Sosyal Medya

Rasim Özdenören: İtikaf marazlı hali de iyileştirir

Gideceği yeri olmama düşüncesi bir kaygı halidir, kapalı mekân korkusu ise hastalık… İnsanın, kendini gönüllü olarak kapadığı mekânı bir tür itikâf haline dönüştürüp yaşaması niçin mümkün olmasın? Derin tefekkür için ne bulunmaz bir fırsat hâli…



Ä°nsanın yaÅŸayabileceÄŸi en talihsiz an gideceÄŸi bir yerin olmaması düÅŸüncesidir.
 
Bu, ortada kalmışlık halidir.
 
Ortada, yani dışarıdadır ama gidecek yeri yoktur.
 
Aslında gideceÄŸi yeri veya yerleri vardır. Ama o oralara gitmenin kapıları kendine kapatılmış diye düÅŸünür.
 
GideceÄŸi bir evi vardır. Ama evin kapısı kapalıdır… Aslında kapı açıktır ama o kendine o kapıyı kapatılmış olarak duyumsar. Kapıyı tıklatmaya çekinir. ÇekingenliÄŸi belki de korkuya dönüÅŸmüÅŸtür. O kapıdan yüz geri edilme kaygısı bütün cesaretini çökertir: duyguların en zalimlerinde biri… Cesaretinin kırılmışlığı… Bir bakıma yeis halidir bu… Yeis: mutlak umutsuzluk… Ufuklar kapkaranlıktır… Ufuklar diyorum: onu çepçevre çevreleyen, altı cihetindeki ufuklar…
 
GideceÄŸi yeri olmamak böyle bir ÅŸey… Aslında her ÅŸey onun kafasında olup bitmektedir…
 
Bu halin bir de zıddı var: kapalı alanda kalma korkusu…
 
KiÅŸi, küçük, kapalı, dar mekânlarda boÄŸulma hissi yaÅŸar. Aslında belki tam da bulunması gerektiÄŸi yerde bulunmaktadır. Ama bulunduÄŸu yer her neresi olursa olsun kendini kapatılmış hissettiÄŸi anda kaygılanır. Kendini boÄŸulacakmış gibi duyumsar. Bayılacakmış gibi olur, terler, titreme nöbetleri geçirir, panikler… Normal insanlar için açık sayılan alanlar bile bu korkuya yakalananlar (klostrofobik) için kapalı bir havzaya dönüÅŸür. ÖrneÄŸin BoÄŸaz Köprüsü normal kiÅŸiler için her tarafı açık bir alandır… Klostrofobikler için öyle deÄŸil… Onlar o köprüden çıkış yeri olmadığı vehmini yaÅŸar. SaÄŸa kaçamaz, hem deniz, hem muhkem korkuluklar; sola kaçamaz, aynı mani olunmuÅŸluk hâli: geriye dönüÅŸ yoktur; çıkış belki öndedir, çıkış kapısı… Ancak orada da turnikeler var… Ya turnikeler açılmazsa!
 
Ä°flahsız bir onmazlık hali…
 
GideceÄŸi yeri olmadığını düÅŸünenler gideceÄŸi yer varken kendine gideceÄŸi yerlerin kapısını kapatmıştır. Kapalı yerde kalmaktan korkanlar ise açık havada bile kendini kapatılmış olarak duyumsayıp nöbet geçirir…
 
Bu kiÅŸiler muhtemelen itikâf hayatı yaÅŸamamıştır.
 
Ä°tikâf ibadet niyetiyle bir mescitte inzivaya çekilme anlamına geliyor. Hz. Peygamber’in (sav) Ramazan ayının son 10 gününde uyguladığı bir sünnetidir. Ä°tikâfın bizi burada ilgilendiren yanı, itikâfa çekilen kimsenin belli bir süre içinde uzlet hayatı yaÅŸamasıdır. Böylece kiÅŸi dünyevi meÅŸgalelerden uzaklaşır, nefs muhasebesine ve murakabesine dalar, kendini, yapıp etmelerini irdeler, hayatın ve ölümün anlamını tefekkür eder. Zorunlu ihtiyaçlar dışında dış dünya ile, baÅŸkaları ile iliÅŸiÄŸini keser; salt kendi içine kapanır. Ä°tikâf bu derin tefekkür için kiÅŸiye bulunmaz bir fırsat sunar…
 
GideceÄŸi yeri olmama düÅŸüncesi bir kaygı halidir, kapalı mekân korkusu ise hastalık…
 
Ä°tikâf hayatı geçirmiÅŸ olan, gideceÄŸi yeri olmama kaygısını veya kapalı mekânda kalma korkusunu aÅŸmış olur. Ä°tikâfa çekilen (mutekif) her iki marazlı hali aÅŸma deneyimini önceden yaÅŸadığı için onların hâli ile hâllenmenin üstesinden gelebilir.
 
Ä°nsanın, kendini gönüllü olarak kapadığı mekânı bir tür itikâf haline dönüÅŸtürüp yaÅŸaması niçin mümkün olmasın? Derin tefekkür için ne bulunmaz bir fırsat hâli…
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.