Sosyal Medya

Son münzevi

Gökhan Özcan / Yeni Şafak



Geleneksel ve doÄŸrudan haberleÅŸme alışkanlıkları tamamen terk edildi neredeyse. Benim gibi bu yerleÅŸik siber ağın içinde baÄŸlantısı bulunmayanlar dolaşımın dışında kalıyor. Oradan buradan yaÄŸmur gibi bildirimlerin, paylaşımların akmadığı, buna kapalı bir hayatım olduÄŸu için bir çok ÅŸeyi geç haber alıyorum. Sezai Bey’in dünya sürgününü tamamlayarak dâr-ı bekâya hicretini de biraz geç haber aldım. Benim geç haber almış olmam, Sezai Bey’in “her ölüm erken ölümdür” diyen ÅŸair arkadaşının hakkını teslim etmeme mani deÄŸil...

Her ÅŸeyin ortada, yüksek sesle, aÅŸikar, neredeyse çırılçıplak yaÅŸandığı bir zamanın son münzevisiydi Sezai Bey. Ä°liÅŸkilerin, kavramların, ortamların, ideallerin, davaların gramajının azaldığı, anlamının eksiltildiÄŸi, fiyatının ucuzlatıldığı dünyanın içinde olmadı hiç; içini davasıyla doldurduÄŸu bir dünyanın içinde yalın, yalnız ama sonuna kadar vakur yaÅŸadı.

Ölüm kelimesiyle Sezai Bey’i aynı cümlede anmak herhalde hiçbirimizin içine sinmez, sinmeyecek. O daha gençlik yıllarından itibaren ölüm düÅŸüncesini geride bırakmış, neredeyse ömrünün her anını ulvi bir muÅŸtunun izini sürerek geçirmiÅŸ ve diriliÅŸi bir ÅŸuur olarak, bir idrak olarak, bir hayat olarak sessizce yaÅŸayagelmiÅŸti. Bu sebeple ki, Sezai Bey’in ölümü çileli bir sürgünden aslî vatanına dönüÅŸ gibi gördüÄŸünü bilenlerin, taziye babında söylediklerinde, içinde bolca ‘diriliÅŸ’ kelimesi kullanmaya mecbur kalması manidardır.

Sanıyorum ki Sezai Bey’in böyle bir hususiyeti var; hakkında cümle kurmaya çalışanları kendi dünyasına, kendi diline, kendi kavramlarına, kendi ÅŸiirlerine, kelimelere kendince yüklediÄŸi anlamlara mecbur ediyor. Ondan söz etmeye baÅŸladığınızda, onun dünyasının içinden konuÅŸmaya baÅŸladığınızı farkediyor, hayret ediyorsunuz buna. Sezai Bey, odağına ‘DiriliÅŸ’ kelimesini koyduÄŸu hissiyatını o kadar iyi ifade ediyor, bu hissiyatın dilini o kadar ustalıkla inÅŸa ediyor ki, sizin bunu aÅŸabilecek bir ÅŸeyler bulup söyleyebilmeniz mümkün deÄŸil. Teslim alıyor sizi ve ÅŸekillendiriyor. Bu yüzden olacak, Sezai Bey’in kelimelere döktüÄŸü o hissiyatın ancak kıyısından geçmiÅŸ olanlar bile kendini ‘DiriliÅŸ Nesli’nden görmekte hiç tereddüt etmiyor.

Yazdıklarım içimden geçenleri ifade etmekten aciz kalıyor, farkındayım. DoÄŸru söylemek gerekirse, hissettiklerimi ifadelere dönüÅŸtürmek konusunda hiç olmadığım kadar mütereddit haldeyim. Yazmak, kelimelere sıkıştırmak, yayınlamak, çoÄŸaltmak, paylaÅŸmak... Böyle ÅŸeylerin içi o kadar boÅŸaldı, dolaşım denen döngü her ÅŸeyi o kadar tüketti, o kadar anlamsızlaÅŸtırdı ki, Sezai Bey’i bundan müstesna kılmak istiyor içim. Söylendikçe ister istemez içsizleÅŸecek olan kelimelere yenilerini eklemeye gitmiyor elim... Ardından söylediÄŸimiz bu sözleri vefatından önce iÅŸitse, muhtemel ki rahatsız ve mahcup olurdu. Sezai Bey’in ömrünü adadığı esaslı bir davası vardı ama Sezai Karakoç diye bir davası yoktu çünkü.

Ä°yi biliyoruz ve ÅŸahidiz imanına. Ardında üstüne gölge düÅŸmüÅŸ ne bir satır kelam, ne yadırganacak bir davranış, ne küçücük de olsa bir ayıp bırakmadan pir-u pak bir mümin gibi gitti. Gönül hanemizde dokunduÄŸu ve abad ettiÄŸi çok yer var. Ä°nÅŸallah hayır dualarımızda, fatihalarımızda da hep yeri olacak.

Bu dünyada ‘Yitik Cennet’ini aradı hep Sezai Bey, inÅŸallah gittiÄŸi diyarda Allah onu aradığına kavuÅŸtursun. Kabri pürnûr, mekanı cennet, makamı âlî olsun.

Ä°nna lillah ve inna ileyhi raciun.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.