Sosyal Medya

Sema Karabıyık: Ev kadınlarının televizyon ile imtihanı

70’li yıllarda, televizyon, ortak bir kaçış alanı olarak dâhil oldu evlerimize. Ev ahalisi ve ziyaretçilerin sessizce ekran karşısına oturduğu, pür dikkat gözünü ekrandan ayırmadığı zamanlar. Oturma düzeninden dolayı kimse kimsenin yüzünü görmezdi, bakışlar televizyon ekranında kilitlenirdi.



80’li yıllarda, televiyon, her evin olmazsa olmazı konumuna geldi. TV bahanesiyle yapılan akraba, komÅŸu ziyaretleri azaldı. Her evin en kıymetli köÅŸesinde yer alan TV, aile üyelerinin karşısında bir araya geldiÄŸi en deÄŸerli teknolojik aygıttı.
90’lı yıllarda, özel kanalların açılması ile birlikte 24 saat yayına geçildi ve gündüz ekranı macerası baÅŸladı. Ev kadınlarının iÅŸini aksatmasına sebep pembe diziler, okul çağındaki çocuklara ödevlerini unutturan çizgi filmler derken, TV üzerine yapılan tüm uyarılar yakın mesafeden seyredilmemesi üzerineydi. Gözleri bozacağından endiÅŸe edilirdi.
2000’li yıllarda bir dönüÅŸüme daha ev sahipliÄŸi yaptı TV, tek kiÅŸilik tüketime dönüÅŸtü. Artık aile fertleri bir arada TV seyretmek istemiyordu. Benim dizim, benim programım, benim çizgi filmim çekiÅŸmesini yaÅŸamak istemeyen aileler; eve ikinci, üçüncü televizyonu almaya baÅŸladı. Salondaki televizyon babanın, mutfaktaki annenin mülkiyetine girerken, çocuklar odalarında televizyon ekranıyla baÅŸ baÅŸa kaldılar.
 
Mutlu köle mi doyumsuz tüketici mi?
Ä°zleyici araÅŸtırmalarında üzerinde durulan en önemli mesele; popüler TV programlarına bağımlı kiÅŸilerin, mutlu köle mi yoksa sürekli yenilik peÅŸinde koÅŸan doyumsuz tüketici mi olduÄŸu sorusuna cevap bulmaktır. Neden TV seyrediyorsun sorusuna, yapacak daha iyi bir iÅŸim olmadığı için cevabını verenlerle, yalnızlıktan cevabını verenler neredeyse eÅŸittir.
Üretime katılmayan ev kadınları, emekliler ve iÅŸsizler, havaların geç karardığı yaz günlerinde ya da memleketlerine gittiklerinde, televizyon ekranıyla aralarına mesafe koymayı baÅŸarırlar. Bu durumun reyting listesine yansımasından sonra reyting paneli 365 gün televizyondan baÅŸka seçeneÄŸi olmayan kiÅŸilerden oluÅŸturuldu.
Reyting paneli; kısa süreliÄŸine dahi evindeki televizyonu kapatma hakkı tanınmayan, televizyon mahkûmu insanların hâkimiyetinde. Bu ölçüm sisteminin neticeleri, kusurlu olduÄŸu peÅŸinen kabul edilmekle beraber televizyon yayıncılığına yön vermeye devam ediyor. Televizyon mahkûmlarının takip ettiÄŸi programlar uzun ömürlü olmakla kalmıyor, piyasaya hükmediyor, tutan programların benzerleri vakit kaybetmeksizin rakip kanallar tarafından üretiliyor.
Özel kanal rekabetinin yoÄŸun bir ÅŸekilde yaÅŸandığı 90’lı yıllar, bugüne nazaran program çeÅŸitliliÄŸi yaÅŸanan bir dönemdi. Kadın kuÅŸak programları öÄŸretici, bilgilendirici konulara ev sahipliÄŸi yapardı. BBG ile baÅŸlayan Gelinim Olur musun’la devam eden, realiti ÅŸov üst baÅŸlığı altında yayınlanan programlar sonrası, televizyon programlarının kimyası ile birlikte seyircinin kimyası da deÄŸiÅŸime uÄŸradı.
Unutulmaz dizilere imza atan dizi piyasası, hikâye ve reyting açısından zirveyi yaÅŸadıktan sonra tekrara düÅŸtü. Tekrar, kliÅŸelere mahkûm etti, gerçeklik ÅŸovu olarak tercüme edilen realiti ÅŸovlarda neler yaÅŸanıyor savunusu, dizi senaryolarını ciddi manada etkiledi.
 
En çok seyredilen, en çok ÅŸikayet edilen, RTÜK tarafından en çok ceza kesilen programlar ya diziler ya da realiti ÅŸov programları. Çünkü ekranda bu iki tür dışında program yok! Günümüzde televizyon yayıncılığı anlayışı bu iki türe teslim, baÅŸka bir ifadeyle mahkûm! Bir dönem gündüz yayınını dizi tekrarları ile dolduran kanallar, son yıllarda realiti ÅŸov programlarını tercih ediyor. Renkli karakterler, sürekli bir aksiyon hâli, ekran başındakilere “gerçek insan hikâyesi” izliyor hissiyatı yaÅŸatıyor.
Televizyon uzaktakini yakın ederken; yakındakini uzak etti. TV baÅŸta olmak üzere iletiÅŸim araçlarının renkli dünyasından dolayı iletiÅŸim çağında iletiÅŸimsizlikte rekor kırılıyor!
Tek kiÅŸilik seyir zamanını kimseyle paylaÅŸmak istemeyen kiÅŸi seyrettikleri hakkında konuÅŸma ihtiyacı hissediyor. Genç ya da çocuk, hangi yaÅŸ aralığında olduÄŸu fark etmeksizin, anne babası ya da kardeÅŸiyle ekran zamanını paylaÅŸmak istemiyor, tek kiÅŸilik dünyasında seyir âlemine dâhil oluyor, ama internet marifetiyle seyrettikleri üzerinden takipçi arkadaÅŸlarıyla iletiÅŸim içinde. Dikkat dağınıklığı, bütünü görememe, sürekli aynı düÅŸüncede olan insanlarla iletiÅŸime geçmenin bakış açısını körelttiÄŸinin farkında olmadan.
 
Ev hayatı insanı içine çeken, hapseden bir girdaba benzetilir. Evde zaman geçirdikçe dışarıyla baÄŸlantı kesintiye uÄŸrar. Üretime dâhil olunduÄŸunda ev hayatı kiÅŸiye huzur verir; üretime nasıl dâhil olunacağı bilinmediÄŸinde ise televizyona tutsak bir hayata geçiÅŸ yapılır. Lakin kiÅŸi yaÅŸadığı mahkûmiyetin farkında deÄŸildir!
Bir meselenin çözümü, farkında olmaktan ve kabul etmekten geçer; reddetmek, kabul etmemek ise en büyük çözümsüzlük.
Televizyon söz konusu olduÄŸunda alışkanlıktan ve bağımlılıktan dem vurulur, kurtulma yollarına dair tavsiyelerde bulunulur. Tavsiyelere uyan kiÅŸiler, bir baÅŸka bağımlılığın ya da alışkanlığın kollarında bulur kendini. Oysaki bağımlılık ve alışkanlığın sebepleri üzerinde kafa yorulsa ve o sebepler ortadan kaldırılsa gerçekten çözümlenecektir.
Neden televizyon seyrediyorsun sorusuna verilen en yaygın cevap, “yapacak baÅŸka bir iÅŸim yok” olsa da verilen cevabın alt metni yalnızlığa çıkar. Hayattaki her türlü bağımlılığın sebebi de kiÅŸinin kendini yalnız hissetmesidir.
Ä°ÅŸsizler, yaÅŸadıkları durumu geçici kabul ederek, yakın zamanda iÅŸ bulacakları gerçeÄŸinden hareketle, (ÅŸimdilik) “yapacak daha iyi bir iÅŸim yok” diyerek ekran hayatı yaÅŸamaya baÅŸlarlar. Emekliler, özellikle genç yaÅŸta emekli olanlar, atıl durumdaki enerjilerini deÄŸerlendirecek bir meÅŸgale bulamayınca, sabah saatlerinde baÅŸlayan televizyon mesaisini uyku saatine kadar devam ettirirler. Özellikle üzerinde durmak istediÄŸim kategori ise ev kadınları. Dizi piyasasının hikâye neden yavaÅŸ ilerliyor, neden sahneler tekrarlanıyor, bakışmalar neden bu kadar uzun… sorularına çünkü bizim hedef kitlemiz ev hanımları cevabını verdiÄŸi ev hanımları. EÄŸitimli eÄŸitimsiz ayrımı yapmaksızın, ister ilkokul ister yüksek öÄŸretim mezunu olsun mesleÄŸini icra etmiyorsa, zamanını örgütleyen bir iÅŸe sahip deÄŸilse, üretime katılamıyorsa ev kadını kategorisine dâhildir.
 
Nihayet Dergisi

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.