Abdulaziz Tantik: Suçu Kendinde Arama
														
														
													İnsanın yapıp ettiklerinin etkisi baÄŸlamında farklı olay ve olgularda farklı tezahürlere açık olduÄŸu bilinmektedir. Bir noktada iyi olan bir ÅŸeyin bir baÅŸka noktada kötüye evrilmesi beklenmeyen bir ÅŸey deÄŸildir. Negatif veya pozitif eylemler, kiÅŸiden, niyetinden ve beklentisinden bağımsız ele alınamaz! Aslında iyilik ve kötülük dediÄŸimiz olgular, kendi baÅŸlarına varlık sahibi olamazlar! İnsan ve yaptıkları üzerinden bu kavramlara anlamlar yükleme imkânımız vardır. İnsanı devre dışı tuttuÄŸunuzda veya iradeyi yok saydığınızda bu kavramların bir karşılığı üretilemez!
İnsanın yaÅŸam merkezinde merkezi bir karşılığı olması, onu yücelten veya aÅŸağılaÅŸtıran bir durum deÄŸildir. İnsan, Yaratıcısı tarafından bu merkezi yerleÅŸime sahip olduÄŸu için kendisinden neÅŸet eden bir üstünlük vesaire yoktur. Bu temel gerçeÄŸi kavramadan, insana dair bakışta eksiklikler ve zaaflar açığa çıkacaktır. Modern düÅŸünce iÅŸte bu gerçeÄŸi ıskaladığı ve insana en üst limitten bir deÄŸer yüklediÄŸi için kötülük kavramı ortadan kaldırılmıştır. İnsan merkezli bir dünyada insanın kutsandığı bir zeminde kötülükten söz edilmesi doÄŸru olmaz!
İslam açısından insan, Allah tarafından özel ve özenle yaratılmış bir varlıktır. YaÅŸam merkezindeki konumu yüksektir. Ama bu kendisinden neÅŸet eden bir ÅŸey deÄŸil, yaratıcı tarafından kendisine sunulmuÅŸ bir özellik olarak vardır. Bu yüzden insanın bu hali üzerinden şımarması doÄŸru karşılanmaz! O yüzden bütün kötülüklerin temeline tekebbür/kibir/büyüklenme konulmuÅŸtur.
Yeryüzünde bir ÅŸeylerin ters gittiÄŸi, kötülüklerin ve zulmün ortaya çıktığı bir zeminde her insan başını iki eli arasına alarak burada benim suçum nedir? Bir suç ortaklığım varsa bunu nasıl giderebilirim, diyerek soruyu kendisine yöneltmelidir. Ama insan, her zaman iÅŸin kolayına kaçan bir özelliÄŸe sahiptir. Bu durumun kendisi ise bir yetersizliÄŸi çaÄŸrıştırır. KötülüÄŸün oluÅŸumunda dışarıyı suçlamak her zaman en kolay yöntemdir. Hâlbuki uzak veya yakın o kötülüÄŸün oluÅŸumunda her insanın yaptığı veya yapmadığı ÅŸeyler üzerinden bir katkı sunma durumu söz konusu olacaktır. Yani kötülük, ancak kendisine yönelik tepkinin daha çok insan tarafından paylaşıma konu olduÄŸu zaman ortadan kalkma zemini oluÅŸur.
Ayet, ‘ ve ma überriu nefsi/kendi nefsini dışarıda tutma’ diyerek uyarır. İnsanın olup bitenin karşısında kendi nefsini teberri etmesi, kendini o kötülükten azade kılması anlamını taşımaz! Bilakis, o kötülüÄŸün neÅŸvünema bulmasına zemin oluÅŸturur. Çünkü kiÅŸi kendini dışarıda tuttuÄŸu oranda o kötülük kendi varlığını sürdürme noktasında güçlü bir destek görmüÅŸ olmaktadır. Herkesin bir kötülük karşısında kendisini dışarıda tutarak sessiz kaldığı bir ortamda o kötülüÄŸü kim ortadan kaldıracaktır?
İnsanın geliÅŸim dinamikleri baÄŸlamında da insanın kendini sorumlu hissetmesi, olgunlaÅŸması bakımından elzem bir duruÅŸu iÅŸaret eder. İnsan, olup bitene karşı kendisini sorumlu hissettiÄŸinde, yaptığı bir hata varsa, onu gidermeye çalışması, geliÅŸimi, olgunlaÅŸması ve iliÅŸkiler ağını doÄŸru yönetmesi açısından önemlidir. Etrafımızda, mahallemizde, semtimizde, ÅŸehrimizde, ülkemizde, ortaya çıkan bir kötülüÄŸün bana neci bir tavır ile deÄŸil, benim kötülükteki katkım nedir, sorusu üzerinden harekete geçtiÄŸinde iyiye, doÄŸruya, adalete ve barışa yönelik bir adım atılmış olur. Her insanın öncelikle baÅŸkasını suçlamak yerine kendisini sorgulamaya baÅŸladığı bir zeminde kötülüÄŸün kendisine alan açması bile giderek zorlaÅŸacaktır. Ortaya çıkan bir kötülüÄŸü ise rahatlıkla ortadan kaldıracak ve sonuçlarını hayra çevirecek bir yapının açığa çıkışına zemin oluÅŸturacaktır.
Hayatın bütün katmanlarında insanın direk veya dolaylı etkisi söz konusudur. Adalet duygusu, merhamet üzere olma, iyiye, doÄŸruya ve hakka yönelme beraberinde negatif olacak olan her ÅŸeyi geride bırakma ve ona alan bırakmamayı mümkün kılar. Bu noktada bilgi, yöntem, diyalogun doÄŸru bir zeminde kurulması da bunu besleyecek atar damarlardır. Ama her iÅŸin başı ahlaki yapının kendisine dayanır. Ki bu ahlaki yapı, öyle gizli saklı veya bilinemez bir durumu içermez! Bilakis, yılların getirdiÄŸi tecrübe ile ve kendisini tevarüs yolu ile süreklileÅŸtirerek her insanın basiretine açık hale getirmiÅŸtir. Ahlaken neyin doÄŸru veya yanlış olduÄŸu tarihsel süreklilik ve tevarüs temeli üzerine aktarıla gelen bir gerçekliktir. Her insan, anne ve babasından, okuduÄŸu okul ve eÄŸitim sisteminden, yaÅŸadığı toplumsal zeminden bu ahlaki yapıyı görür, öÄŸrenir ve tecrübe eder. Bilgi, bu durumu zenginleÅŸtirir ve farklı olgu ve olaylarda farklı duruÅŸlar sergilemesini saÄŸlaması bakımından önemlidir.
Siyasi, sosyal çerçevede meseleyi ele aldığımızda ortaya çıkan gerçek ise bambaÅŸka bir ÅŸey sunuyor: muhalefet, iktidarın iyi yaptığı bir ÅŸeyi bile kötülemekten kaçınmıyor. İktidar, yaptığı kötülüÄŸü ise iyi göstermekten imtina etmiyor. İktidara yakın kiÅŸi, iktidarın her yaptığını onaylıyor. İktidar karşıtı kiÅŸi ise, yapılandan çok yapanın kendisine bakarak eleÅŸtirel tutumu önceliyor. Aynı ÅŸekilde çıkar iliÅŸkisi, ekonomik iliÅŸkisi, hatta ÅŸöhret ve makam ile mevkii konumu da benzer özellikler taşıyarak iyiye iyi, kötüye kötü demek yerine farklı mülahazalarla kötüye iyi, iyiye kötü demenin mahzurlarını dikkatlerden kaçırarak cevap vermeye devam ediyorlar. Bunu ideolojik zeminde de düÅŸünebiliriz.
Birçok ÅŸeyin deÄŸiÅŸimi, kendisini sorumlu tutan fertlerin ortak karakterleri ile çözüme kavuÅŸturmak mümkün olmaktadır. Bir sorunu, kendi ortaklığını dikkate alarak deÄŸerlendirme yapan kiÅŸinin tavrı genel anlamda olumlu bir tepki üreterek sorunu çözüme ulaÅŸtırma konusunda ciddi bir zemin inÅŸa etmesine imkân saÄŸlar…
Mesele açıklığa kavuÅŸmuÅŸtur artık! Bir kötülük ortaya çıktığı her zaman ve zeminde her fert, ‘bu kötülükteki payım nedir’ sorusunu sorarak harekete geçtiÄŸi zaman o kötülük geriler ve bir daha zemin bulması imkânsıza dönüÅŸür. Her iÅŸin başı kiÅŸinin kendisinde baÅŸlar ve kendisinde biter. SorumluluÄŸu da kendisinde baÅŸlar ve kendisinde biter. İnsan ve sorumluluk eÅŸ deÄŸer kavramsallaÅŸtırmalar olarak öne çıkar. Biri olmadan diÄŸeri olamaz! İnsanın sorumlu davranışı ise yaptığı bir iyiliÄŸi sahiplenmesi ile deÄŸil, ortaya çıkan bir kötülükteki payının üstlenmesi ile açığa çıkar.
Bir suçu üstlenmek, suçlu olduÄŸun anlamını taşımaz! Ama o suçun açığa çıkmasında ve eylemsel bir zeminde görülmesindeki küçükte olsa katkını araÅŸtırarak kendini o suçtan azade kılmaktır. KiÅŸinin kendi yaptığı kötülükten bile kendisini sorumlu tutmayan bir bakıştan kendisinin yapmadığı bir kötülükten kendi payına düÅŸeni araÅŸtıran bir karaktere yürümek insanlığın geleceÄŸini doÄŸru bir zeminde ve barış içinde kurmaya zemin oluÅŸturacak önemli bir sorumluluk alanıdır. Bu tutum aynı zamanda ilahi inayet açısından temel bir ÅŸarttır. Sürekli tevbe ederek kendisini ıslah eden kul, Allah’a yakınlaÅŸtırılmış bir kuldur. İnsanın temel arayışı ise bu yakınlığa sahip olma iradesi ve azmini güçlendirerek sürdürmesindedir.
Ben kötüyüm diyen biri, kötülükten uzaklaÅŸmanın ilk adımını atmış ve piÅŸmanlık ateÅŸinde yanmaya baÅŸlamış olmaktadır. BaÅŸlangıç her zaman kiÅŸinin kendi halini kendine itiraf etmesinde yatmaktadır. İyi olmanın yolu, kötülükten uzak kalmanın yollarını bulmaktan geçmektedir…
Abdulaziz Tantik

																							
																							
																							
																							
																							
																							
								
								
								
								
								
								
								
								
								
								
								
								
								
Henüz yorum yapılmamış.