Sosyal Medya

Kapitalizm karşısında İslam

Müslüman dünyanın bu akılla, bu verimsiz hatta zararlı bilgiler ve yöntemlerle o yedi başlı ejderha karşısında başarılı olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Böylesine evrensel bir iddiayı gerçekleştirmenin birinci şartı, hakikate ve ihtiyaca uygun bilgi’dir, bilimsel gelişmişlik’tir.



Modern çaÄŸda, “Lessez faire, lessez passer” (bırakın yapsınlar, bırakın gitsinler) çılgınlığına kapılan küçük bir grubun kâr hırsı uÄŸruna ahlâkî ilkelerle baÄŸlarını kopardığı için hem insanî hem doÄŸal deÄŸerleri alabildiÄŸine tahrip eden, insanı metâlaÅŸtıran, hiçleÅŸtiren, gerekli gördüÄŸünde milyonları öldürmeyi meÅŸrulaÅŸtıran kapitalizm türedi evvela. Ardından da bu vahÅŸi sistemi ortadan kaldırıp, ayırım yapmadan bütün insanlığı kardeÅŸlikte, eÅŸitlikçi ve adaletli paylaşımda buluÅŸturma iddiasıyla komünizm ortaya çıktı. Fakat bu ikincisi de kısa zamanda elde ettiÄŸi sınıfsal güçle hegemonik hırslara kapıldı; felsefî bünyesinden kaynaklanan ahlâkî sapma, yozlaÅŸma ve çürüme gibi sebeplerle bir asrını bile doldurmadan yıkılıp gitti. Kapitalizm ise, rakibinin sahneden atılmasından sonra sömürü hedeflerini geniÅŸleterek ve derinleÅŸtirerek varlığını sürdürüyor; sahip olduÄŸu ve taptığı maddi güç ile yedi baÅŸlı ejderha gibi insanlığı, doÄŸayı, karaları, denizleri, yeraltını, gökyüzünü kuÅŸatmış vaziyette.
 
An itibariyle bu vahÅŸi, fütursuz ve arsız düzene karşı -akılsızca, eline yüzüne bulaÅŸtırarak da olsa- direnen tek insanlık parçası Müslüman dünyadır. Bütün dünyanın gördüÄŸü -ama Müslümanlardan da kaynaklanan nedenlerle anlamakta zorlandığı- fiilî durum budur; Samuel Huntington’un “medeniyetler çalışması” dediÄŸi de budur.
 
* * *
 
Åžimdiki halde Müslüman dünyanın aslında kendi inanç ve ahlak köklerinden beslenen ve son derece saygın olan insaniyet ve adalet bilinci ona, kapitalizmin hegemonyası altındaki bu yeryüzünde bir ÅŸeylerin ters gittiÄŸini, yanlışlar yapıldığını hissettiriyor. Fakat duygularının üstüne çıkarak durumu aklıyla okuyamadığı, buna yetecek bilgi birikimine sahip olmadığı, eski bilgileri de ÅŸimdiki gerçekleri anlayıp sorunları çözmesine yetmediÄŸi için karanlığa yumruk atmaktan öte bir ÅŸey yapamamaktadır.
 
Bu bunaltıcı realite karşısında Müslüman kitleler, yetimin itilip kakıldığı, yoksulun aç susuz bırakıldığı bir toplumu dinden kopmuÅŸ sayan (Mâûn sûresi) öz inancı ve deÄŸerleri ile fiilî gerçekler arasındaki sıkışmışlık ve çözümsüzlük durumundan kurtulmanın yolunu ya öfke ve ÅŸiddette aramaktalar veya sanal dünyalar kurgulayan iç hegemonik-istismarcı oluÅŸumlara; -sözde dinî- gruplara, cemaatlere, evliyalara, kutsal selefçilere, hoca efendilere, hazretlere teslim olmaktalar.
 
Dışımızda da içimizde de böyle tuzakların olması normaldir; bütün dünyada ve bütün zamanlarda böyle ÅŸeyler olagelmiÅŸtir; insanoÄŸlu biraz da budur ve onun deÄŸeri, bu tuzakları aÅŸmasını saÄŸlayacak yeteneklerle ve yolunu aydınlatacak ilâhî ışıkla donatılmış olmasından ileri gelir. DeÄŸerini yitirmesi ise bilgi ve ahlaktaki eksikleriyle bu yeteneklerini ve ışığı iÅŸlevsiz hale getirmesi yüzünden olmaktadır.
 
Yeteneklerini bilgi ve ahlak ile zenginleÅŸtirip bunların gösterdiÄŸi yolda yürümek, bunların saÄŸladığı baÅŸarılarla ayakta kalmak, bu suretle -mesela- siyasi varlığını, egemenliÄŸini ve gücünü sürdürmek, böyle bir kültürel alışkanlık oluÅŸturamamış veya o kültürü kaybetmiÅŸ toplumlar için zordur. Müslüman toplumların, yaklaşık iki asırdır gerçekten bağımsız bir insanî-siyasi sistemi bir türlü oturtamamış olmalarının temel sebebi budur.
 
* * *
 
Netice-i kelam, Müslüman dünyanın bu akılla, bu verimsiz hatta zararlı bilgiler ve yöntemlerle o yedi baÅŸlı ejderha karşısında baÅŸarılı olması eÅŸyanın tabiatına aykırıdır. Böylesine evrensel bir iddiayı gerçekleÅŸtirmenin birinci ÅŸartı, hakikate ve ihtiyaca uygun bilgi’dir, bilimsel geliÅŸmiÅŸlik’tir. Dünyada hiçbir ciddi iÅŸ ne cehaletle ne de sihir, büyü, keramet gibi bilim dışı yollarla baÅŸarılabilmiÅŸtir.
 
Bilginin Ä°slâmîsi gayri Ä°slâmîsi olmaz, doÄŸrusu yanlışı olur. Ä°ÅŸin Ä°slâm’la alakalı tarafı, bilgiyi ne niyetle ve ne amaçla kullandığımızdır. Ä°ÅŸte Ä°slam’ı yukarıda andığım dünya görüÅŸlerinden farklı kılan ÅŸey -bin yıllık saplantımızın aksine- kuralların ve eylemlerin zâhirî/formel yapısından ziyade içimizde, ruhumuzda taşıdığımız inancımız ve ahlakımız ile bunların eylemlerimizin özüne kattığı, insanlığın ve bütünüyle tabiatın hayrını önceleyen niyetlerimiz ve hedeflerimizdir.
 
 
Müellif: Mustafa ÇaÄŸrıcı / Karar

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.