Sosyal Medya

Akif Emre'nin arşivinden: Medeniyetlerin uğradığı kırılma noktaları

Soğuk savaş sonrası uluslararası sistemin yapısını formüle eden yeni dünya düzeni Körfez Savaşı''nda kendini test etme imkanı buldu. Amerikan yüzyılının sonu tartışmalarıyla Amerika''nın hegemonik gücünün dünya ölçeğinde tartışılmaz bir görünüm sergilemesinin aynı döneme denk gelmesi ilginçtir.



Baudrillard''ın "müstehcen bir savaÅŸ" olarak tanımladığı Körfez Savaşı''nın aslında, dünya medyalarına yansıyan, tek kare bir fotoÄŸrafı çekmek için yapıldığını iddia etmiÅŸti. Irak''a giren Amerikan askerlerinin postallarını öpen bir Irak askerinin fotoÄŸrafı. Semiotik bir yaklaşımla, iki farklı medeniyetin temsilcilerinin (kimilerine göre tek bir dünya medeniyeti vardı) iliÅŸkisini resmeden bir kareydi. Bir medeniyetin diÄŸerinden intikam aldığını, ikisi arasındaki iliÅŸki biçiminin kotlarını belirlemeye yönelik dünya ölçeÄŸinde askeri operasyondan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildi. Böylesi bir semiotik okuma biçimi, bize elle tutulur çözümler üretmese de tarihin toplumlararası iliÅŸkilerde belirlediÄŸi kültürel kotlamaların modern zamanlarda karşımıza çıkardığı bu postmodern pratik, bu kadar somut ve açık biçimde çok az raslanan bir örnek olarak deÄŸerlendirilebilir.
 
Yeni dünya düzeni, her ne kadar tek ve egemen medeniyetin varlığını ilan ediyor olsa da, iki farklı medeniyet arasındaki iliÅŸki biçimini Körfez Savaşı''nda kaba hatlarıyla çizdiÄŸi çerçevenin tesadüfi olmadığını gösterdi. Bosna savaşı, tüm bu okuma, tanımlama biçimlerimizi doÄŸrulayan önemli dönüm noktalarından biri oldu. Amerika ve Avrupa arasındaki iç çeliÅŸkilerle izah edilebilecek kimi duruÅŸ farklılıkları bir kenara bırakılacak olursa, Bosna''da, bir medeniyetin intikamcı tutumunu Avrupa gizliden gizliye sergilerken Amerika yeni imajıyla, kurtarıcı bir çehreyle tarih sahnesine çıktı. Bir zamanlar Ä°slam medeniyetinin Orta Avrupa''ya serpiÅŸtirdiÄŸi filizler Avrupalılar tarafından Osmanlı''nın bakiyesini ortadan kaldırmak insiyakiyle etnik temizliÄŸe uÄŸramalarına göz yumulurken, Amerika adeta bu medeniyetin varislerinin misyonunu da yüklendiÄŸini ilan edercesine kurtarıcı bayrağını yüz binlerin cesedi üstüne dikti.
 
Tarihi reflekslerini üzerinden atamayan Avrupa''ya karşılık Amerika daha rahat biçimde Avrupa''nın kendi tarihine takılarak aÅŸamadığı ve bu nedenle atamadığı bir adım daha attı Kosova''da. Bu kez kurtarıcılığı daha tartışmasız ve masumane görünüyordu. Binlerin telefi artık Bosna''daki yüz binler karşısında ne kadar da azdı oysa!
 
Kosova''da yaÅŸananlardan sonra, Ä°slam Dünyasının Avrupa''da hatta dünyanın neresinde hangi mirasa sahip çıkma hakkı olabilir? Kosovalı, Bosnalı, Kafkasyalı Müslümanların kendi medeniyetlerinin temsilcisi sayılması gereken dünyaya yüzünü çevirme ÅŸansı ellerinden alınmıştır. Ä°slam dünyasının ise onların karşısına çıkabilecek, bir ÅŸeyler hatırlatacak yüzü kalmamıştır.
 
SavaÅŸ ve uluslararası çıkar çatışmaları gibi stratejik analizlerle ancak içinden çıkabildiÄŸimiz çok katı ve somut gerçeklikleri bu türden okuma biçimleri kimileri için zorlama gelse de, toplumların uzun tarihleri içinde oluÅŸan kültürel aidiyetlerin dramatik biçimde karşılıksız kalışını, yani bedel ödeniÅŸini, yani medeniyetlerin kırılma noktalarını ancak bu tür okuma ve düÅŸünme biçimiyle ortaya koymabilineceÄŸi kuÅŸkusuzdur.
 
Yeni Åžafak ArÅŸiv

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.