Makale
FETÖ meselesini dinî bir hikâyeye dönüştürme riski
FETÖ meselesi 15 Temmuz gecesinden itibaren tüm görsel ve yazılı medya organlarının deÄŸiÅŸmez gündem maddesi oldu ve hemen herkes bu mesele hakkında uzun boylu konuÅŸtu. Bu meseleyle ilgili konuÅŸmalar ve yorumların çoÄŸunlukla din referanslı olması dikkat çekici bir husustu. Ancak FETÖ’nün hemen her platformda din (İslam) açısından konuÅŸulup tartışılması pek faydalı ve anlamlı olmadı. Çünkü bu saatten sonra FETÖ’nün sözde din anlayışının masaya yatırılması terminal evredeki kanser hastasına ilk kez tanı konulmasından farksızdı. Kaldı ki vaktiyle FETÖ bünyesinde yıllarını harcamış birkaç figürün neredeyse tüm televizyon kanallarını tek tek dolaşıp dedikodu tarzında sayısız saçmalık anlatması meselenin sulandırılması ve cıvık bir hâl alması gibi menfi bir durum yarattı.
***
BaÅŸka bir ifadeyle, söz konusu figürlerin itirafçı edasıyla anlattıkları saçma sapan ÅŸeylerin, sözgelimi Fethullah Gülen’in pis tırnaklarının ve iç çamaşırlarının teberrüken saklanıp kutsandığı yönündeki iÄŸrenç hikâyelerin magazin kıvamında olması iÅŸin ciddiyetinin gözden kaçırılması riskine yol açtı. Bugün gelinen nokta itibarıyla FETÖ meselesi sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, psikiyatri gibi çeÅŸitli alanların yanı sıra özellikle din-devlet-siyaset iliÅŸkisi boyutuyla da deÄŸerlendirilmelidir. Bütün bunlara uluslararası derin devlet yapıları ve gizli servis irtibatları ile kriminal boyutlar da dâhil edilmelidir. Tek boyutlu deÄŸerlendirmelerin eksik ve kadük kalması mukadderdir. Çünkü karşımızdaki örgüt hem fikir/düşünce biçimi, hem örgütlenme modeli, hem de iliÅŸki ağı itibarıyla ahtapot misalidir.
FETÖ meselesinin tüm boyutlarıyla ele alınıp etraflıca analiz edilmesi tek kiÅŸinin baÅŸarabileceÄŸi bir iÅŸ deÄŸildir. Bu iÅŸin devlet tarafından projelendirilip kurumsal düzeyde ve planlı ÅŸekilde yürütülmesi gerekir. 03-04 AÄŸustos 2016 tarihli OlaÄŸanüstü Din Åžurası’nın sonuç bildirgesindeki beyana göre Diyanet İşleri BaÅŸkanlığı FETÖ meselesinin dinî boyutunu masaya yatırma iÅŸini üstlenmiÅŸtir. Ancak Diyanet’in hareket kabiliyeti ve refleksleri ağır bir kurum olduÄŸu, ince eleyip sık dokuyayım derken enerji israfında bulunduÄŸu bilinmektedir. Bu sebeple, meselenin dinî boyutuna iliÅŸkin çalışmalarda YÖK marifetiyle ilahiyat fakülteleri, sosyal bilimler enstitüleri, hatta siyaset ve toplum araÅŸtırmalarına yoÄŸunlaÅŸmış düşünce kuruluÅŸları ve vakıflar gibi kurumların da devreye sokulması ve ortaya çıkacak sonuçların mutlak surette tatbik mevkiine konulması gerekir.
***
EÄŸitim-öğretim sahamız ve müktesebatımızın ilahiyatla ilgili olması hasebiyle FETÖ meselesi hakkında yazıp çizdiklerimizin din çerçeveli olması gayet tabiidir. Ancak dikkat edilirse, bizim bu konuda ürettiÄŸimiz metinler büyük ölçüde FETÖ’nün yapısal özelliklerini, referans mercilerini ve bu yapıya mensup alçakların dinî deÄŸerler, semboller ve kavramlar üzerinden neyi gerçekleÅŸtirmek istediklerini ortaya koymaya yöneliktir. Gülen ve ekürisinin manyaklıklarını sayıp dökerek meseleyi magazinleÅŸtirmek hiçbir ÅŸekilde ilgi alanımıza girmemektedir. Ayrıca meselenin dinî açıdan ele alınışında sadece sivrisineÄŸin deÄŸil, FETÖ gibi sivrisinekleri üreten bataklık zemininin de hesaba katılması ve kritiklerin buna göre yapılması gerekir. Aksi halde bugün FETÖ gider, yarın bir gün ÇETO gelir.
Burada anlatmaya çalıştığımız husus, herhangi bir cemaati sırf cemaat olduÄŸu için bertaraf etmek gerektiÄŸi düşüncesini ifade etmemektedir. Kaldı ki böyle bir düşünce hakikat tekelciliÄŸinden ve dolayısıyla faÅŸistlikten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Bizim düşüncemiz, zülfüyâra dokunma pahasına geleneksel dinî düşünce kalıplarının kelâm (usûl-i din) açısından adamakıllı sorgulanması gerektiÄŸine dair bir tekliftir. Bu teklif son derece önemlidir; zira son yazısında İlhami Güler’in de dikkat çektiÄŸi gibi, “Bazı Sünnî âlimlerin kitaplarında “Hz. Peygamber ölmedi” iddiası kayıtlı bulunduÄŸu ve günümüzde kanaat önderi ya da din adamı sıfatıyla anılan/tanınan birçok kiÅŸi bu iddianın doÄŸruluÄŸunu savunduÄŸu halde, FETÖ’cülerin, “Hz. Peygamber bizim olimpiyatlara katıldı; Fetullah efendi yakaza hâlinde Hz. Peygamber’le görüştü” tarzındaki beyanlarının aslında birer hezeyan olduÄŸunu anlatmak ne kadar mümkün olabilir?
Henüz yorum yapılmamış.