Sosyal Medya

Makale

İsrail’in Varlık Kaygısı Derinleşiyor

Netanyahu nezdinde İsrail’in varlık kaygısının harekete geçirdiği hırçınlığı sınır tanımıyor. Bütün bir dünyanın gözü önünde Filistinli göstericilere yaylım ateşi açarak savunmasız sivilleri katletmesinin başkaca bir izahı olamaz. İsrail’in işgal altında tuttuğu Kudüs’ü ebedi başkenti ilanı girişimleri ABD’nin kışkırtmaları ile bir gövde gösterisine dönüştürülmek istenmiş fakat tam bir fiyasko ile sonuçlanmıştır. İsrail küresel boyutta gittikçe yalnızlaşmakta, dünya kamuoyu nezdinde ise İsrail’in terörist bir işgalci olduğu gerçeği, tüm çıplaklığı ile her geçen gün daha çok kişi tarafından kabul görmektedir. İsrail’in çıkmaz bir sokakta olduğunu anlayan küresel boyutta faaliyet gösteren birçok Yahudi kuruluşu İsrail hükümetini eleştirmekte, tamamen yok olmaktansa Filistin Devleti ile kalıcı bir barışın tesisi için gerekli adımların atılması için İsrail’e baskı yapmaktadırlar.   

Sözde İsrail devletinin kuruluşunun 70. Yıl dönümü törenleri ile İsrail açısından sembolik değeri oldukça yüksek olan ABD Büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması törenine üst düzey temsilcilerle katılan devletlerin sayısı ve bu devletlerin niteliği İsrail’in hırçınlığının nedenini açıklamaktadır. Törenlere Avusturya dışında hiçbir Avrupa Birliği üyesi büyükelçi düzeyinde katılmadığı gibi Avrupa Birliği, törenler öncesi İsrail karşıtı açıklamalarda bulunmuş, İsrail’i üst perdeden uyarmıştır. Törenlere Amerikan Demokrat Parti yetkililerinin katılmamış olması da ayrıca dikkati çeken bir husus olmuştur.

ABD Ortadoğu’da oyun kurucu niteliğini tamamen kaybetmiş, siyasi varlığını ise İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Körfez Ülkeleri ve bölgedeki birçok terörist yapılanmalar üzerinden sürdürmek istemektedir. ABD siyasi varlığını hatırlatmak için sürekli olarak İsrail’i kışkırtmakta, İsrail’in bu kışkırtmalara güçlü bir şekilde katılması için de iktidarlarını koruma karşılığında Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkelerini İsrail’in safına iterek İsrail’in küresel boyuttaki yalnızlığını bölgesel ittifaklar ile gidermek istemektedir.

Ortadoğu bölgesinde etkin güç ve oyun kurucu unsur artık ne ABD ne de Avrupa Birliğidir. İsrail zaten klasik güç bileşenlerinin ileri karakolu ve çok önemli bir üssü olmaktan öteye geçememiştir. Güncelde bölgedeki güç bileşeni Rusya, İran ve konjonktürel olarak Türkiye’dir. Rusya İsrail’in bölgede varlığını sürdürmesine şimdilik göz yummaktadır. Zira Rusya’nın yumuşak karnı olan ekonomi alanında İsrail’in halen dinamik olan küresel ağlarına ihtiyacı bulunmakta, diğer taraftan İsrail istihbaratının müttefiklerine pek sadık olmayan kanallarını kullanmaktadır.

İran ise İsrail’in varlığını kendi siyasal varlığını meşrulaştırmak için kullanmakta, İsrail’i tehdit etme eylemi haricinde İran kurumsal devlet olarak direkt İsrail ile sıcak çatışmaya girmemektedir. Sıcak çatışmayı özellikle Lübnan Hizbullah’ı aracılığı ile yerine getirerek İsrail’in meydana gelmesi için can attığı saldırgan bir İran Devleti imajını oluşturmak istememektedir.

Ortadoğu’da kalıcı bir barışın tesisi için İsrail Sorununun bir an evvel çözülmesi gerekmektedir. Çözüm yolu ise İsrail’in bölgeden tamamen tasfiye edilmesidir. İslam dünyasının içerisinde bulunduğu dağınıklık şimdilik bu tasfiyeyi mümkün kılamamaktadır. İslam ülkelerinin farklı ve birbirlerine karşı çatışmacı uluslararası politik angajmanları, toplumsal ve siyasal bilinç düzeyleri, ekonomik açıdan kırılgan yapıları bu dağınıklığın ana nedenleri. Şimdilik katile, “sen bir katilsin” deme acziyetinden başkaca bir yol gözükmüyor. Garip Filistinlilerin omuzlarına yıktığımız İsrail Sorununu çözme beklentisi, aciz olduğumuz kadar ahlaksız olduğumuz anlamına da gelmektedir. Allah bunun hesabını bizden soracaktır elbette. En azından “sen bir katilsin” diye bağırdığımıza gerçekten katil muamelesi yapalım. Belki bir kefaret yerine geçebilir. Allah açık olanı da gizli olanı da en iyi bilendir, Hüküm sahibidir.    

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.