Sosyal Medya

Taha Kılınç: Ortadoğuda kardeş kavgası

Katar’ın karşı kutbunda yer alan Suudi Arabistan-BAE-Mısır-Bahreyn dörtlüsünün kendi öz kardeşlerine yönelik düşmanca tavrı, ABD ve İsrail yönetimlerinin Ortadoğu’daki ayrılıkları derinleştirmek yönündeki politikalarının hızlıca başarıya ulaşmasına yol açıyor.



Pazartesi akÅŸamı, Umman’ın baÅŸkenti Maskat’a gitmek üzere Katar’ın baÅŸkenti Doha’dan kalkan Katar Havayolları’na ait uçağımız, ilk önce kuzey yönüne doÄŸru ilerleyip Ä°ran hava sahasına girdi. Ardından, Ä°ran topraklarına paralel biçimde bir süre uçarak, Umman’ın Basra Körfezi’nin çıkışındaki toprağı olan Musandam Yarımadası’ndan geçti, sonra güneye yönelerek -bir saat 20 dakikalık bir yolculukla- Maskat’a ulaÅŸtı. Normalde Doha’dan kalkan bir uçak, hafif güneydoÄŸuya doÄŸru 50 dakika uçtuÄŸunda Maskat’a varabilecekken, Katar Havayolları’nın bu ilginç ve daha uzun rotayı takip etmesinin sebebi, Körfez’de hâlâ devam eden siyasî kriz:
 
Suudi Arabistan, BirleÅŸik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır -bir de onların peÅŸine takılan Bahreyn-, 5 Haziran 2017’de, Katar’la bütün iliÅŸkileri kestiklerini açıklamıştı. Sonradan Maldivler (Suudi Arabistan’ın direkt etkisiyle), Yemen (Suudilerin güdümündeki güney hükümeti), Moritanya, Cibuti, Komor Adaları, Nijer, Gabon, Senegal (bilâhare abluka listesinden çıktı), Çad (2018’de kamptan ayrıldı) ve Ürdün (2019’a kadar sürdürdü) de onları takip etmiÅŸti. Katar’a kara, hava ve deniz yönünden kapsamlı bir abluka baÅŸlatan tüm bu ülkeler, gerekçe olarak, Doha yönetiminin “teröre desteÄŸini” ileri sürüyordu. Ä°ran’la yakın münasebetler, “Siyasal Ä°slâmcı” hareketlerle (Hamas, Müslüman KardeÅŸler TeÅŸkilâtı ve diÄŸerleri) dirsek teması, bilhassa Türkiye ile giderek derinleÅŸen ittifak gibi unsurlar da diÄŸer gerekçeleri oluÅŸturuyordu. El Cezîre televizyonunun yayınlarından, Katar’da mukîm Yûsuf el Karadâvî’nin bazı fetvalarından ve Doha’nın “hiperaktif” politik üslubundan da fazlasıyla rahatsızlardı. Öyle ki, “Yeniden barışmak istiyorsan, ÅŸartımız ÅŸu: El Cezîre’yi kapatacaksın” bile dediler.
 
Ablukanın baÅŸlangıcında, Katar’ın bu kuÅŸatmaya çok uzun süre dayanamayacağı tahminleri yapılıyordu. Fakat öyle olmadı: Aksine, uÄŸradığı büyük zarara raÄŸmen, söz konusu abluka Katar için “alternatifleri çoÄŸaltma” fırsatına dönüÅŸtü. Yurtdışındaki yatırımlar artırıldı, gayrimenkul ve inÅŸaat sektörlerine para akışında kesenin aÄŸzı epey açıldı, özellikle ABD ve Avrupa’da lobicilik faaliyetlerine hız verildi, medya alanındaki yatırım ağı geniÅŸletildi, kurulan yeni iletiÅŸim kanallarıyla “kitle iletiÅŸim” sahasına yoÄŸunlaşıldı. Ayrıca, ülke içinde de modernleÅŸme hamlelerinde vites büyütüldü, kültür ve eÄŸlence sektörlerinde önemli atılımlar saÄŸlandı, kurulan yeni müze ve sanat merkezleriyle, farklı alanlara eÄŸilindi. Ev sahipliÄŸi için hazırlanılan 2022 Dünya Kupası’nın getireceÄŸi prestije siyasî bir hava katmak için de Avrupa ülkeleriyle teÅŸrik-i mesai hızlandırıldı.
 
Ablukanın belki de en keskin sonucu, Katar’ın Ä°ran’la geliÅŸtirdiÄŸi yeni ve derin baÄŸlantılar. Katar Havayolları’nın Ä°ran hava sahasını kullanıyor olması, aslında meselenin en ‘soft’ tarafı. Ekonomik, ticarî ve siyasî yönden iliÅŸkiler gittikçe ilerlerken, Katar, bu denklemde “zayıf” tarafı oluÅŸturuyor. Bilhassa doÄŸalgaz nedeniyle elinde tuttuÄŸu muazzam maddî güce raÄŸmen, Ä°ran’a karşı yeterince sert ve mesafeli dur(a)mayan Katar’ın bu siyasetini El Cezîre’nin yayınlarında net bir ÅŸekilde görmek mümkün: Kanalın Suriye ve Yemen olaylarında izlediÄŸi yeni politika, tümüyle “Ä°ran’ı gücendirmemek” hedefine odaklanmış görünüyor. Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve Bahreyn yönetimlerinin çok çeÅŸitli yönlerden gündeme getirildiÄŸi El Cezîre’de, Ä°ran’a tamamen “Tahran penceresinden” bakan bir üslup hâkim oldu. “Yemen’deki sivil katliamı”, baÅŸrol oyuncularından biri Suudi Arabistan (diÄŸeri de Ä°ran) olduÄŸu için sürekli manÅŸetlere tırmanırken, Suriye’deki insanlık dramı, adet öznesiz cümleye dönüÅŸmüÅŸ durumda. “SoÄŸuktan donan mülteciler” haberleÅŸtirilirken, onları o hale getiren Ä°ran yönetimi es geçiliyor.
 
Katar’ın karşı kutbunda yer alan Suudi Arabistan-BAE-Mısır-Bahreyn dörtlüsünün kendi öz kardeÅŸlerine yönelik düÅŸmanca tavrı, ABD ve Ä°srail yönetimlerinin OrtadoÄŸu’daki ayrılıkları derinleÅŸtirmek yönündeki politikalarının hızlıca baÅŸarıya ulaÅŸmasına yol açıyor. Körfez’de ekonomik, siyasî ve sosyal birliktelikler güçlendirileceÄŸine böylesi çatışma alanları üretilirken, Ä°ran da bu darmadağın ortamda kendi mezhepçi ajandasını bölgeye dayatmaya devam ediyor.
 
Bu durum kimleri sevindirir? Herhalde ilk önce ve en çok, silah tüccarlarını. Sonra da “Ä°slâm dünyası ayaÄŸa kalkmasın” diye her türlü tedbiri alan odakların hepsini, doÄŸudan ve batıdan.
 
 
YeniÅŸafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.