Sosyal Medya

İsmet Özel: Ciddiyet sınırı

Her fırsatta tekrarlamayı gerekli gördüğüm bir hükme olan bağlılığımı koruyorum: Ucunda ölüm olmayan hiç bir şey ciddi değildir.



Bu hükme ilk kez muttali olanların çoğunlukla bir yadırgı hissettiklerini gözlemliyorum. Halbuki biz insanların günlük hayatı ve günlük dili hep bu hükmü doğrulayan çerçeve içinde akıyor. Hastalar ve yaralılar sözkonusu olduğunda "durumu ciddiyetini koruyor" ifadesini kullanmaktan geri durmuyoruz. Yani ciddiyeti doğuran şey hastanın veya yaralının sağlığına avdet edememe (ölüm) ihtimalidir.
 
Öyleyse insan sağlığı bahsinde geçerli olan ciddiyet sevginin ve siyasetin ciddiyeti için de geçerli midir? Hiç kuşkunuz olmasın ki, evet. Sevgisini, sevdiğini korumak için canından geçmeyi göze almayan, savunduğu görüşleri hayata geçirmek için hayatını ortaya koymayan siyasetçiyi ciddiye aldığımız vakit büyük bir hataya düşeriz. Yine de biz insanlar bu hataya bile isteye düşme eğilimindeyizdir. Çünkü biz nankör insanlar sevginin ve siyasetin ciddiyetsiz sonuçlarına, can pahasına olmadan elimize geçen kısmına da razı olacak kadar aç gözlü, ikiyüzlü ve cimriyizdir.
 
Hayatımızın ciddiyet sınırına çok uzak bir alan içinde geçip gittiği pek kolay anlaşılmaz. Çünkü toplum düzeninin işleyişi, bu arada sevginin ve siyasetin güzergâhı bizim ahlâken duçar olduğumuz aşağı vasıfları gözden saklayacak derecede karmaşık ve dolambaçlıdır. Bu öyle garip bir oluşumdur ki en ciddi işlerle meşgul olanlar gözlemcilerine pek de ciddi olmadıklarını kanıtlamak zorunda kalır. Beynelmilel siyasette Almanya''nın durumu gözönüne alındığında sözünü ettiğimiz garabet farkedilebilir.
 
Sıfır yılı sayılan 1945''ten 70''li yıllara gelindiğinde Almanya siyasi bakımdan bir cüce olmayı iktisadi devliğinin ciddiye alınmasını önlemek için seçti. 1990''da Berlin duvarı yıkıldığında durumun bütün Almanları birleştirmek gibi ciddi bir sonucu intac etmeyeceğini kanıtlamak için gayret sarfedildi. Almanya bir yandan Polonya''dan toprak talepleri olmayacağı teminatını verdi, öte yandan ABD hegemonyasına meydan okumak gibi bir niyet taşımadığını beyan etti. Bugünlerde bazı Alman şirketlerinin bazı ABD şirketleriyle birleşmesine rıza gösterilmesinin temel motifi de aynıdır. Eğer İngilizler Avrupa ortak para birimi dışında kalmayı kendileri seçmişler ve Yunanlılar arzuları hilâfına Euro kapsamı dışında tutulmuşsa bunun açıklaması Almanların ciddiyetini gözden saklamak isteyerek takip ettikleri güzergâha bir sınır, bir ciddiyet sınırı çekmek zaruretinden başka bir yerde bulunamaz.
 
Almanlar Hıristiyan Demokrat iktidar marifetiyle "Weltpolitik" yolunda adım atsalardı bunun ciddi şüpheler doğuracağı belli idi. Oysa Sosyal Demokrat/Yeşiller koalisyonu sırasında "Weltpolitik" yapmanın ciddiyetinden kolaylıkla şüphe edebiliyoruz. Almanların istediği de bu zaten.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.