Ahmet Mercan: Kayıp Aranmıyor!
İnsanın, insanı kaybettiÄŸi yerdeyiz. İnsan insandan tel tel çözülüyor. Ve insan makine ile konuÅŸurken metalik, keskin bir dile teslim oluyor. Oysa insan, insanı zenginleÅŸtiren vasıflarıyla farklı bir dil imkânına sahip. Duygunun çözülüp geldiÄŸi merhamet vatanı ve adalet özelliÄŸi aksettiren fıtrat derinliÄŸi, meramın anlatımında insan sıcaklığını yansıtan mahiyete sahip. Her diyalog, çeÅŸitli açılardan etkileyici deÄŸere konudur.
İnsanın insansız kalışı, dünyanın ısısız kalışı anlamına gelir.
Makinenin ekran ismiyle insanın karşısına geçmesi, maharet gösterisiyle insanı insana unutturması trajik ve dramatiktir. Övünülen iletiÅŸim çağı yalıtkanlaÅŸtırıcı, sağırlaÅŸtırıcı bu tutumuyla insanı insana ve dolayısıyla kendine yabancılaÅŸtırmaktadır.
Åžiddetin en zengin biçimleriyle tezahür ettiÄŸi ve hiç kimsenin kendini mutlu hissetmediÄŸi bir dönemde insanı insana çağırmak aciliyet kesbeder.
İnsanın kendini bilmesiyle başlar her şey.
Rabb’ini bilmesi, ölçüyü tanıması ve “emaneti” sırtlanması, kendini tanımasıyla olur. VaroluÅŸ sırrı da Rabb’inin insana verdiÄŸi önemin anlaşılmasıyla açık hale gelir. İnsan insana ayna olur, yanlış da doÄŸru kadar etkiyle, dengeyi tutturmada vazife üstlenir.
Åžiddetin üremesi, insan nakisalarının hayat için geçerli olduÄŸu ve fıtratın derinden bu duruma itiraz etmesiyle görünür olur. Åžiddet karşı ÅŸiddeti üretmede oldukça mahirdir.
MoÄŸol istilasına uÄŸrayan Anadolu ile küresel istilanın ortak paydası ÅŸiddettir. Dönemin bilgeleri Yunus, Mevlâna, Nasrettin Hoca ve diÄŸerleri ÅŸiddet lisanına karşı farklı bir iklimin dilini devreye aldılar.
Sevgi ve merhameti kılıcın keskinliÄŸi karşısına koydular. İnsana insanın özünü gösterdiler. Kevni ayetlerden yola çıkıp adam öldürmekten baÅŸka iÅŸ bilmeyen MoÄŸol leÅŸkerine düÅŸünmeyi öÄŸrettiler.
Yunus “Dövene elsiz gerek” derken; “Gönüller yapmaya geldim” vurgusuyla, meramına açıklık getirmiÅŸ oluyordu. Mevlâna “Kusurları örtmede gece gibi ol... Öfkeni yenmede ölü gibi ol” diye baÅŸlayan yedi öÄŸüdünü, ikili davranıştan çıkmayı ifade eden, “Ya olduÄŸun gibi görün; ya göründüÄŸün gibi ol” vurgusuyla bitirir.
Sevgi dilini kullanan irfan ehli önderlerinin eserlerine baktığımızda kompleksli duruÅŸ, alttan alma, takiye söz konusu deÄŸildir. Meselenin özünde insana eÅŸref-i mahlûkat olduÄŸunu hatırlatma vardır. İnsana “ayna tutarak” sen gelmedin savaÅŸ için demek vardır.
Döneme bakıldığında, gözüyle düÅŸüneni gördüÄŸüyle ele alıp gaybi yolculuÄŸa çıkarmada baÅŸarı ortaya kondu.
Günümüzde folklorik törenlerle ele alınan Mevlâna’ya denebilir ki, dışardan daha ciddi yaklaşılmaktadır. İnsanları dönemin ÅŸartlarıyla ele alamadığımızda red ve yüceltme sarkacı çalışmaya baÅŸlıyor. Pek çok yol göstericinin eÅŸ zamanlı olarak ortaya çıkması ve aynı dili farklı tınılarla ortaya koymaları tesadüf olmasa gerek.
Anadolu’da geliÅŸen, kendiliÄŸinden meydan bulan bu iklim Osmanlı’yı tetikleyen ruh mayasıdır. İnsanın insan tarafından bulunmasıdır.
Modern zamanın öyküsünde ÅŸiddet ve kayıp insanın durumu çok daha karmaşıktır. Åžiddet eÅŸyanın maharetine gizlenmiÅŸtir. İnsan icat ettiÄŸi bilgisayara soruyor: “kim daha akıllı?” diye.
MoÄŸol askerinden daha tehlikeli olan durum, modern insanın bilimi “kurtarıcı” bilip deÄŸere muhtaç olmadığına kendini inandırması...
Yalnızlığı özgürlük sanıp insandan kaçması ve dahası can pazarında ayrım yapması...
Ne zaman insan her ÅŸeyi rakama çevirme “beceri”si elde etti, o gün kendini tanrı yerine koydu ve intiharını belgeleyerek acıma duygusundan “kurtul”du.
İnsan kâinatı planlamaya kalkınca, ne olduysa oldu.
Nüfus planlaması, kimi bölgelerin insandan arındırılmasını gerekli hale getirdi. Dünyada kimin ve ne kadar insanın bulunacağına, rakamları kullanan karar verince, kâinat son ikazlarını yaptı. Toprak, su, rüzgâr her zamanki hallerinin dışına çıkarak “konuÅŸtu”lar.
Anlayan olmadı.
Ölümlü varlığın öldürmek için kurumlar kurması, sektörler oluÅŸturması, insanın cahil, nankör, hırslı ve kan dökücü özellikleriyle bir araz olarak tebarüz ettiÄŸinin göstergesi.
İnsanın özünü karartmasıyla, insandan çözüldüÄŸünü, silahlanma yarışı ve açlıktan ölümler ortaya koyuyor.
Her ÅŸeyi rakama döndüren insan, sevgi ve merhameti ölçemediÄŸinden onlardan uzaklaşıyor. Kendinden uzaklaÅŸan insan, rakamların, istatistiklerin çadırına sığınıyor. Ve her öldürdüÄŸü insanı, bir rakama sığdırıp haber yapıyor.
KonuÅŸma, diyalog, sohbet, lisan, tebliÄŸ, bütün bunların olabilmesi için en az iki insanın varlığı gerekli.
Modern dönemin insanını bulmak için yeni bir dil gerekli.
Ona, yetmezliÄŸinin en büyük imkânı olduÄŸunu hatırlatacak bir dil…
Ahmet Mercan
Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.