Makale
Kırmızı başlıklı kızın uzun kollu dedesi Fetullah
Uzun zamandan beri Fetullah ve avenesince temsil edilen münafıklık ve din sahtekârlığını kırmızı baÅŸlıklı kız masalıyla karikatürize etmiÅŸimdir. Şöyle ki evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal pireler berber iken bir varmış bir yokmuÅŸ… Benim gibi bazı kuÅŸkucular hariç bu ülkedeki sayısız insan bir zamanlar, yani 1960’lı yılların ortalarından 17/25 Aralık sürecine kadar tıpkı kırmızı baÅŸlıklı kız gibi pek safça duygularla bu alçak Fetullah ve ÅŸebekesine kucak açıp elinden gelen her türlü desteÄŸi verir, hatta sözüm ona Türkçe olimpiyatlarında üç beÅŸ zenci veya çekik gözlü çocuk “Üsküdar’a gider iken aldı da bir yaÄŸmur” ÅŸarkısını söyleyince milliyetçi duyguları coÅŸup kendilerinden geçermiÅŸ; bu arada sayısız sözde entelektüel, aydın ve akademisyen de kâh Abant toplantılarına katılmak, kâh Zaman gazetesinde iki satır yazmak, kâh Samanyolu gibi televizyonlarda bir kez olsun konuÅŸmak için adeta sıraya girermiÅŸ…
Bir tarafta bütün bu aymazlıklar ve fırıldaklıklar yaÅŸanırken, diÄŸer tarafta milletin bazı evlatları tıpkı hasta ninesini ziyarete giden kırmızı baÅŸlıklı kızın, “Buralara kadar gelip bana yiyecek getirdiÄŸin için teÅŸekkür ederim. YaklaÅŸ da seni seveyim” diyen nine kılıklı kurttan iÅŸkillenmesi gibi Fetullah ve avenesinden derin kuÅŸku duyarmış. Zira kırmızı baÅŸlıklı kızın, “Kolların neden bu kadar uzun büyükanne?” sorusuna, “Seni daha iyi kucaklayabilmek için” diye cevap veren kurt gibi, FETÖ’nün de “Türk Silahlı Kuvvetleri, yargı ve emniyet gibi tüm devlet kurumları abdestli, namazlı insanlar tarafından idare edilsin ve böylece devlet ile imanlı millet kucaklaşıversin” demesine bizim gibi kuÅŸkucular hiç inanmamış, ama ne hikmetse hemen hiç kimseyi bu konuda ikna etmeyi baÅŸaramamıştır.
***
Kırmızı baÅŸlıklı kızın, “Kulakların neden büyük peki?” sorusuna gelince, Fetullah ve avenesinden hareketle bu soruya verilecek en doÄŸru cevabın, baÅŸta devlet adamları olmak üzere belki milyonlarca insanın telefonlarını gizlice dinleyip havuzda biriktirdiÄŸi ses ve konuÅŸma kayıtlarını dış piyasada CIA, Mossad gibi gizli servislerle paylaÅŸmak, iç pazarda ise çok yönlü ÅŸantaj malzemesi olarak kullanmaktan ibaret olduÄŸu 17/25 Aralık itibarıyla anlaşılmış ve fakat yine de gaflet uykusundan tam olarak uyanılamamıştır. Kırmızı baÅŸlıklı kızın, “Gözlerin neden kocaman peki?” sorusu da 17/25 Aralık sürecinde ve hatta daha öncesinde, kameralı röntgencilikle sayısız insanın mahremiyetine ve harim-i ismetine tecavüz olarak cevabını bulmasına raÄŸmen gaflet yine ağır basmıştır. En nihayet Fetullah, kırmızı baÅŸlıklı kızın, “DiÅŸlerin neden sivri peki?” sorusunu 15 Temmuz darbe giriÅŸimi olarak cevaplamıştır. Bereket versin ki bu aziz millet derhal imdada koÅŸarak hem ülkeyi ve devleti hem de kendi izzet ve ÅŸerefini korumayı baÅŸarmıştır.
Evet, Fetullah alçağı ve avenesi yıllar boyu Allah deyip soru çaldığı, Peygamber deyip röntgencilik yaptığı, ahlak deyip ahlaksızlığın en iyi temsilini ortaya koyduÄŸu halde ne yazık ki sayısız insan onca zaman bu yapıya yalakalık yapıp yaranmaya çalışmıştır. Bir nebzecik basiret ve feraset dahi bu alçak Fetullah ve avenesindeki haysiyetsizlik, karaktersizlik, riyakârlık, sahtekârlık, münafıklık gibi sayısız rezileti fark ettirdiÄŸi halde yıllar yılı bu melun yapıya kol kanat gerilmesi en azından benim için halen kanayan bir yaradır. Binlerce insanın günahına giren, sayısız ocak söndüren bu melunları onca zaman koruyup kollayan ve gönüllü destekle palazlandıran her kim varsa Allah’ından bulsun!
***
15 Temmuz tarihine kadar özellikle ilahiyat camiasından Fetullah’ın din bataklığı hakkında güçlü bir ses çıkmamasına gelince, bu sessizlik ve suskunluk kanımca gaflet ve dalalet kapsamında mütalaa edilmelidir. Birçok siyasetçi, iÅŸ adamı ve akademisyenin yıllar boyu FETÖ ile dirsek temasında bulunması ise gafletten öte, kazan kazan aritmetiÄŸi, parlak ikbal beklentisi ve kariyer hedefi gibi çıkarlara odaklı hıyanet kapsamında deÄŸerlendirilmelidir. Peki ya geçmiÅŸte FETÖ’nün hemen her davetine iÅŸtirak eden, dinlerarası diyalog gibi ilhâdî projelere katkı veren, hatta Fetullah’ın müctehid olduÄŸuna dair müstakil eserler telif eden kiÅŸilerin bugün yine sütten çıkmış ak kaşık gibi arz-ı endam etmelerine ne demeli?.. Son söz olarak Ömer Lekesiz’in ÅŸu ifadeleri isabetli olsa gerektir: “Hani FETÖ başı vatansever bir İslam âlimiydi? Onu bu sanla parlatmak için müstakil kitap yazanlara, gazete yazıları döşeyenlere bu günah dünya ve ahirette yeterli gelecektir.”
Henüz yorum yapılmamış.