Sosyal Medya

Makale

Demokrasi Denen Çadır Tiyatrosu

Seçim moduna girdiğimizden beri partililerin birbirine demedikleri kalmadı.

Sorsan, tek kendi vatansever diğer herkes hain; Ülkenin akıbeti kendi liderinin/partisinin varlığına bağlı. Karşıdaki vatanı satmaya/ihanete geliyor. Ve daha nice hezeyanlar

Kitleler arasında büyük bir kin ve öfke var.

Aslında bunda şaşılacak bir durum yok. Siyaset, aksiyon yerine reaksiyon üzerinden yürürse olacağı budur.

Siyasilerimiz yıllardır icraat üzerinden taraftar bulma yerine, çatışma üzerinden kitle toplamayı tercih ettiler.

Sonuçta aynı ailenin/aynı mahallenin çocukları birbiriyle kanlı bıçaklı oldu.

Sebep?

3-5 siyasi liderin oyunu artırmak için.

Daha geçen seçimde MHP ile Ak Partinin birbirleri için söylediklerini hatırlasanıza; Bahçeli’nin miting meydanlarında ErdoÄŸan için söylediklerini...

O gün bir birine düşman olan MHP ve Ak Partililer bugün yan yana.

Saadet Partisi CHP ile dost olduysa, Perinçek'in Vatan Partisi Ak Partiyi dolaylı olarak destekliyorsa, Hüdapar HDP ile ittifak yolu arıyorsa; hangi ilkeden/davadan bahsediyoruz ki?

Yarın, menfaatlerin siyasi liderleri nereye götüreceği belli olmaz;

Bugün hain ilan ettiklerinizle kol kola girmek zorunda kalıp utanabilirsiniz...

Geçici siyasi hesaplar uğruna dostluklarınızı bitirmeyin.

50 yaşımdayım; bugüne kadar hayati olmayan ve ülkenin tehdit altında olmadığı bir seçim görmedim.

“Åžu olmazsa bu gelmezse ülke yok olur mahvolur” palavralarına kendi adıma doydum. Bu ülke Anasol-M gibi bir iktidarın idaresinde batmadıysa bundan sonra öyle kolay kolay batmaz.

Her insanın değerlendirmesi, siyasete bakışı farklıdır; kimse bindiği gemiyi batırmak istemez. Yanlış olduğunu düşünsek bile karşıdakinin tercihine saygı duymak lazım.

Bu yüzden siyasi hesaplar uğruna dostluklarımızı, komşuluklarımızı bozmayalım. Siyasiler gelip geçicidir, dostluklar bakidir.

Zaten hangi partiye oy verirseniz verin oyunuz aynı yere gidecek. Yani, Laik-Kemalist Sisteme oy vermiş olacaksınız.

Bu sisteme uymayan bir parti zaten seçime giremez. Girse veya sisteme rağmen bir icraat içinde olsa sistem bir şekilde çarkın dışına atar.

Siz zannediyor musunuz ki Ak Parti yerine Saadet veya CHP gelse Türkiye Afrin’den/El Bab’tan çekilecek, Rusya’dan uzaklaşıp Batı ittifakına tekrar yanaÅŸacak..?

Demokrasi, halk iradesi, halkın kendi kendini yönetmesi gibi süslü laflara kanmıyorum artık.

Demokrasi dediğiniz şey, literatürde farklı anlatılsa da benim için halka kendi kendini yönettiğini zannettirme sanatından başka bir şey değil.

Teoride bizler kendi yöneticilerimizi seçiyoruz ama gerçekte üst iradenin önümüze koydukları arasında bir tercih yapıyoruz.

Milletvekili dediÄŸiniz ÅŸey benim için, liderini alkışlamak ve “el kaldır” dendiÄŸinde elini kaldırmak için meclise gönderdiÄŸimiz kiÅŸilerdir.

Hangi parti olursa olsun, bir konuda gurup kararı aldıktan sonra partisinden bir milletvekilinin kişisel iradesini ortaya koyup aksi yönde tavır aldığına kaç defa şahit oldunuz?

Kaç milletvekili kendi liderinin icraatlarını tenkit edebilir; velev ki etse bile o kişiyi partide tutarlar mı?

Parti olarak veya kişi olarak elbette bu yazdıklarımın dışında olanlar var, lakin azınlıktalar; malumunuz birkaç çiçekle bahar gelmiyor.

Milletin iradesini ve bu iradenin ülke yönetimine yansımasını önemsiyorum.

Ahlaki duruşu olan, ülke ve millet menfaatine samimi gayreti olan her siyasi harekete (ideolojisine katılmasam bile) saygı duyuyorum.

Mevcut kirli siyaset çarkına ve milletin iradesine birçok yerde ipotek konulmuş olmasına rağmen; mevcutlar içerisinde bir tercihte bulunulmasını makul karşılarım. Ama bu uğurda arkadaşlıkların, komşulukların, aile bağlarının koparılmasını, düşman olmasını kabullenmem mümkün değil.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.