŸi gibi dünya da tabir edilmeli, yani bir köprüden geçer gibi geçilmelidir.

Tabir, “bir yerden baÅŸka bir yere veya bir halden baÅŸka bir hale geçmek” anlamındaki “abr” kökünden türemiÅŸ bir kelimedir. Aynı kökten türeyen ibret, i’tibâr gibi kelimeler de zihnen/fikren bir ÅŸeyden baÅŸka bir ÅŸeye geçiÅŸ/intikal anlamına gelir. Rüyada görülen semboller tabir/te’vil edilir ve böylelikle sembollerin dış dünyada iÅŸaret ettiÄŸi manalara geçilir. İnsanın dünyadaki hâli de böyledir. İnsan nihai olarak dünya için tasarlanmış bir varlık deÄŸildir. Daha doÄŸrusu insanın dünya üzerinde görüp geçirdiÄŸi her tecrübe ahiret için amaçlanmıştır. Tıpkı rüyada görülen sembollerin uyanıklık hâlinde (dış dünya tecrübesinde) kendini göstermesi gibi insanın da bu âlemde gördüğü her ÅŸey tabir edilmiÅŸ hâliyle öbür âlemde karşısına getirilir. Uzun lafın kısası, dünya bir köprüdür, geçilir. İnsanın uykuda gördüğü ÅŸeylerle iliÅŸkisi de bunun gibidir. Çünkü insan uykudan uyandığı zaman, rüyada gördüğü ÅŸeylerden hiçbirini elinin altında bulamaz. Tıpkı bunun gibi ölümle birlikte uyanıp gözlerini ahirete açtığında, dünyadayken elinin altında olan hiçbir ÅŸahsi mülkünü yanında bulamaz.

***

Bu dünya köprüsünden bir Fuat Sezgin geçti, ama o çoÄŸu insan gibi sadece gelip geçmedi; İslam ilim ve medeniyetiyle ilgili çok deÄŸerli bir miras bırakıp gitti. Yani ömür sermayesini har vurup harman savurmadan, “MeÄŸer bu dünyada her ÅŸey boÅŸmuÅŸ” diye hayıflanmadan yaÅŸama bahtiyarlığına erdi. Hoca, hâl-i hayatında kendini dev aynasında da görmedi; fakat en azından son altmış yıl boyunca karınca misali çalışıp didinerek ortaya koyduÄŸu devasa ilmî miras onu çok büyük ve deÄŸerli bir insan hâline getirdi. Fuat Sezgin Hoca bu dünya köprüsünden uyku ve uyuklama hâlinde deÄŸil, tam bir yakaza hâlinde geçti. Üstelik bu dünyadan göçüp giderken amel defterini dürmeden gitti. Yani öteki dünyada da elinin altında bulacağı birçok ÅŸeyle birlikte göçüp gitti. Cenâb-ı Hak, Fuat Sezgin hocamıza engin rahmet ve maÄŸfiretiyle muamele etsin; bizlere de bu dünya köprüsünden böyle bir miras bırakarak geçmeyi ve tıpkı hocamız gibi hayırla yâd edilmeyi nasip eylesin.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.