Sosyal Medya

Murat Sayımlar: Hâli bilmek ya da kör uçuşu



"KiÅŸi kendin bilmek gibi irfan olmaz" demiÅŸler.

Bugünlerde en çok ihtiyacımız olan ÅŸeylerden birisi de irfan olsa gerek.

İrfan, ne yaptığımızı ve ne yapmamız gerektiÄŸini bilmenin lazım ÅŸartıdır.

Bunu bilemeyenler, hakikat üzerinde olduklarından emin olamayabilirler. Üstelik bunu anlamalarını saÄŸlayacak olan ölçüleri ve göstergeleri de kadük bırakacak mülahazalar geliÅŸtirip, "rahatlamak" yolunu da tercih edebilirler.

En kötüsü de, talep geliÅŸtiremedikleri için; ne kendileri, ahsen-u amel nitelikli iÅŸler yapabilmek imkânını bulabilirler; ne de hakları olan ÅŸeyleri elde edebilirler.

Bu hale tam bir "kör uçuÅŸu" denilebilir.

Oysaki fıtratına uygun bir din anlayışının perspektifinden okuyabildikleri Kitap, Hz. Peygamber ve Allah'ın diÄŸer ayetlerinin oluÅŸturduÄŸu bakış açısı ve yöntemlerle idrak edebildikleri durumla; sadece Müslüman ismi ile oluÅŸturulan bir doktrin çerçevesinde üretebildikleri anlamlar ve veriler; net bir tasavvur ve ufuk saÄŸlayacaktır.

Bu durumda; ne halde olunduÄŸu, ne yapıldığı, neler yapılması gerektiÄŸi ve nelerin talep edileceÄŸi hususunda bir sorun kalmayacaktır.

Hali tereddütsüz okuyanların, talep etmek problemleri kalmaz. Talep edenlerin de elde etmek imkanları hâsıl olur.

Zira arz-talep iliÅŸkisi, oluÅŸların fıtratına iliÅŸkin bir sabitedir. Talebin samimi, istikrarlı ve güçlü olduÄŸu durumlarda arz gelecektir.

Unutulmasın, dua da Allah katına açılmış bir taleptir.

Sahih çerçevede geliÅŸtirilmiÅŸ doktrin; hale iliÅŸkin bir referans çerçevesidir.

Durum bununla okunup, anlamlandırılır. Sorunlar, ihtiyaçlar ve hedefler buna göre belirlenir. DoÄŸru-yanlış, fayda-zarar, bu çerçeveden tespit edilebilir.

Bunlar insanla, hayat arasındaki iliÅŸkinin fıtrat ölçülerinde kurulmasının zorunlu unsurlarıdır.

Daha derin ve geniÅŸ bir bakış açısı ve yaklaşım gerektirdiÄŸi için; bu alanlarda söz söylemek ve bir ÅŸeyler yapmak sorumluluÄŸu; ÅŸakileye göre sorumluluk ve yetki prensibi gereÄŸi, ulul el-bab yani derin akıl sahiplerine verilmiÅŸtir.

Bunların, sorumluluklarını yerine getirebilmeleri nispetinde, bizlerin hayatı sahih okuyup, talep geliÅŸtirmek imkânlarımız geliÅŸecektir.

EÄŸer bu mekanizma oluÅŸup, çalışmazsa; bunlardan haberi olmayan geniÅŸ kitleler; genellikle de "ben mertebesinin" etkisi ile cari idraklerinin ürünü olan karar ve amellerin yeterli olduÄŸu zannıyla hayata müdahale etmeye devam edip, ötesi ya da bütünü ile ilgili bir talep geliÅŸtiremeyeceklerdir.

Bu durum da, oluÅŸların fıtratının zorunlu unsurlarından birisidir.

Makroyu görüp, bilmeden; mikroda yapılan ÅŸeylerin sahihliÄŸinden ve etkinliÄŸinden emin olunamaz.

Makroya iliÅŸkin bir ÅŸeyler söyleyip, yapabilmek; makro-mikro iliÅŸkisini kurabilmek imkânı, ulul el-bab olan kurucu akıl sahiplerine verilmiÅŸ bir imkân ve sorumluluktur.

Sadece mikrodan yani bulunduÄŸu alan, mertebe ve kesitten bakıp, okuyabilenlerin bu imkâna sahip oldukları söylenemez.

İçinde bulunulan durumun farkına varmak ve gereÄŸince davranabilmek; sadece bizim gördüklerimiz, bildiklerimiz, söylediklerimiz ve yaptıklarımız çerçevesinde bir hakikat anlayışının yeterli olamayacağının da farkına varmayı gerekli kılar.

Bende olan bana yeter demeden; aramak, dinlemek, düÅŸünmek, hakikate destek olmak, halin mecburiyetlerindendir. Oldum demek, öldüm demek anlamına gelebilir.

Murat Sayımlar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.