Sosyal Medya

Şükrü Hanioğlu: Kuvva-yı Milliye ne kadar millidir?

İstiklâl Harbi'nin "millî"liği ağırlıklı olarak "Müslümanlar"a atıfta bulunan ve dar ölçekli bir "İttihad-ı İslâm" tasavvurunu yansıtan bir kavramsallaştırmayı dile getirmiştir. Hareketin liderlerinin bu söylemi taktik gereklilik çerçevesinde, istemeden kullanmış olması hedef kitlenin onu farklı anlamasına neden olmamıştır.



Özgür Suriye Ordusu ile Ä°stiklâl Harbi'nin düzenli ordu teÅŸkilâtının tesisi öncesindeki evresinde iÅŸgale direnen "Kuva-yı Milliye" arasındaki benzerlik ve farklılıklar gündemimizin tartışma konularından birisini oluÅŸturdu.

Özgür Suriye Ordusu'nun karakteri ve dayandığı ideolojik arka plan konu üzerinde uzmanlaÅŸanların aydınlatabileceÄŸi bir konudur. Buna karşılık "Kuvayı Milliye" konusunda, genellikle günümüzden geriye bakılarak yapılan yorumlar, dönemin tarihî ve kültürel baÄŸlamını göz ardı eden bir yaklaşımı yansıtmaktadır.

Bunun düzeltilmesi sadece bir dönemin tarihselleÅŸtirilmesi açısından deÄŸil günümüzde "Kuva-yı Milliye" sahiplenilerek alınan konumların sorgulanması açısından da gereklidir.

"Millî"nin evrimi

Dinî camia, onun üyesi olma ve onun karakterini taşıma anlamında kullanılan "millet," "milliyet" ve "millî" kavramları Osmanlı modernleÅŸmesi sonrasında yeni mefhumlara da atıfta bulunmaya baÅŸlamışlardır.

Rifa'a Rafi' el-Tahtavî, on dokuzuncu asrın ilk yarısında Paris'te yaptığı incelemeler sonrasında modernliÄŸi Mısır'a taşıma amacıyla kaleme aldığı eserlerde 1789 sonrası dünyasının siyasal kavramlarını en yakın anlamdaki Arapça kelimelerle karşılamaya çalışmıştı. ÖrneÄŸin, La Marseillaise'i tercüme ederken, "Amour sacré de la patrie" ifadesindeki "patrie" sözcüÄŸünü karşılayabilecek en uygun Arapça kelimenin kiÅŸinin doÄŸduÄŸu yer anlamına gelen "vatan" olduÄŸunu düÅŸünmüÅŸ ve "Hubbü'l-vatan" ifadesini tercih etmiÅŸti. "Vatan," bu kullanımda, doÄŸulan yer ötesinde alanları da kapsayan, soyut bir kavrama vurgu yapıyordu. El-Tahtavî benzer ÅŸekilde "nation" kavramını da genellikle "ummah (ümmet)" nadiren de "milla (millet)" ÅŸeklinde tercüme etmiÅŸti. Bu anlamdaki "ümmet" ve "millet" de farklı kavramlara vurgu yapıyordu.

Mısır'daki kullanımları ödünç alan Osmanlı entelektüelleri "nation" karşılığı olarak "ümmet"ten ziyade "millet" terimini tercih etmiÅŸlerdir. Bunun neticesinde "millet," "millî" ve "milliyet" iki farklı anlamda istimâl olunmaya baÅŸlanmıştır. Namık Kemal bu kavramları "Osmanlı milleti"ne atıfta bulunmak için istimâl ederken yaygın kullanımda bunlar "dinî camia" ve ona aidiyet anlamını taşımayı sürdürmüÅŸlerdir. ÖrneÄŸin, Rum Ortodoks kilisesi piskoposları "millet rüesâsı" olarak toplanmış, Müslümanlar kendilerini "millet-i merhume" ÅŸeklinde tavsif etmiÅŸ, nüfûs tezkirelerinde "milliyeti" hânesi karşısında "Ä°slâm," "Ermeni Katolik," "Musevî" benzeri dinî aidiyetler belirtilmiÅŸtir.

On dokuzuncu asır sonunda entelektüel gündeme giren, 1908 sonrasında da ivme kazanan Türkçülük neticesinde "millet"in Türkler, "millî"nin de TürklüÄŸe atıf yapmaya baÅŸlaması ise çok anlamlılığı çeÅŸitlendirmiÅŸtir.

Ä°stiklâl Harbi "millî"liÄŸi

Ä°stiklâl Harbi, Erken Cumhuriyet döneminde kavramsallaÅŸtırılırken onun Türk milliyetçi söylemindeki anlamda "millî" bir "mücadele" olduÄŸu ve Türkçülük ideolojisine dayandığı iddia olunmuÅŸtur.

Bu yaklaşım, gerçekleÅŸtiÄŸi dönemde yaygın biçimde "mücahede-i milliye" olarak atıfta bulunulan bu eylemin "cihad" vurgusu yapan "mücahede" bileÅŸenini Sosyal Darwinist tonu güçlü "mücadele" ile ikame ederken, "Müslümanlar"a atıfta bulunan "millî" sıfatının da "Türklük"e aidiyet anlamına geldiÄŸini savunmuÅŸtu. Bunun neticesinde daha sonra adı da "KurtuluÅŸ Savaşı"na dönüÅŸtürülecek "Ä°stiklâl Harbi," ideolojik arka planı "Türk milliyetçiliÄŸi" olan ve 1922 sonrası ile eklemleÅŸtirilen bir "mücadele" olarak kavramsallaÅŸtırılmıştır.

Kongreler Dönemi ve Kuva-yı Milliye direniÅŸlerinin örgütlenmesinde önemli bölümü TürkçülüÄŸü benimsemiÅŸ Ä°ttihad ve Terakki Cemiyeti üyelerinin oynadığı rol ve yeni devletin 1923 sonrasında Türk milliyetçiliÄŸini temel ideolojik dayanağı haline getirmesi bu anlatımın sorgulanmadan kabûlüne yol açmıştır.

Buna karşılık Ä°stiklâl Harbi sürecinde "millî" "Müslümanlar"a atıfta bulunmuÅŸtur. Misak-ı Millî, TürklüÄŸe deÄŸinmemiÅŸ, buna karşı- lık, "dinen, irfânen ve emelen müttehid . . . Osmanlı Ä°slâm ekseriyetiyle meskûn bulunan aksamın hey'eti mecmu'ası" ifadesi ile imparatorluÄŸun iÅŸgal altındaki Araplar dışındaki Müslüman nüfûsuna iÅŸaret etmiÅŸtir.

Mustafa Kemal PaÅŸa da "muhafaza ve müdafa'ası ile iÅŸtigâl ettiÄŸimiz millet . . . muhtelif anâsır-ı Ä°slâmiyeden mürekkebdir" vurgusuyla bunu dile getirmiÅŸtir. Kendisi "selâmet ve necât için" baÅŸvurduÄŸu "yegâne" kaynağın "kuva-yı âlem-i Ä°slâmiyet" olduÄŸunun altını çizerken, "millî hudutlar"ı da Türklerle meskûn bölgeleri içerecek biçimde tanımlamamış, Musul Vilâyeti üzerinde böylesi bir "millilik" üzerinden hak iddia etmiÅŸtir.

"Millî"nin Araplar dışında kalan "Osmanlı Müslümanları"na atıfta bulunduÄŸu bu dönemde "müdafaa edilen hukuk" da onlara ait olmuÅŸtur. Dolayısıyla "Kuva-yı Milliye" de 1908 Ä°htilâli'nde Resne, Ohri benzeri merkezlerde ezici çoÄŸunluÄŸu Arnavut rediflerden oluÅŸan birliklerin "millî alay," "millî tabur" ya da Bekir Fikri Bey'in Grebene'deki gönüllülerinin "kuvve-i milliye" adlarıyla örgütlenmesine benzer bir "millî"liÄŸe atfen teÅŸkilâtlanmıştır.

Bu "millî"lik, Erik J. Zürcher'in altını çizdiÄŸi gibi "Müslüman milliyetçiliÄŸi" ideolojisine dayanmış ve dar ölçekli bir "Ä°ttihad-ı Ä°slâm" projesini hayata geçirmeye çalışmıştır. Nikki R. Keddie önemli bir çalışmasında "Pan-Ä°slâmizm"in on dokuzuncu asırda anti-emperyalist karakterli bir "proto milliyetçilik" iÅŸlevi gördüÄŸünü savunmuÅŸtur. Ä°stiklâl Harbi bu ideolojinin mütareke öncesinde iÅŸgal edilmemiÅŸ olan Osmanlı topraklarında iÅŸlevselleÅŸtirilmesinin neticesidir.

Aynı kavram, farklı anlamlar

Ä°stiklâl Harbi sürecinde "millî," Osmanlı, Müslüman, Türk ve Cebel-i Bereket Meb'usu Ä°hsan (Eryavuz/Topçu) Bey'in "millî kıyafet" ifadesinde dile getirildiÄŸi gibi "yerel" anlamlarında kullanılmıştır. Kavramın tarihî geliÅŸimi göz önüne alındığında bu ÅŸaşırtıcı deÄŸildir. Günümüzde de "millî"nin farklı anlamlarda istimâl olunması sürmektedir. ÖrneÄŸin "Millî GörüÅŸ" ve "Millî Gazete" ifadelerinde "din"e vurgu yapan "millî," Türk milliyetçiliÄŸi söyleminde "Türklük"e aidiyeti dile getirebilmektedir.

Buna karşılık Ä°stiklâl Harbi'nin "millî"liÄŸi ağırlıklı olarak "Müslümanlar"a atıfta bulunan ve dar ölçekli bir "Ä°ttihad-ı Ä°slâm" tasavvurunu yansıtan bir kavramsallaÅŸtırmayı dile getirmiÅŸtir. Hareketin liderlerinin bu söylemi taktik gereklilik çerçevesinde, istemeden kullanmış olması hedef kitlenin onu farklı anlamasına neden olmamıştır.

Kuva-yı Milliye de bu anlamda "millî" bir örgütlenmedir, onu oluÅŸtuÄŸu baÄŸlam yerine günümüzden geriye bakarak tanımlamanın hatalı deÄŸerlendirmeler ve güncel sahiplenmelere neden olduÄŸu açıktır...

Sabah-ArÅŸiv ( 11 Åžubat 2018)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.