Güncel
Tek dertleri petrol

Kadın ve Adalet Zirvesinde açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, fok balıklarının avlanmasını küresel bir mesele haline getirenlerin Filistinde, Gazzede, Suriyede binlerce çocuğun binlerce kadının katledilmesine en küçük bir tepki, en küçük bir duyarlılık göstermediğinin görüldüğünü belirterek Tek hassasiyetleri var petrol, petrol dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CVK Otel’de düzenlenen Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) 1. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nde konuştu. Erdoğan konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nün tüm öğretmenler için kutlu olmasını dileyerek başladı.
BATI’YA İNSANLIK DERSİ
Zihinlerin ve vicdanların adeta kompartımanlara, farklı farklı bölmelere ayrıldığı, kendi ilgi alanlarına yoğunlaşan kesimlerin başka dünyalara, başka sorunlara duyarsız hale geldiği bir çağda yaşandığına işaret eden Erdoğan, “Bunun onlarca örneği var, belki yüzlerce örneği var. Çevre konusunda aşırı duyarlılık gösteren kesimlerin örneğin silahlanma konusunda son derece duyarsız kaldıklarını görüyorsunuz. Başka ülkelerin, çevre sorunlarına karşı hassas olanların kendi ülkelerinin çevreye verdiği zarara karşı son derece duyarsız kaldıklarına şahit olabiliyorsunuz. Şu anda dünyada özellikle çevre konusunda atılan adımlar ve ‘demokraside çok ileriyiz’ diyen ülkelerde aynı hassasiyetin olmadığını görüyorsunuz. Belli ülkelerde en küçük bir demokrasi ihlalini ya da insan hakları ihlalini çok büyük bir mesele haline getirenlerin, başka birtakım ülkelerdeki demokrasi katliamına, darbe girişimlerine, insan katliamlarına gözlerini kapattıklarını görüyorsunuz” dedi.
“BATSIN BU DÜNYA”
Erdoğan, fok balıklarının avlanmasını küresel bir mesele haline getirenlerin Filistin’de, Gazze’de, Suriye’de binlerce çocuğun, binlerce kadının katledilmesine en küçük bir tepki, en küçük bir duyarlılık göstermediğinin görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti: “Bakınız şu anda Suriye’de 300 bini aşkın insan öldürüldü hâlâ dünyanın sesi yok. Kendileriyle hep görüşüyorum ama söylediklerimle kalıyorum, en ufak bir hassasiyetleri yok. Tek hassasiyetleri var petrol, petrol... İşte kucağında yavrusuyla ölen dün bir misafirim vardı. 30 yaşındaki evladının Mısır’da helikopterden sniperlerle nasıl öldürüldüğünü anlatıyor ve tabii o anne gözyaşlarıyla orada, yanımızda, hakikaten eşimle birlikte dinledik evimde. O tabloyu bize sergiledi. ‘Ben şimdi uluslararası bir mahkemeye gidebilecek miyim? Ülkemde dava açamıyorum’ diyor. ‘Çünkü bana diyorlar ki; eğer burada dava açarsan durum çok daha kötü olabilir.’ Böyle bir dünyada yaşıyoruz. Onlarca, yüzlerce, binlerce örneği var bunun. Bütün bu çifte standartlar, bu ikircikli yaklaşımlar aslında karşı karşıya kaldığımız sorunların çözümünde en büyük eksiğin adalet duygusunun olduğunu bizlere gösteriyor. Hani bizim Gencebayımız var ya, ‘batsın bu dünya’ diyor ya, işte batsın bu dünya.”
“ADALETSİZ ÇÖZÜM OLMAZ”
Erdoğan ayrıca, eğer sorunlara bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılmıyorsa, eğer sorunlar arasında dahi ayrımcılık yapılıyorsa orada adalet duygusundan söz edilemeyeceğini belirterek, “Adaletin devreye girmediği hiçbir mesele hakkaniyetli şekilde çözüme kavuşturulamaz. Demokrasiyi demokratik hakları kendin için savunurken başka ülkedeki demokrasi ihlalini görmezden gelirsen samimi de olamazsın, adil de olamazsın, inandırıcı hiç olamazsın” diye konuştu.
“HUKUKLA YASAYI KARIŞTIRIYORLAR”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Bazıları hukukla yasayı karıştırıyor. Hukuk başka bir şey, yasa başka bir şeydir. Ben hukuk arıyorum, hukuk. Yasa benim için önemli değil. Hakkımı arıyorum, adil yöneticiler arıyorum, adil yargıçlar arıyorum. Bunlar olduğu anda o ülkede huzuru bulursunuz, yoksa bulamazsınız. İstediğiniz kadar cumhurbaşkanı olun, başbakan olun, meclis başkanı olun, eğer adil yargıçlar yoksa durumunuz felakettir” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “İnsana adalet nazarı ile bakabildiğimizde kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığın da çok daha adil, insani ve vicdani şekilde ortadan kalkması mümkün olur. Kadınların ihtiyacı olan şey nedir? Burada bazen ‘erkek ve kadın eşitliği’ diyorlar. Kadın kadına eşitlik doğru olandır, erkek erkeğe eşitlik doğru olandır ancak kadının özellikle adalet karşısındaki eşitliği asıl olandır. Mağdur olanın zorla mağdur eden seviyesine çıkartılmasıdır eşitlik ya da tam tersidir. Kadınların ihtiyacı olan, eşitlikten ziyade eş değer olabilmektir. Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezsiniz. O fıtrata terstir. Çünkü fıtratları farklıdır. Tabiatları, bünyeleri farklıdır. Örneğin; iş hayatında hamile bir kadını erkek ile aynı şartlara tabi tutamazsınız. Bir anneyi, örneğin çocuğu emzirmek zorunda olan bir anneyi bu tür yükümlülükleri olmayan bir erkek ile eşit konuma getiremezsiniz. Kadınları, erkeklerin yaptığı her işte çalıştıramazsınız, komünist rejimlerde geçmişte olduğu gibi. Eline ver kazmayı küreği, çalışsın. Olmaz böyle bir şey. Onun narin yapısına ters düşer.”
‘YENİ BİR DÜZEN İÇİN ÇALIŞIYORUZ’
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam da, “Yeni bir aile ve kadın hareketi üzerine de çalışıyoruz. Çalışan kadınların aile hayatlarını düzenlemek ve çocuklarıyla olan ilişkilerini daha rahatlatmak için çok daha iyi hakları kazanmasını önceleyen birtakım çalışmalarımız var. Son 12 yılda yapılan düzenlemelerle başta anayasamız olmak üzere, tüm yasalarımızda kadın erkek fırsat eşitliği ilkesini güçlendirdik. Çok iyi bir konuma getirdiğimizi söylemek mümkün” diye konuştu.
ERDOĞAN’IN KABULLERİ
Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT Genel Müdürü Şenol Göka ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ı ayrı ayrı kabul ederek birsüre görüştü.
KILIÇDAROĞLU'NA TAZİYE TELEFONU
Bu arada; Cumhurbaşkanlığı kaynaklarından alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu telefonla aradı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na kayınvalidesi Fatma Özdağ’ın vefatı nedeniyle başsağlığı diledi.
ANALARIN AYAĞININ ALTI ÖPÜLÜR
İslam dininin kadına “annelik” makamı verdiğini dile getiren Erdoğan, İslam’ın anneye bir makam daha verdiğini anlattı. Erdoğan, “Nedir o? Cenneti ayakları altına sermiş. Babanın ayakları altına koymamış, annenin ayakları altına koymuş. Dolayısıyla annenin ayağının altı öpülür. Ben anacığımın ayağının altını öperdim. Anam nazlanırdı. ‘Anacığım çekme ayağını’ derdim çünkü burada cennetin kokusu var... Bazen ağlardı. Anne başka bir şey ve makamların o ulaşılamazıdır, en yükseğidir. Orası çok farklı bir yer. Bunu anlayanlar olur, anlamayanlar olur. Bunu feministlere anlatamazsın mesela. Çünkü onlar anneliği kabul etmiyor, böyle bir dertleri yok. Anlayanlar yeter bize diyoruz, onlarla yola devam ederiz” diye konuştu.
Henüz yorum yapılmamış.