M. Ali Akbulut: Dostluk ve Sevgi Köprüsü (4): Hüsn-ü Zan
İyi niyet, iyi düÅŸünce, iyimser bakış, güzel görme gibi muhatabı etkisi altına alan her davranış, iliÅŸki ve iletiÅŸimde itici güç olan, olumlu enerji veren duygulardır. İyilik üzerine, güzellik temalarıyla yapılan her davranış, insanları birbirine daha da yakınlaÅŸtırır. Aslına bakılırsa insan, fıtratı gereÄŸi iyiliÄŸe ve güzelliÄŸe meyillidir. İyilik, güzellik ve iyimser bakış, insan olmanın bir gereÄŸidir.
Kötü düÅŸüncelerle, kötümser bakışla, art niyetle ve suizanla yaklaşılan her adım, insani iliÅŸkilerde olumsuz sonuçlar bırakır; atılan her adımın da ikincisinin gelmeyeceÄŸi bir vaziyet alır. Böyle ortamlarda toplumsal güven oluÅŸmaz.
Dilimize din dilindeki Arapça bir fiilden isme dönüÅŸerek isim tamlaması olarak geçen "Hüsn-ü zan", iliÅŸki ve iletiÅŸimde adeta bir dostluk köprüsü oluÅŸturur. Güzellik, iyilik ve güzel duygu anlamlarına gelen "hüsn" ile yine din dilindeki Arapçadan, bilinmeyen, bilgi olmadan oluÅŸan ÅŸüphe, ÅŸek, tahmin anlamlarına gelen "zan"ın birleÅŸmesiyle oluÅŸan "hüsn-ü zan", iyi his, güzel duygu ve iyi niyet anlamlarında bir davranıştır. Bu da aslında "iyi", "güzel" gibi aynı kökten gelen "hasene"dir.
Dilimizde, iyi his besleme, güzel duygu ve kanaat oluÅŸturma gibi bir anlama bürünmüÅŸ ve "hüsn-ü zan" oluÅŸmuÅŸtur. Hüsn-ü zan, bilgi ve belge olmaksızın, bir olay, bir kiÅŸi veya bir harekete karşı iyi niyetle yaklaÅŸma; bir ÅŸey ya da bir kiÅŸi hakkında güzel düÅŸünme, iyi ve güzel bakma davranışıdır. Hüsn-ü zannın tam tersi ise "sû-i zan"dır. Yani bilgi ve belge olmaksızın, bir olay, bir kiÅŸi veya hareket hakkında kötü düÅŸünme, kötümser olma durumu. Bu, toplumsal güveni sarsan, düÅŸmanlık ve düÅŸmanlaÅŸtırma yaratan bir davranıştır. Oysa hüsn-ü zannın, güven oluÅŸturma, itimat hissi uyandırma, saygı ve ÅŸefkati güçlendirme gibi kazanımları vardır. İkili iliÅŸkilerde olsun, toplumsal alanda olsun, güven ortamına kapı aralar.
Hüsn-ü zannın yol arkadaÅŸları vardır: İyimserlik, merhamet, ÅŸefkat, empati, sevgi, iyi niyet gibi... Hüsn-ü zannın yol arkadaÅŸları, farklı ton ve renklerde olsa da aynı yolun yolcusu olmasından dolayı hedefleri, dostluk ve güven ortamına hizmet etmektir. Hem insan iliÅŸkilerinde hem toplumsal boyutta olumlu etki bırakan bir davranıştır. KiÅŸi, hareketler veya olaylar hakkında bilgi sahibi olmaksızın, olayları olumlu deÄŸerlendirmek, insan psikolojisinde de güzel etki bırakır.
Hüsn-ü zan sahibi kiÅŸilerin olgunlaÅŸma ve kemale ermede önemli yol katettiÄŸi de bir gerçektir. Çünkü olayları ve kiÅŸileri deÄŸerlendirirken daha müspet bir yaklaşım içinde oldukları gözlenir. Böyle bir yaklaşım da güven ve itimat ortamının oluÅŸmasına katkı saÄŸlar.
Aslına bakılırsa hüsn-ü zanda, biraz da muhatabı ve olayları anlamaya yönelik bir durum vardır. Anlamaya çalışırken de sonuca varana kadar daha iyimser bir havanın hâkim olması söz konusudur. Bu yüzden, olayları ve kiÅŸileri anlamaya odaklı bir yaklaşım, düÅŸünme ve deÄŸerlendirme imkânı da verir.
Hüsn-ü zan ortamına en yoÄŸun ihtiyaç duyulan alanlar, siyaset, ekonomi ve medyadır. Medya denildiÄŸinde de sosyal medya en baÅŸa konulmalıdır. Rekabetçi bir siyasetin hâkim olduÄŸu toplumlarda hüsn-ü zan üzerine konuÅŸulması zordur. Zor olduÄŸu kadar, kaçınılmaz bir zaruret olduÄŸunu da belirtmek gerekir. Kapitalist anlayışın hâkim olduÄŸu ekonomik sistemlerde, daha çok kazanma, daha çok biriktirme anlayışı hüsn-ü zanı yok ediyor; sû-i zan hâkim oluyor. Güven duvarını yıkıyor. Alanda satan da alan da birbirine çıkarı kadar güveniyor.
Ve tabii ki medya, sosyal medya... "Bak geç" ya da "kaydır geç" gibi göze hitap eden, yapay zekâ algoritma teknolojisiyle yapılanların iliÅŸkileri de iletiÅŸimi de bozduÄŸu bir gerçek. Bu alanda yayınlanan her metin ya da paylaşılan her resim, neredeyse hüsn-ü zana vurulan bir darbe niteliÄŸi taşıyor. Dolayısıyla sosyal medya, daha hassas ve daha duyarlı olunması gereken bir alandır.
Åžehir hayatında, durakta, otobüste, metroda, parkta ya da asansörde karşılaÅŸtığımız kiÅŸileri, giyimleriyle, davranışlarıyla ve hatta konuÅŸmalarıyla deÄŸerlendirip onlardan hikmet çıkarmak deÄŸil tabii ki hüsn-ü zan; fakat onları anlamaya çalışmak, bizi daha anlamlı ve daha iyi hissettirecektir. Siyaset alanından ekonomik hayata, sosyal iliÅŸkilerden ikili münasebetlere kadar her alanda güvene ihtiyaç vardır. Bu güven de karşıdaki kiÅŸiye yönelik olumsuz ve kötü düÅŸüncelerle deÄŸil, iyi düÅŸüncelerle deÄŸerlendirmeyle baÅŸlar.
Tabii ki günümüz toplumunda aldatma, sahtecilik, dolandırıcılık, hırsızlık, yalan gibi güven duvarını yıkan eylem ve davranışların yoÄŸun olduÄŸu bir gerçek. Bu hastalıklı davranış ve eylemlerin tedavi yöntemlerinden biri de aslında hüsn-ü zanla yaklaÅŸmaktır. Kin, öfke, kibir, bencillik gibi olumsuz davranışların karşısında hüsn-ü zan bir tedavi yöntemi olmalıdır. Çünkü güven ortamının oluÅŸtuÄŸu, kiÅŸilerin birbirine itimat duyduÄŸu toplumlarda huzuru saÄŸlamak daha kolaydır. Huzurlu toplumlarda ise aldatma, sahtecilik, dolandırıcılık, yalan gibi eylem ve davranışların yaÅŸanma ihtimali düÅŸük olacak ve etkisi de azalacaktır. Kin, öfke, kibir, bencillik gibi davranışlar da kendini göstermeyecektir.
Hüsn-ü zan davranışının toplumda hâkim olması, aslında güven ve itimadın kurumsallaÅŸması demektir. Dostluk, sevgi, muhabbet, merhametin, empatinin, iyi bakma ve iyi düÅŸünmenin yolunun açılması demektir.
Birbirini anlamaya çalışan kiÅŸilerde hüsn-ü zan güçlü olur. Birbirlerini anlamaya çalışan kiÅŸilerin farklı düÅŸünce ve bakış açıları da olsa, bu farklılığın kendileri için bir zenginlik olduÄŸunu göreceklerdir. İnsan, iyilik gördüÄŸü kiÅŸiye iyilik yapar. Sen iyi yaklaşırsan muhatap da iyi yaklaşır. "Sen iyi olursan herkes iyi olur" anlayışı içinde, hüsn-ü zanın yol arkadaÅŸları kadar kardeÅŸleri de vardır: Hüsnüniyet, hüsn-ü haslet ve hüsn- ü fikir gibi. İyi niyet, iyi haslet, iyi fikir gibi... Güzel olmak, iyi fikirli, düÅŸünceli olmak demektir.
Sosyal medya üzerinden algı oluÅŸturarak hüsn-ü zanı öldürmenin, yok etmenin en yoÄŸun olduÄŸu bir dönemde yaşıyoruz. Önyargı ile baÅŸlayan güvensizlik ortamını gidermenin en güzel yollarından biri, bilgi sahibi olmak ve hüsn-ü zanla yaklaÅŸmaktır. Gelen bilgilerin doÄŸruluk ve güvenirliÄŸini araÅŸtırmaktır. Bilgi kaynaklarının çok hızlı tüketildiÄŸi, bilgiye ulaÅŸmanın da çok rahat olduÄŸu bu dönemde, önümüze konulan bilgilerin doÄŸruluÄŸunu araÅŸtırarak bir kanaat sahibi olmak bizi daha deÄŸerli kılar. Bu, ahlaki kaidenin, insani erdemlerin de bir parçasıdır. Önyargı ile algı üzerine hüküm vermek deÄŸil, bize sunulan bilgilerin doÄŸruluÄŸuna en azından yakîn ederek kanaat oluÅŸturmaktır.
KardeÅŸlik baÄŸlarına zarar veren, bilgiye ulaÅŸmayı önleyen her türlü davranıştan uzak, hüsnüniyet, hüsn-ü haslet, hüsn-ü fikir ve hüsn-ü zan üzere olmak, hüsn-i yakîne ulaÅŸmak ümidiyle...
M. Ali Akbulut

Henüz yorum yapılmamış.