Sosyal Medya

Taklit kültürünün sığlığı

Avrupa’yı taklit uğruna önce imanımızdan koptuk. İmanımızdan kopunca insanımızdan koptuk. İnsanımızdan kopunca toplumumuzdan, kültürümüzden, tarihimizden, medeniyetimizden, sanat anlayışımızdan, hatta coğrafi mânâda toprağımızdan koptuk.



Ä°manımızı inkârla baÅŸladık, kendimizi inkâr gayyasına düÅŸtük: DinlemeyiÅŸimizin en önemli sebebi budur!
 
Sanatta bile pek bir varlık gösteremeyiÅŸimizin sebebi de budur. “Taklit aslını yaÅŸatır” derler. Hiçbir kopya aslı kadar iyi olamaz!
 
Resimde kopyacılık…
 
Heykelde kopyacılık…
 
Müzikte kopyacılık…
 
Romanda kopyacılık…
 
Sinemada ve tiyatroda kopyacılık.
 
Tabiatiyle bu kopyacılık bizi götüre götüre Avrupa’nın sanatı da vahÅŸileÅŸtirip müstehcenleÅŸtiren tek dünyalı anlayışına götürüyor.
 
Oysa sanat ebediyet arayışıdır!
 
Sanat, toplumun dinamiklerini yansıtan güzellemedir. ..
 
Sanatın maksadı Sâni-i Zülcelâl’e köprü olmaktır.
 
Kalem, iyiyi, doÄŸruyu, güzeli arama cehdiyle iÅŸlerse mukaddestir.
 
Her türlü taklitçilikte, kopyacılıkta, arabeskleÅŸmede, Tanzimattan bu yana istikametini bir türlü bulamamış aydınımızın dramı var.
 
Aydın, “izm”lere toslaya toslaya ÅŸuurunu uçurmuÅŸ, baÅŸkalarını taklit belasına kendi toplumunun deÄŸerlerine yabancılaÅŸmışsa “toplumsal deÄŸerler”i nasıl inÅŸa etsin?
 
Aydınımız, iki yüz yıldan bu yana Avrupa’da filizlenen her yeniye avuç açıyor, kendi içindeki eskimez yeniyi ise hep horluyor.
 
Sonuçta tefekkür ummanımız kuruyor, düÅŸünce hayatımız güdükleÅŸerek kırk yamalı bohçaya dönüyor. Biraz kadim Yunan, biraz Yeni Dünya, bir parça Türk ve tepeleme Avrupa…
 
Yıllar tam bir kavram kargaÅŸası: Sanat-edebiyat bu kavram kargaÅŸasının ve “yeni” adına ithal edilen kaypaklıkların topluma çıkarılan faturası. O da güdük, o da kendi deÄŸer ölçülerinden ve kendi insanından uzak, nihayet o da kırk yamalı bohça...
 
Bu mantıkla doÄŸru düzgün edebiyat, aklı başında sanat yapılamaz. Nitekim de yapılamıyor.
 
Yapılamaz. Henüz kendini bulamamış sanatçı toplumunu nasıl bulsun? Toplumunu bulamamış sanatçı o topluma has sanatı nasıl üretsin?
 
Sanat-edebiyat yapılamıyor, diğer konularda olduğu gibi bu konularda da bol bol gevezelik yapılıyor.
 
Çare diyeceksiniz, elbette var. Önce kendimizi, sonra insanımızı, ardından muhitimizi keÅŸfetmekten ibarettir, çare.
 
Batıyı taklit belâsına arabeskleÅŸen insanımızı Kur’ân insanına yaklaÅŸtırabidiÄŸimiz ölçüde bunu baÅŸaracağız.
 
Ä°ÅŸte o zaman edebiyatta ve sanatta mükemmele yaklaÅŸacağız.
 
 
Müellif: Yavuz BahadıroÄŸlu / Yeniakit

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.