Sosyal Medya

Makale

Uyuyan din adamı ve zamanın ruhu

Ä°slam’da din adamı yoktur, ben de din adamı deÄŸilim, Ä°slam Hukuku hocasıyım.

En azından altmış yıldır uyanık olarak bu zamanın içinde yaşıyorum ve zamanın ruhunun şeytan kaçmış kısımları ile mücadele ediyor, onları değiştirmeye/ıslah etmeye çalışıyorum; çünkü bu bütün Müslümanların vazifesidir.

DeÄŸiÅŸtirmek, ıslah etmek için tutulacak yol, kullanılacak üslup ve dil konusu standart deÄŸildir, bu bir san’attır, deÄŸerlendirme esere, tesire, sonuca ve deÄŸerlendirmeyi yapanın ufkuna göre olur.

İşte bu yazdığım birkaç cümle için ve zamanın ruhuna karşı bazı açıklamalar:

Ä°slâm’da lâiklik düşüncesi, kavramı ve uygulaması yoktur. Çünkü Batı'da bu düşünce ve hareketin doÄŸmasına sebep kilise ve din adamlarıdır (ruhbanlar). Kelimenin lûgat mânâsında bile bu sebebin izleri vardır; çünkü lâik, clergé’nin karşıtı olarak ruhban olmayan, kiliseye, dîne ait bulunmayan, din-dışı mânasına gelmektedir. Ä°slâm’da ise din adamları sınıfı mevcut deÄŸildir. Her Müslüman, din ve Allah ile iliÅŸki bakımından eÅŸit imkân ve seviyeye sahip bulunmaktadır. Müslümanın ibâdet etmek, tevbe etmek (günah çıkarmak), hâsılı dînî hayatını yaÅŸamak için -din adamı vb.- bir aracıya ihtiyacı yoktur. Câmide namazı cemâatle kılmak için belli bir sınıfa imam olma imtiyazı verilmemiÅŸtir. Cemâat içinde en bilgili, ahlâklı ve okuması düzgün olanı öne geçer ve namazı kıldırır. Ä°slâm’da lâiklik uygulaması da yoktur. Çünkü teorik olarak din ile devleti ve toplumu birbirinden ayırmak, birbirinin müdâhalesi dışında tutmak mümkün olmadığı gibi uygulamada da dîni temsil eden kilise gibi bir kurumun devlete karşı yetki mücadelesine giriÅŸtiÄŸi olmamıştır. Ä°slâm’da devletin baÅŸkanı aynı zamanda cuma ve cemâat imamıdır; hem din, hem de devleti korumakla yükümlüdür. Devlet din için, toplum için vardır, bunlara hizmet için öngörülmüştür, bunlar arasında çatışma düşünülemez. Devlet dînin talimâtı dışına çıkamayacağı için -çünkü Müslüman toplumu temsil etmektedir ve Müslümanlar dînî talimâtın dışına çıkamazlar- Ä°slâm’da siyasî, hukukî ve sosyal düzenleri dînin dışına çıkarmak ve etkisinden uzak tutmak da mümkün deÄŸildir, uygulama da buna göre olmuÅŸtur. 

Dr. Necdet Subaşı’nın, zamanın ruhu ile ilgili aydınlatıcı bir yazısından birkaç parça:

Zamanın ruhu, uzun bir aradan sonra gündelik popüler kavramlar arasındaki yerini almakta gecikmedi. Fransız Devrimi’nden beri kullanılıyor olsa da kavramın geniÅŸ bir skalada ele alınıp kabul görmesi modern zamanlara has bir durumdu. Öyle ki ÅŸimdi artık neredeyse herkes bu kavramın çekici ve büyülü dünyasına atıfta bulunuyor. Zamanın ruhu karşısında akan suların durması bekleniyor, bu ruha karşı gelmek akıldışı bir tutum olarak tasvir edilip reddediliyor. Kavram, hemen her türden beklentiyi karşılayacak bir çeÅŸitlilik içinde yeniden kurgulanıyor, biçimlenip içeriklendiriliyor…

Ä°lk kullanımı Herder’e kadar uzanan kavramın derinlikli anlamına ulaÅŸması için Hegel’i beklemek gerekiyor. Bugün Hegel’in kavramsallaÅŸtırmasından bir hayli uzaklaşılmış hatta avamileÅŸmiÅŸ yeni bir kullanımında karar kılınmış olsa da kavrama yapılan hemen her atıfta özellikle beklenilen, yerleÅŸik bilgi ve düşünce atmosferini gayrı meÅŸru ilan eden yeni bir ortamın varlığına duyulması gereken inanç ve bu teslimiyetin bizatihi meÅŸru olduÄŸudur…

Öte yandan bu trafiÄŸin bir-iki temel istisnasından da söz etmek gerekir. Peygamberler, bu makuliyet düzeni karşısında vahiy temelli bir bakışın gereÄŸi olarak her zaman kritikçi, eleÅŸtirel ve ihtiyat sahibiydiler. Mevcut geleneÄŸin önümüze getirdiÄŸi müktesebat, içinde zihniyet yapılarının, paradigmatik yönelimlerin, moda düşüncelerin temerküz ettiÄŸi bir sosyo-kültürel baÄŸlama iÅŸaret eder. Peygamberler son tahlilde olaÄŸanlık kazanmış bu fikriyat karşısında teslimiyetçi deÄŸil yer yer sorgulayıcı yer yer de reddedici bir duruÅŸla müdahaleci bir seçeneÄŸe sahiptirler…

Önemli olan herhalde bizi karşılayanın ne olduğuna dikkat kesilmektir, ona uymak değil.

Kaynak:Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.