Sosyal Medya

Makale

Herkes nasıl kucaklanacak?

Bazı yazanlar ve konuÅŸanlar, siyasetçilere ve dindarlara “dışlamayın, karşınıza almayın, nefret ettirmeyin, adil olun ve herkesi kucaklayın" diyorlar, bu tavsiyelerini ısrarla tekrar ediyorlar.

Bu tavsiyeye dinim, ahlakım ve geleneğimden bakıyorum ters/aykırı bir durum yok:

Bilge kişi Sa'dî- Şîrâzî:

“Âdem'in çocukları bir bedenin organları gibidir; çünkü aynı cevherden yaratılmışlardır" diyor.

Bundan daha büyük bir kucak tasavvur edilemez.

Bizim dinimiz ve geleneÄŸimizde Efendimiz'in (s.a.) Peygamber olarak gönderilmesinden sonra dünyada yaÅŸayan bütün insanların “O'nun ümmeti" olduÄŸu, bu ümmetin bir kısmının çaÄŸrıya uyduÄŸunu (icabet ümmeti), bir kısmının ise henüz uymadığını ama onlara yönelik çaÄŸrının devam ettiÄŸi (davet ümmeti) inanç ve anlayışı vardır.

Bu da büyük bir kucak.

Ama unutmayalım ki, kucaklaÅŸmak iki taraflı bir eylemdir, mümin herkese kucak açarken muhataplarının bir kısmı arkasını dönüp giderse, bir kısmı kollarını budamaya teÅŸebbüs ederse, bir kısmı kucaklar gibi görünüp gizlediÄŸi hançerini arkadan saplarsa, bir kısmı ona insandan baÅŸka bir yaratık gibi bakarsa… kucaklaÅŸmak nasıl olacak!?

Ä°nsaf ile söylemek gerekir ki, adı Müslüman olan herkes de kusursuz deÄŸildir, “herkese kucak açıyor" da deÄŸildir. Onların da içinde davetçi deÄŸil, yargıç, sevdiren deÄŸil nefret ettiren, birleÅŸtirmek ve kazanmak için deÄŸil, ayırmak ve kaçırmak için çaba gösterenler vardır.

Peki niçin böyledir ve çaresi yok mudur?

Bu sonucun asıl sebebi yanlış eğitimdir. Bir toplumda yaşayan insanların inanç, dünya görüşü, hayat tarzı bakımlarından tek tip olmaları mümkün değildir ve hiç olmamıştır. Bu tabîî durum karşısında kurallar ve uygulamalar farklı olmuş, kimileri farklıya tahammül edememiş, onları ya kendine benzetmek veya yok etmek için çabalamıştır. Kimileri ise farklılara tahammül etmiş, onları kendi değerlerini yaşamada serbest bırakmış, hak ve hürriyet tanımış, ancak zorlamadan hak bildiğine davet etmişlerdir; işte bu ikincisi gerçek Müslümanlardır. Bu ikinci yolu benimseyenlerin yeni yetişen nesilleri de aynı anlayış ve uygulama içinde eğitmeleri tabîî olmalıdır ve çok kere de böyle olmuştur.

Uzun atlama yaparak ülkemize ve zamanımıza gelelim:

Cumhuriyet devrimi cebrî kültür deÄŸiÅŸimini dayatmış, Batı'ya yönelmiÅŸ, daha öncesinde bize ait olan deÄŸerlerin dini ve ahlaki olanlarına en azından sırtını dönmüştür. Okullar devlete baÄŸlı olduÄŸu için resmi eÄŸitim de bu yönde olmuÅŸtur. Buna karşı halk öz deÄŸerlerini korumak için direnmiÅŸ, ağır cezalar yüzünden bunu açık yapamadığı zamanlarda gizli (aile içinde) yapmış ve nesiller iki arada bir derede kalmışlardır. Bugün ülkemizde din, ahlak, kültür ve medeniyet anlayışı, inancı, yöneliÅŸi bakımından farklı iki kesim oluÅŸmuÅŸtur ve bunların birbirine bakışı, “tahammül, adalet, hak ve hürriyet" çerçevesinde birlikte yaÅŸamaya karar vermiÅŸ insanların bakışı deÄŸildir. Ä°ÅŸte bu yüzden de kucaklaÅŸma vaki olamamaktadır.

Çare zihniyet ve tutum değişimidir, kanaat önderlerinin buna karar vermeleri ve eğitim sistemini buna göre yeniden kurmalarıdır.

Zorla güzellik olmaz, hepsi benim olsun diyenler bir gün hepsini kaybetmeye mahkumdurlar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.