Sosyal Medya

Taha Akyol: Birinci Meclis yazıma cevaben Şükrü Hanioğlu'nun mektubu

'Gazi Meclis nereden nereye?’ başlıklı yazımda, Birinci Meclis Mustafa Kemal Paşa’dan emir almıyor, ona hesap soruyordu, diye yazmıştım. Bu yazım üzerine değerli tarihçi Şükrü Hanioğlu mail ile bir mektup gönderdi. Kendisinin izniyle buraya alıyorum:



Tek Parti devrinde ise Meclis emir alıyordu… Çok partiye geçerken EskiÅŸehir mebusu Emin Sazak’ın deyiÅŸiyle, artık emirle hareket etmeyip “kendi kafasını kullanma” eÄŸilimi ortaya çıkmıştı.
 
Pek geliÅŸmeyecek de olsa iyi bir eÄŸilimdi.
 
CumhurbaÅŸkanlığı Hükümet Sistemi’nde ise Meclis’in denetim yetkileri kısıtlandı. Meclis, CumhurbaÅŸkanı’nın hiçbir atamasını denetleyemez mesela…
 
Bu yazım üzerine deÄŸerli tarihçi Åžükrü HanioÄŸlu mail ile bir mektup gönderdi. Kendisinin izniyle buraya alıyorum:
 
HANÄ°OÄžLU'NUN MEKTUBU 
 
“Muhterem Taha Bey,
 
Birinci Meclis hakkında çok güzel yazmışsınız. Hem öÄŸretici hem de maalesef üzüntü verici olmuÅŸ. Gerçekten bir asır sonra geldiÄŸimiz konum, konu üzerine ciddi biçimde eÄŸilmemizi gerektiriyor.
 
Bu dönem kadar ondan öncesiyle ilgilenen bir kiÅŸi olarak ben I. Meclis’in her türlü övgüyü hak ettiÄŸi düÅŸünmekle birlikte diÄŸer meclislere bu konuda haksızlık edildiÄŸini düÅŸünüyorum. Son derece sınırlı yetkileri olan 1877 ve 1878 meclisleri, 1908-12 meclisi ve 1920 yılı başında toplanan son Mebusan Meclisi de böyle kurumlardı. Bağımsızlardı, tartışıyorlardı, sorguluyorlardı ve boyun eÄŸmiyorlardı. 
 
Sorun, bana kalırsa, kanun, sistem ve yetkilerden ziyade mebus/milletvekillerinin nasıl seçildiÄŸinden kaynaklanıyor. Bu alanda bir siyasal yapı ya da lider belirleyici olursa meclisler bağımsızlıklarını kaybediyor ve yasama Enver PaÅŸa’nın deyimiyle “Yok kanun yap kanun”u icra eden bir mekanizmaya dönüÅŸüyor. O nedenle bilhassa baÅŸkanlık sistemine geçilecekse uyum yasalarıyla ön seçim ve dar bölge sistemlerinin getirilmesi gerekliydi. Biz tam tersini yaptık. ABD’de Temsilciler Meclisi ve Senato’nun etkinliÄŸi de bizim anladığımız anlamda parti disiplini olmaması ve ön seçimlerle aday belirlenmesinden kaynaklanıyor.
 
Güzel yazılarınızın devamı dileklerimle.”
 
HanioÄŸlu gibi sahasında dünyaca saygın bir tarihçi ve siyaset bilimcinin tespiti böyle.
 
SORUNUN KAYNAÄžI NE?
 
Ama bizde, sistem deÄŸiÅŸikliÄŸi fevkalade karmaşık bir konu olduÄŸu halde, “Meclis nasıl çalışmalı, milletvekili seçimi nasıl olmalı?” diye hiç düÅŸünülmedi!
 
Sesleri kısılmış TV’lerde birkaç bilim insanının uyarılarına kulaklar kapatıldı.
 
Ä°ktidar blokunda bir milletvekili çıkıp da “Amerika’da baÅŸkan yardımcısını Amerikan milleti seçiyor, Türk milleti neden seçemeyecek?” diye dahi sormadı.
 
Adalet Bakanlığı ve Meclis BaÅŸkanlığı yapmış Cemil Çiçek, TV’de ÅŸu uyarıda bulunmuÅŸtu:
 
“Sadece sistem BaÅŸkanlık mı, Parlamenter mi, Yarı BaÅŸkanlık mı olmaz. Onunla eÅŸ zamanlı iki alanın daha düzelmesi lazım… Siyasi partiler yasası ve seçim mevzuatı… Evvela BaÅŸkanlık sistemi Parlamenter sistemle beraber bir parti modelini de benimsememiz gerekir. Åžu an Meclis’e verilmiÅŸ hiçbir siyasi parti yasası yok ki…
 
Türkiye’de olduÄŸu gibi katı disiplinli partiler olursa o takdirde bu ÅŸeye kaçabilir, diktatörlüÄŸe yönelebilir…” (27 Ekim 2016)
 
Bütün siyaset bilimi araÅŸtırmaları da bunu gösteriyordu ama parti gruplarında bile tartışılmadı, parmaklar kalktı… Çünkü…
 
MÄ°LLETVEKÄ°LÄ° ‘SEÇMEK’
 
HanioÄŸlu’nun dediÄŸi gibi, aday belirlemesinde “bir siyasal yapı ya da lider belirleyici olursa meclisler bağımsızlıklarını kaybediyor ve yasama Enver PaÅŸa’nın deyimiyle ‘Yok kanun yap kanun’u icra eden bir mekanizmaya dönüÅŸüyor.”
 
O zamanki durumu, Mekteb-i Mülkiye’de anayasa hukuku hocası olan Babanzade Ä°smail Hakkı Bey, Tanin gazetesinde “Kanun makinesi” baÅŸlıklı yazısında eleÅŸtirmiÅŸti. (8 Mayıs 1909)
 
Yüzyıllık sorunumuz!
 
Bugün de termik santrallere filtre takılmasının 2.5 yıl ertelenmesini de, bunun veto edilmesini de aynı eller alkışlayarak kabul etti!
 
Ä°nfaz yasası hakkında Ä°zzet Özgenç, Adem Sözüer gibi saygın hukukçular adeta feryad ettiler ama yine itirazsız eller kalktı; veto edilseydi aynı eller vetoyu alkışlayacaktı.
 
Yok kanun, yap kanun! Yahut kanun makinesi!
 
Demokrasilerde kanunların tartışarak, eleÅŸtiriler ve uzmanlık bilgeleri gözetilerek iyi hazırlanması ve parlamentonun yürütmeyi denetleyebilmesi sistemin iyi iÅŸlemesi için olmazsa olmaz iki ÅŸarttır.
 
Ama ‘tam tersini yapıyoruz!’
 
Yüz yıldır “dava” ve “devrim” kavramlarında yoÄŸunlaÅŸan itaat kültürü yüzünden böyle ağır bir sorunumuzun olduÄŸunu bakalım ne zaman fark edeceÄŸiz?
 
 
Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.