Sosyal Medya

Makale

Hallerden İki Güzel Hal: Ya Öğreten Ya da Öğrenen Olmak

“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım” diyor bilge kral Aliya Ä°zzetbegoviç. Ne kadar da net ve veciz bir üslupla söylüyor. Ve hepsinden öte ne büyük bir inanç hakim bu kısa fakat derin cümlede. Bilge kralın bu söylemini hüzünlü bir tebessümle yeniden okurken bir tarihler ziyaret ettiÄŸim Kovaçi mezarlığındaki derin hissiyatımı da hatırlayıverdim. Bir kabir düşünün ki mezar taşından bulunduÄŸu atmosfere kadar her detay kiÅŸinin hayatının bir yansıması adeta. Tam da böyle bir bahçeye girivermiÅŸtim dilimde dua kalbimde heyecan ile. Mezar taşında Abdullah Aliya yazan kabrin sahibi ÅŸehitlerle komÅŸu Kovaçi’de. Ve elbette zihinlere kazınan “Allah'a yemin ederim ki biz asla köle olmayacağız” vurgusu da mezar taşında yer alıyor. Åžimdi bilge kralın sözlerinden buraya kadar nasıl evrildi konu diye sesli sorular geçiyor zihnimden. Şöyle izah edeyim geride bıraktığı izlerden hakkıyla nasiplenemediÄŸimiz güzide Müslümanlardan birisi olan Aliya Ä°zzetbegoviç’in düşünce dünyamızda kapladığı alan ne yazık ki sosyal medya ile sınırlı. 140+ karakterlik bir kopyala yapıştır sınırından belki de mevcut durumun sığlığından bahsediyorum. Tabi bir de tarihi ve önemli günlerde büyük bir telaÅŸ ile Google’dan devÅŸirilerek tüketilen deyiÅŸler var. Malum içinde bulunduÄŸumuz tarih Türkiye’de öğretmenler günü olarak kutlanıyor. Bu yıl paylaşılan bir çok sosyal medya tebriÄŸinde ise Aliya’nın yazının giriÅŸine aldığım cümlesi dikkat çekiyor. KeÅŸke mahiyetine vakıf olsak paylaÅŸtığımız sözlerin. KeÅŸke gösteri çağının gereÄŸini yerine getirmeye ayarlı robotik davranışlar sergilemesek. KeÅŸkeleri çoÄŸaltıp eylemsizliÄŸi mutlu edecek deÄŸilim. Åžu an için bu sarmal böyle iÅŸliyor. Lakin fıtrat sinyal verecek bir yerde ve zihinler uyanışa geçecek biiznillah. Ä°ÅŸte bunun yolu da kuÅŸa çevirdiÄŸimiz cümlelerini paylaşım yaptığımız isimlerin söylediklerine dikkat kesilmekten geçiyor.

Asıl vurgu yapmak istediÄŸim tam da buydu. BaÅŸta bilge kral olmak üzere kendi coÄŸrafyamızda ya da tüm dünyadaki kıymetli düşünürlere yazık ediyoruz sanki. Lisede öğretmenlik yapan bir arkadaşım gençlerin Aliya ismini duymadıklarından bahsetmiÅŸti derin bir hüzünle. Memuriyete baÅŸlamadan önceki hayatında da kpss ÅŸartsız doÄŸal öğretmenlik yaptığına ÅŸahidim bu kıymetli dostumun. Mütevazı mekanında bir çok gencin hayatına dokunarak tüm bu kıymetli isimleri ve daha fazlasını adeta gençlerin zihinlerine kazımıştı. Allah’ın lütfu olan bu güzide insanların Milli EÄŸitim Bakanlığı’na baÄŸlı kurumlarda gençlerin düşünce ufkunu ÅŸekillendirecek olması güzel yarınlar adına umudumu artırıyor doÄŸrusu.

Mevzu öğretmek ve öğrenmek olunca en saÄŸlam referansla bir baÄŸ kurulmalı bence. Ki, hem sadede gelelim hem de mühim bir detaya daha deÄŸinelim. Allah Resulü’nün "Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen ya da ilmi seven ol, Fakat sakın beÅŸincisi olma; bunların dışında kalırsan helâk olursun" ifadesinde dört sınıf müjdeleniyor, beÅŸinci sınıfın durumu ise vahim. Bu rivayeti hatırlayan zihnim ne hikmetse baÅŸka ÅŸeyleri de hatırladı, deÄŸiÅŸik baÄŸlantılar kuruverdi. Bazı önemli günlerde sadece paylaşılan veciz sözler deÄŸil ailelerin bütçesi de tükeniÅŸten nasibini alıyor. Bu süreçte kimi öğrenci velileri çocuklarının öğretmenine ne hediye götüreceÄŸi telaşına düşerken kimileri oldukça yüksek meblaÄŸlara ulaÅŸan tercihleri ile çevresini küçümseme şımarıklığına düşüveriyor. Sonuçta olan yine masum Anadolu çocuÄŸu ifadesinde karşılığını bulan kiÅŸilere oluyor. Tüm bu yaÅŸatılan mahcubiyetlere ya da gösteriÅŸe geçit vermeden yolu kalpten geçen deÄŸerli ÅŸeylere ihtiyaç var belki de.

Mesela ben bugün yeÄŸenimle bir sıbyan mektebini ziyaret ettim. Pek mütevazıydı, çocuklar çok güzeldi. Hayal kurduk, hayret ettik. Her ÅŸeyin çocuklar kadar sevimli olduÄŸu mekanda masanın üzerinde bulunan hediyeler dikkatimi çekti. Öğretmenlerine getirdikleri çiçek ve yine öğretmenlerine yaptıkları resim baÄŸlantılar kurmaktan yorulmayan zihnimde yine bir hatırlayış ile son buldu. Son cümleler niyetine bundan daha uygun düşen bir baÄŸlam olamazdı herhalde. Emil Michel Cioran, Çürümenin Kitabı’nda “fazla kullanılmayan duygular aşınır ve deÄŸersizleÅŸir, en baÅŸta da hayranlık

duygusu” diyor. Cioran’ın cümlesini biraz deÄŸiÅŸtirerek ödünç alıyor ve hallerimize uyarlıyorum. Tüketim kültürüne inat hayatın içinden deÄŸer üretip sade olanı tercih edin. Deneyin, hayranlığınız ve hayretiniz artacaktır biiznillah. Öğreten ve öğrenen hallerinde ilim halkasında hayat bulanlara selam olsun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.