Sosyal Medya

Makale

FETÖ meselesinde sorumsuzluk ve sululuk

FETÖ ve elebaşısı hakkında epey zamandan beri yazı yazmadım; çünkü artık yazmaktan usandım. Beni bu konu hakkında konuÅŸmak ve yazmaktan usandıran temel sebeplerden biri, geçmiÅŸte Gülen’in teveccühüne mazhar olmak ya da en azından onunla aynı fotoÄŸraf karesinde yer almak için adeta birbiriyle yarışan birçok kiÅŸinin bugün, “Kimin FETÖ’cü olduÄŸunu en iyi ben bilirim” edasıyla konuÅŸup yazacak kadar piÅŸkin olmasıdır. Hele de yıllar boyu Gülen alçağının yanı başında ömür tüketmiÅŸ olan birkaç bilindik ÅŸahsın, bu alçağın alçaklıklarını sanki daha dün fark etmişçesine, gayet saf, bön, masumane tavırlarla konuÅŸması, üstüne üstlük “Filan üniversite rektörü, falan bürokrat FETÖ’cü!” diyerek muhbirliÄŸe soyunması yok mu, vallahi dayanılmaz kahırdır.

***

Bütün bu tiksinç hallere raÄŸmen bir kez daha FETÖ ve elebaşısı hakkında yazma gerekçem, son günlerde tanıklık ettiÄŸimiz sorumsuz birtakım açıklamalar ve sululukla eÅŸdeÄŸer bazı yazılardır. Sorumsuz açıklamalardan kastım, devlet katında ve üst düzey sorumluluk makamında bulunan kimi zevatın, “Milli EÄŸitim Bakanlığı bünyesinde FETÖ’yle mücadele nihayete erdi”, “Askeri Okullar tam manasıyla FETÖ’den temizlendi” türünden gevÅŸek beyanlarda bulunması ve daha dün bu tür beyanlarda bulunan birinin bugün çıkıp, “Hazırlık aÅŸamasındaki yeni OHAL kararnamesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki üç bin kripto FETÖ’cü ihraç edilecek” ÅŸeklinde bilgiler paylaÅŸmasıdır. BaÅŸta devletin en kritik kurumlarına sızma becerisi olmak üzere sinsilik, habislik ve lüzûcîlikte (yapışkanlık) eÅŸi benzeri görülmedik kabiliyetlere sahip olan FETÖ’nün hangi mucizevi yöntemle kökünün kazındığı(!) hakikaten merak konusudur.

Sululuk meselesine gelince, bu tabirle kastettiÄŸim ÅŸey birkaç gün önce ulusal bir gazetede yayımlanan “Fethullah Gülen olsam” baÅŸlıklı yazıdaki akla ziyan muhtevadır. Yazara göre Gülen, ‘PeÅŸiman oldum, nadim oldum, bir dahi iÅŸlememeÄŸe azm u cezm eyledim’ diye yüksek sesle ala meleinnas ahd vermelidir… Gülen, Türkiye’ye, köyüne dönmelidir. Zaten kaç yıl daha yaÅŸar ki insan. BildiÄŸini de anlatır, teÅŸkilata sadece eÄŸitim ve öğretim hizmetinde olmalarını emreder ve bir de dünya çapında güçlü bir İslam âlimleri yetiÅŸtirme ve İslam araÅŸtırma merkezi ve üniversiteyi kurar. Bu merkez ve üniversite dünyada benzeri olmayan bir kalitede müessese olur. Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileÅŸecek, böylece dış güçlerin tesirinden uzak olarak hayatının son günlerini yurtta geçirecek, teÅŸkilatın asıl hizmeti yeniden canlanacak ve bir uluslararası İslam âlimleri yetiÅŸtirme projesi faaliyete girecektir. Malum tevbe meÅŸrudur, itiraf ve itizar hükme medardır.”

***

Evet, tevbe meÅŸrudur; fakat unutmamak gerekir ki tevbe ve istiÄŸfarın raci olduÄŸu mercii insanlar deÄŸil, Allah’tır. Ayrıca, Allah’ın hakkı ile kulların hakkını birbirine karıştırmamak lazımdır. Yüz binlerce, hatta milyonlarca insanın hakkını çalan, yine sayısız insanın hayatlarını karartan, 15 Temmuz gecesi yüzlerce vatan evladının canlarına kıyan bir alçak hakkında millet ve devlet adına af teklifinde bulunmak, üstüne üstlük bu alçağın yeni bir İslam araÅŸtırmaları merkezi ve üniversite kurmasından dem vurmak, en hafif tabirle sululuk yapmaktır. Korkarım, bahse konu sorumsuzluklar ve sululuklar giderek çoÄŸalacak, FETÖ’yle mücadele gitgide cıvıklaÅŸacak ve belki de hepten çivisi çıkacaktır. Gerek balık hafızalı olmamız, gerekse dün söylediÄŸimizi bugün tekzip etmekten pek hicap duymamamız FETÖ’yle mücadelenin sulandırılmasına yönelik endiÅŸelerimizi arttırmaktadır. Son olarak, iki gün önceki bir futbol müsabakasında yaÅŸanan berbat olaylar, toplumsal kimyamızın bozulduÄŸu yönündeki yaygın algıyı maalesef haklı çıkarmaktadır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.