Sosyal Medya

İran, devrim ve devrimin çocukları

Selahattin E. Çakırgil / Star Gazetesi



Aslında, bu yazıda, Ä°ran'da, 1979 başında 'Ä°slâm' adına gerçekleÅŸen büyük Ä°nkılab hareketinin son 42 yılında geldiÄŸi noktaya ve de 10 Åžubat ÇarÅŸamba günü yapılan bu yıldönümü törenlerinden sonra, Tahran'da yüzlerce motosikletli gençlerin halkın arasından geçerken, 'Merg ber Amerika! Merg ber Ä°srail!. Merg ber Rûhanî..' /(Amerika'ya ölüm! Ä°srail'e ölüm! Rûhanî'ye ölüm!) diye gösteri yapmalarına ve bir dönem daha seçilmesi kanûnen mümkün olmayan CumhurbaÅŸkanı Hasan Rûhanî'ye, 8 yıllık C.BaÅŸkanlığı'nın bitmesine 4 ay kadar bir süre kalmışken bu sözlerin söylenmesine deÄŸinecek ve 'Bunun Ä°ran içinde yaÅŸanan son derece tehlikeli ve daha yukarılardan izin verilmeden yapılamıyacak bir tezahürat olduÄŸu'na ve Rûhanî'nin, 'Amerika ve Ä°srail'le birlikte aynı kefeye konulup suçlanması'nın tuhaflık ve tehlikesine deÄŸinecek ve yazının baÅŸlığında kullanılan, 'Devrimler mi çocuklarını yer; yoksa, çocukları mı devrimlerini?' sorusuna cevap aramaya çalışacaktım.

Kezâ, geçtiÄŸimiz haftalarda, Ä°ran Meclis BaÅŸkanı Muhammed Bâqir Galibaf'ın, Ä°nkılab Rehberi Seyyid Ali Khameneî'nin bir mesajını Rusya lideri Putin'e vermek üzere Moskova'ya gidiÅŸi ve amma, Putin tarafından kabul edilmeyiÅŸinin Ä°ran içindeki yankıları üzerinde duracaktım.
 
Ama, dünkü yazım üzerine bazı okuyuculardan aldığım yorum, soru ve eleÅŸtiriler devreye girince.. O konulara öncelik vermek gereÄŸi öne çıktı.
 
***
Evet, dünkü yazıda, Müslüman coÄŸrafyalarında hele de son yıllarda meydana gelen büyük karışıklık ve kaos durumlarından söz ederken; Ä°ran'da 'Ä°slâm Ä°nkılâbı' adını taşıyan ve onmilyonların büyük protesto gösterileriyle Åžah'ın ve Åžahlık rejiminin yıkılmasını saÄŸlayan harekete deÄŸinince.. Bazıları hemen, Ä°ran'daki mevcud rejimi 'Yahudilerden de ve Ä°srail rejiminden de tehlikeli!' diye ağır ÅŸekilde suçlayan mesajlar yazdılar.
 
***
Demek ki, emperial- ÅŸeytanî güçlerin, arab rejimlerinin medyasında son yıllarda 'Ä°ran Ä°srail'den daha da tehlikeli..' sözünü dile getire-getire, sonunda, bir 'Ä°ran fobisi' ve nefreti oluÅŸturmaya muvaffak oldukları ve arkasından da, nice 'arab rejimleri'nin sionist Ä°srail rejimiyle diplomatik irtibat kurmaya baÅŸlaması ÅŸeklinde bir acı ve zehirli meyva elde edildiÄŸi nicelerince görülmüyor. O emperial güçlerin, yarınlarda da, arab rejimlerini Türkiye'ye de, Türkiye ve Ä°ran'ı birbirine; ya da Ä°ran ve Türkiye kamuoyunu da arab rejim ve halklarına düÅŸman edecek propagandaları tezgâhlıyacağı düÅŸünülmüyor.
 
***
Bugün, Endonezya'dan Fas'a, Orta Asya'dan Güney Afrika'ya ve Müslüman halkların ve toplulukların bulunduÄŸu her yerde, kendilerini Müslüman olarak niteleyen halklar arasında, 'Bizim ölçülerimize aykırı gelen pek çok özellikleri var' diye hepsini dışlayacak mıyız?
 
***
Bazı okuyucular da, 1979 Ä°nkılâbı'nın ilk gerçekleÅŸtiÄŸi demlerde, 'Lâ Åžiîyye- Lâ Sunniyye.. Vahdet-i Ä°slâmiyye..' /Åžiî(ci)lik ve sünnî(ci)lik yok, Ä°slâmî birlik!' ÅŸiarını bile, 'SünnîliÄŸi yok etmek için tertiblenmiÅŸ ÅŸiîce bir hile olduÄŸunu' yazdılar.
 
Halbuki, burada açık olan ÅŸu ki, 'Åžiî Müslümanlar da, 'Sünnî Müslümanlar da kendilerini, Ä°slâm'ı en mükemmel ÅŸekilde anlayan ve yaÅŸayanlar' olarak görüyorlar.
 
***
Bir de, 'Ä°ran coÄŸrafyası'nı; 'Zâten bu Ä°ran kâfirlerle hiç savaÅŸmadı..' gibi bilgisizlikten kaynaklanan iddialı suçlamalarla lânetleyenler var.. Halbuki, Osmanlı, Rusya'dan ne kadar ağır ve tahribkâr saldırılar gördüyse; onların daha da ağırını defalarca Ä°ran da yaÅŸadı ve acı yenilgilere uÄŸradı.. Kezâ, Hindistan'ı elinde tutan Ä°ngiltere ve Portekiz'le, Ä°ran'ın güneyinde yıllarca süren savaÅŸlar oldu..
 
Ayrıca Ä°ran, Åžah Ä°smail'den -yani 500 yıl- önceki asırlar içinde, müslümanlara ve Ä°slâm kültürüne asırlarca en büyük ilim merkezliÄŸi yapmış olan bir coÄŸrafyadır, lânetli bir toprak deÄŸil.. Ve, bugün de, yüzde 15-18 kadarı ÅŸiî olmayan müslümanların yaÅŸadığı bir ülkedir Ä°ran ve yüzde 80 kadarı da ÅŸiî-müslümandırlar ve on milyonlar Allah'a, Kur'an'a, Hz. Peygamber'e inanan ve kıble olarak Kâbe'ye yönelen, yani namazında -niyazında, Ehl-i Kıble kitlelerdir. Ki, bizim inancımızda, 'Ehl-i Kıble tekfir edilmez' kuralı yok mudur?
 
Bu açıdan, Ä°slâm'dan kendi baÄŸlandıkları mezhebî ölçülere göre yaÅŸamak açısından, Ä°ran halkı da, Anadolu halkından çok farklı bir noktada deÄŸildir. Bu konuda, 'Star'da 31 AÄŸustos 2020 tarihinde 'Tefrit ve Ä°frat'tan kurtulup, 'itidal'e ulaÅŸamayacak mıyız?' baÅŸlıklı yazıma bakılabilir.
 
***
Haa, ÅŸu da var elbette..
 
Devlet olmanın getirdiÄŸi bir takım irade veya menfaat zıdlaÅŸmaları yüzünden, devletler- rejimler arasında soÄŸukluk, gerilim ve hattâ savaÅŸa varan düÅŸmanlıklar bile olur. Ama, 85 milyonluk Ehl-i Kıble bir halkı, hangi ÅŸer'î ölçü ile, 'Ä°srail'den bile tehlikeli' görürüz?
 
Hattâ, baÅŸkaları bizi dışlaÅŸa ve suçlasa bile, biz de onları, onların yaptığı gibi ölçüsüzce suçlarsak, onlardan farkımız ne olur ki?
 
Bu gibi konularda en doÄŸru çözüm, herhalde, birleÅŸtiÄŸimiz konuları öne çıkarmak ve ayrılıkları ise, mülâyemet içinde konuÅŸabileceÄŸimiz zamana kadar ertelemek olmalıdır.
 
Aklın da, ÅŸer'î sorumluluklarımızın da gereÄŸi bunu gerektirmez mi? 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.