Sosyal Medya

Makale

Hak Derdimizdir

Ä°slâm çaÄŸrısının özelliÄŸinde tartışmasız gerçekler vardır. bunların başında Allah'tan baÅŸka hiçbir kimsenin ilahlık ve Rabb'lık hakkına sahip olmamasıdır. Bundan dolayı Allah'tan baÅŸkasına baÄŸlılık yoktur. Allah'tan baÅŸkasına dindarlık yapmak yoktur. Allah'tan baÅŸkasına boyun eÄŸmek ve ondan baÅŸkasına itaat etmek yoktur. Bu temel hakikatin ilan edilmesi zorunluluktur. Karşıdaki muhalefet ne olursa olsun, hangi tehdit altında bulunursa bulunursun inkarcıların tepki ve tavırları ne olursa olsun bu yolun meÅŸakkat ve tehlikeleri ne kadar çok olursa olsun bu ilan zorunluluktur. Allah'ın hakkını, hatırını her ÅŸeyin üstünde tutmak imani bir vazifedir.

    Bilinçli müminin tek bir taassubu vardır. Hak-Hakikat. O hakikatin hatırını onun bunun hatırından üstün tutar.

    Allah'ı birlemek ve insan'ın Allah'a kulluÄŸu, bu dinin özü, dindarlığın eksenidir. Ä°slam inançlarının en baÅŸta gelen ilkesi ve Ä°slâm’ın giriÅŸ kapısıdır. Böylesine önemli olduÄŸu için Ä°slâm’ın, tevhit ve kulluÄŸu Allah'ın doÄŸal hakkı saydığını görüyoruz. Allah insana hayatın devamını saÄŸlayan maddi ve manevi gereklerini ihsan etmekle buna müstehak olmuÅŸtur. Ä°nsana sunduÄŸu maddi nimetler bahsettiÄŸi ''güvenlik'' nimeti dolayısıyla Allah, insanın onu uluhiyette ve kullukta birlemesine hak kazanmıştır. Dindarlık, insanın temel ihtiyaçlarından gerektiÄŸi gibi yararlanması esası üzerinde yükselir, çünkü dindarlık ilahi nimetlere bir ÅŸükürdür. Bu zaruri ihtiyaçları gideren nimetleri bahseden lutfu ilahiye karşı ÅŸükürdür.

İnsan Hakları

    Ä°nsan hakları konusunda Ä°slâm’ın, Avrupalıların koyduÄŸu bu terimi aÅŸarak, insanın iman ve hukukuna saygıda, hukuk mertebesini aÅŸarak bunları zaruretler kabul edip 'farizalar' arasına kattığını görüyoruz.

    Yeme, içme, giyinme, oturma, güvenlik, inanç, düÅŸünce ve ifade özgürlüÄŸü örenim hakkı toplumun genel düzeninin oluÅŸturulmasına katılım ve yöneticileri gözetim, sorgulama hakkı. Bütün bunlar Ä°slâm’ın nazarında insanın isteyeceÄŸini elde etmek için çaba harcayan çoÄŸu engelleyenlere karşı olunacağı haklarından ibaret deÄŸildir. Bunlar aynı zamanda, insanın boynunun borcu olan görevlerdir.

    Bu ilkeler birey ve toplumun tümünden veya bir kısmından feragat etme hakkına sahip bulunduÄŸu soyut haklar deÄŸildir. Bunlar ister bireysel ister toplumsal olsun insani zorunluluklardır. Ä°nsanın bunlara sahip olmaksızın, hayat demeyi, hak edecek bir hayat sürmesine imkan yoktur. Sonra bunlara sahip çıkmak, insanın yalnızca hakkı deÄŸil aynı zamanda görevidir de. Ä°nsanla bu zaruretlerin arasına giren herkes suçlu olduÄŸu gibi. Bu husustan ihmalkar davranan birey veya toplumda suç iÅŸlemiÅŸ olur. Bunlar hayatın asıl anlamının gerçekleÅŸebilmesi için bulunması insanın yararlanıp kullanması gereken zorunluluklardır.

  Ä°slâm, insanın kadrini yüce tutmuÅŸtur. DiÄŸer medeniyetlerin hak olarak tanıdığı ÅŸeyleri - vacip insani zaruretler - mertebesine çıkarmıştır. DiÄŸer medeniyetlerin yaptığı gibi hukuk düzeyiyle yetinmemiÅŸtir.

  Ä°slâm insan haklarına sahip çıkmada doruk noktadadır. Dahası, Ä°slâm insan haklarını sadece haklar olarak telakki etmeyip ilahi farizalar ve ÅŸer’i yükümlülükler olarak görmektedir. Ä°ÅŸte bu meselede Ä°slâm’ın seçkinliÄŸi ve üstünlüÄŸü bu inceliktir.

  Biz Ä°slâmi modeli sunarken yalnızca batılı modelin benzeri aynısı veya eÅŸi olarak sunuyor, batılı modeli aÅŸan ondan üstün olan bir alternatif olarak sunuyoruz. EÄŸer hürriyet batılı insan için bir haksa bu Ä°slâmi bir farizadır. EÄŸer batılı anlayışa göre insan hayatının korunması bir haksa Ä°slâmi bakış açısına göre bu bir farizadır. EÄŸer siyasetle uÄŸraÅŸmak millet ve memleket meseleleriyle alakadar olma, siyasi destek veya muhalefet gibi siyasi uÄŸraÅŸlar batıda, haklardan bir hak ise aynı ÅŸey Ä°slam da farizadır. Çünkü Müslümanların iÅŸleriyle alakadar olmayan onların dertleriyle dertlenmeyen onlardan deÄŸildir.

    Batı düÅŸüncesi insana Allah’ın kulu gözüyle bakmaz. Böyle bir gözle de bakmayınca onu ezilmesi ve sömürülmesi gereken bir obje olarak kabul eder.

    Bu düÅŸünceye göre insanla hayvan arasında hiçbir fark yoktur. Nasıl ki doÄŸada gücü yeten hayvan diÄŸerlerini tereddütsüz mahvediyorsa insanlar ve toplumlar arasındaki münasebetlerde de aynı hal geçerlidir.

    Ahlaksız bir güç firavunlaşır. Firavunlar, tarihin hiçbir döneminde insanı saygı duymamıştır, onları bilakis köleleÅŸtirip diktatörlüklerini sürdürmüÅŸlerdir. Zamanımızın Amerikası, Rusyası, Ä°ngilteresi, Ä°sraili....vs. tüm batılı ve onların jandarmalığını yapan emparyalistler insan hakları söylemini sömürgeciliÄŸin maskesi olarak kullanmaktadırlar.

    Ä°slam düÅŸüncesinde ise insan Allah'ın bir mucizesi ve Onun yeryüzündeki halifesidir. Allah, yalnız insanı bir imkanlar varlığı olarak yaratmıştır. Yani insan Rahmani yanını geliÅŸtirebileceÄŸi gibi ÅŸeytani yanını da geliÅŸtirebilir o durmaksızın geliÅŸme halindedir. Olumlu ya da olumsuz anlamda da olabilir. Bu yüzden Ä°slâmi anlayışta, insanın insanı ezmesine, güçlünün egemen olmasına izin verilmez. Zorbalık haklı çıkarılmaz. O adalet dağıtıcısıdır. Ä°nsanları ekonomik alanda yaÄŸma ve gasp olan, siyasi alanda zorbalık ve baskıdan kurtarır. Ä°nsan tabiatına göre ayarlanmıştır.

    Ä°nsan için vahyedilen Ä°slam beÅŸer tabiatını güzelleÅŸtirmek onun müsbet cephesini geliÅŸtirmek ister. Oysa batı uygarlığı insanın olumsuz cephesini geliÅŸtiren bu cephe üzerine inÅŸa edilmiÅŸ bir uygarlıktır.

    Ä°nsanlığı kurtarmak iddiasında olan Kominizm, kinden, nefretten, doÄŸmuÅŸtur. Yani insanın olumsuz cephesinden onun lügatinde, acıma kelimesinin yeri yoktur.

    Batı uygarlığının öbür yarısı olan Kapitalizm ise insan sevgisinden erdem temelinden yoksundur. Materyalist yönde geliÅŸmiÅŸ insanı ezmiÅŸ, ÅŸahsiyeti öldürmüÅŸtür. Erdem yarışının yerine eÅŸya yarışına ikame etmiÅŸtir.

    Ä°nsanlık Ä°slâm’dan uzaklaÅŸtıkça hakikatten, adaletten, feragat ve erdemden uzaklaÅŸmıştır.

    Ä°nsanlığın baÅŸlangıcından bugüne kadar gelen hakikat ruhunu ve yolunu ancak Ä°slâm’da bulabiliriz. BeÅŸeriyete hak ile batılın, delaletle hidayetin ne olduÄŸunu son büyük peygamber bir kez daha ve açıkça tebliÄŸ etmiÅŸtir. Ä°slâm’ın ruhu sadece söze deÄŸil iÅŸe, esere ve davranışa yerleÅŸmiÅŸtir.

Ä°nsan Hakları Söylemi SömürgeciliÄŸin Maskesi:

    Siyasal alanda, ateistinden, solcusuna, sosyalistinden, ulusalcısına, kapitalistine, Ä°slâmcısına herkes insan hakları eÅŸitlik, hukukun üstünlüÄŸü gibi söylemlere sığınıyor. Farklı dünya görüÅŸlerine sahip bireyler, gruplar ve farklı siyasi modellere sahip ülkeler kendi konumlarını ve pratiklerini haklılaÅŸtırmak için her geçen gün bu kavrama daha sık baÅŸvurma ihtiyacı duymaktadırlar. Ä°nsan haklarının bugün en azından söylem düzeyinde üstünlüÄŸünü ilan ettiÄŸini ve insan haklarına riayetin, bireyleri örgütleri ve devletleri deÄŸerlendirmede kendisine baÅŸvurulacak ortak bir kriter haline geldiÄŸine söylemek mümkündür. Öyle ki, uluslararası alanda bu konuda en yoÄŸun biçimde eleÅŸtirilen ülkeler bile genellikle, kendi ülkelerinde bu tür ihlallerin olmadığını ya da kendilerinin farklı bir insan hakları anlayışına sahip olduÄŸunu ileri sürmektedir. Ama bunların hemen hiçbirisi artık insan haklarının ahlaki deÄŸerini veya siyasi meÅŸruiyet kaynağı olarak önemini reddedememektedirler.

    Ä°nsan haklarının üstün bir ahlaki deÄŸer haline geliÅŸinin uzun bir geçmiÅŸi var insanın bir takım haklara sahip olduÄŸu gerçeÄŸi ilk insandan bu yana dile getirilmiÅŸ ve özellikle kutsal metinler bu haklarla birlikte, bu haklara kaynaklık eden insan onuruna atıfta bulunarak bugünkü insan hakları kuramına felsefi altyapısını hazırlamışlardır. Ä°nsan hakları kuramı aynı zamanda yüzyıllar süren çok çeÅŸitli hak mücadelelerinin biriktirdiÄŸi bir temele oturmuÅŸtur.

    Modern insan hakları kuramının bir doktrin olarak çerçevesinin aydınlanma sürecinde batı da BelirginleÅŸmiÅŸ olması, onun evrenselliÄŸine halel getirmemektedir. Batıda belirginleÅŸen insan hakları kuramı ile Batı uygarlık ve kültürü sorunsuz bir bütünlük ya da sebep-sonuç iliÅŸkisi içinde deÄŸildir. Ä°nsan hakları ile özgürlük, eÅŸitlik gibi ilkelerin ön plana çıktığı 20.yy. aynı zamanda tarihin en büyük insanlık acılarına ÅŸahitlik eden bir yüzyıl olmuÅŸtur. Batı henüz holokostla, soykırımlarla, kitle katliamlarıyla toplama kayıplarıyla gerçek anlamda yüzleÅŸmiÅŸ deÄŸildir.

    Dolayısıyla hem insan hakları kavramının evrenselliÄŸini kabul etmek, hem de onun içinde geliÅŸtiÄŸi uygarlığın olumlu ya da olumsuz izlerini taşıyan boyutlarıyla ciddi bir eleÅŸtirisini yapmak insan hakları kavramını sahiplenmek ama aynı zamanda onun gerçekleÅŸmesini saÄŸlayacak olan temelde insanın en baÅŸta kendisiyle barışını tesis edecek bir felsefi arayışı unutturmayacak eleÅŸtirel bir perspektifi sürekli korumak zorunludur.

    Günümüzde insan hakları söyleminin 20. yy. son çeyreÄŸinde ulaÅŸtığı ayrıcalıklı konuma raÄŸmen tüm dünyada insan hakları ihlalleri devam etmektedir.

    SaÄŸ ve sol, firavunist, faÅŸist diktatör, oligarÅŸik krallıklarla, cuntacı militarist yöntemlerle idare edilen emperyalist sistemlerin ürettiÄŸi çatışmalarda boÅŸalan yeri, etnik, dini, siyasi, mezhebi vb. farklılıklara dayalı yeni çatışmalar yeni totaliterizm biçimleri olmaktadır. Batılı ülkeler uluslararası politikada insan hakları alanında kimi zaman olumlu ama sorunlu iliÅŸkiyi kanıtlayarak ölçüde genellikle de olumsuz bir sınav vermektedirler.

    OrtadoÄŸu da, Afrika da, DoÄŸu Avrupa da, balkanlarda, uzak DoÄŸu Asya da, Kafkaslar da ve bizzat Amerikan’ın içinde yaÅŸanan çatışmalarda (siyahilerin katledilmesi), ölen yüzlerce, onbinlerce insanın hayatıyla birlikte insan haklarının uluslararası düzeyde umudu da hasar görmüÅŸtür. Ne yazık ki insan haklarına uluslararası düzeyde koruma söyleyebilecek samimiyette ve güçte herhangi bir organda görünmemektedir.

    Dünya insan hakları karnesi tanzim eden firavunist Amerikan’ın emperyalist bütününü, resmini görmek için 1996 yılında Kansas eyaletinde, eyalet senatosu açılışında Rahip Joe Wright'in yaptığı ÅŸu olaya bakınız;

''Biz fakiri istismar ettik ve buna piyango dedik

Biz tembelliÄŸi ödüllendirdik ve buna yardım dedik

Biz doÄŸmamışlarımızı öldürdük ve buna seçim dedik

Biz kürtaja karşı olanlara ateÅŸ ettik ve bunu haklı bulduk

Biz çocuklarımızı disiplin etmeyi ihmal ettik ve buna kendine güven inÅŸaası dedik

Biz dünyayı terörize ettik mazlumları terörist ilan ettik

Biz evimizi istismar ettik ve buna siyaset dedik.

Biz komÅŸularımızın varlıklarına göz diktik ve buna azizm dedik

Biz havayı ahlaksızlık ve pornografiyle kirlettik ve buna kendini ifade etme özgürlüÄŸü dedik

Biz atalarımızın zaman içindeki deÄŸerlerini alay konusu ettik ve buna aydınlanma dedik.''

    Bu bir Amerikalı rahibin itirafıdır. Gerçekten insan hakları söylemi çağımızda tartışmasız ÅŸekilde sömürgeciliÄŸin bir maskesidir.

    Ä°nsan hakları söylemini dilinden düÅŸürmeyen Amerikan’ın suç dosyası kabarıktır. BaÅŸta Guantanamonun hesabını vermesini gerekir.

    Evet bizler, 21.yy. dünya halkları Guantanamo çağında yaşıyoruz.

    EÄŸer insan hakları diye bir ÅŸey olsaydı Ebu Gureyb olmayacaktı.

   Ä°nsan hakları diye bir ÅŸey olsaydı, Afganistan da, Pakistan da, Filistin de, Suriye de, Irakta, soykırımlar katliamlar olmayacaktı. Gazze tutsaklar kanununa çevrilmeyecekti..

   EÄŸer vicdani bir dünya olsaydı KeÅŸmir de Müslümanlar katledilmeyecekti.

   Bosna da binlerce BoÅŸnak Müslüman kurÅŸuna dizilmeyecekti.

   Ä°nsan hakları diye bir ÅŸey olsaydı, firavunist Amerika zenci insanlara ikinci sınıf yapmazdı ve onları polis kurÅŸunlarıyla öldürmezdi. Hala Amerika da ne yazık ki siyahilerin giremediÄŸi ortamlar, mekanlar var.

   Demek ki insan hakları söylemi büyük batılı ÅŸirketlerin söylemi.

   Bu katliamlar bu soykırımlar bu vahÅŸetler, vahÅŸi Batının politik hafızasında yer almıyor. Çünkü Ä°slâm’a mensup olan halklar onların gözünde, modern seküler tarihlerinde istatistik malzemesi olarak görünüyor. Bu haklar kavramı, maske kavramlar olarak kullanılmaktadır.

  21. yy. ihanetler, katliamlar, hukuksuzluklar, hak ihlalleri, vahÅŸetlerin tavan yaptığı, emperyalistlerin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yaÄŸmaladığı yüzyıl olarak anılacak. Vatan hainleriyle onurlu ve özgür insanların çarpışmasına, özgürlük mücadelesine sahne olacak. Gelecek nesiller medeniyet merkezlerimiz BaÄŸdat’ı, Åžam’ı, Kudüs’ü; Amerikan Ä°ngiliz, Ä°srail sömürgecilerine teslim edenleri asla unutmayacaktır.

   Tüm bu olumsuzluklara, hak ihlallerine raÄŸmen her türlü zulmün kaldırılması ve yeryüzünde tüm haksızlıkların son bulması için çalışmak ise, insan olarak var olmanın ve insanca yaÅŸamanın bir gerçeÄŸidir. Bu konuda hiçbir ayrıma gitmeksizin kim tarafından ve kime karşı yapılırsa yapılsın her türlü haksızlığa ve zulme karşı çıkılmalıdır.

  Allah’ın doÄŸuÅŸtan hür olarak yarattığı insanı hiç kimse köleleÅŸtiremez, haklarını gasp edemez, doÄŸuÅŸtan itibaren getirdiÄŸi, kendi iradesinin dışındaki, renginden, dilinden, vatanından, soyundan, sopundan dolayı kınanamaz ve aÅŸağılanamaz. Ä°nsan hakları hiçbir otorite tarafından geri alınamaz.

   Herhangi bir siyasi toplumun meÅŸruiyeti insanın insan olarak yaÅŸamasının olmazsa olmaz ÅŸartı olan bu hakları tanımasına baÄŸlıdır.

 VahÅŸi Batının kendi başına insan hakları üzerinde tekel kurmaya ve kendi kavramsal modelini veya insan hakları politikalarını dünyaya dikte ettirmeye hakkı yoktur. Batılı ülkelerin bu konuda açık bir çifte standart içinde oldukları ve insan haklarını ekonomik ve siyasi amaçlar sömürgecilik, zulmünü maskelemek için kullandıklarını bilmemiz gerekir.

 Åžunu unutmamak lazım ki, etkin bir insan hakları mücadelesini geliÅŸtirmek bakımından insan haklarını ayrımsız bir temelde herkes için savunmak büyük önem taşımaktadır. Bunu gerçekleÅŸtirebilmek içinde kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana olmayı ilke edinen, çifte standartsız bir insan hakları perspektifine sahip olmayı zorunlu kılmaktadır.

 Ä°slâm’ın temel prensiplerinden biride mazluma kimliÄŸi sorulmaz kuralıdır.

 Ä°nsanlar bir tarağın diÅŸleri gibidir gerçeÄŸini ulu önderimiz, kurtarıcımız, peygamberimiz veda hutbesinde dile getirmiÅŸtir. VahÅŸi ve Barbar Batı ise insan hakları söylemini 1789 Fransız Ä°htilalÄ° akabinde dillendirmeye baÅŸlamıştır. Bu gerçeklikler Ä°slâm medeniyetinin hak kavramına yaklaşımını, insanın mükerrem bir varlık olduÄŸunun bir göstergesidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.