Sosyal Medya

Kürsü

Gökhan Özcan- Başka bir ihtimal

Gökhan Özcan- Yeni Şafak



''Akıntıya kapılıp bu kadar uzaklara sürüklenmeseydim kim olurdum acaba?” diye bir soru gelip geçti içinden ve sonra belli belirsiz bir sesle, “Ä°çim yanıyor” diye mırıldandı kendi kendine.
 
Herkes bizimle birlikte günün hayhuyuna kendini kaptırıyor, oraya buraya bizim gibi çılgınca koÅŸuÅŸturuyor zannediyoruz. DeÄŸil öyle... Bazılarının zamanı bizden daha yavaÅŸ, olan bitene intibakı daha zor, daha az... Bir ÅŸeyin, bir ÅŸeylerin parçası olma arzuları çok daha zayıf... Herkesin olduÄŸu yerin dışında bir yerde yaşıyor sanki onlar. Kendi dünyalarında, kendi gezegenlerinde, kendi evrenlerinde... Herkesi kendine çeken ÅŸeyler onları çekmiyor, herkesi peÅŸinde koÅŸturan ÅŸeyler onlara ilginç gelmiyor, herkesin ilgisini çeken ÅŸeyler onlara bir ÅŸey söylemiyor. YavaÅŸlamakla, baÅŸka yerlere bakmakla, sezgilerinin peÅŸinden gitmekle, kimsenin dokunmadığı ÅŸeylere dokunmakla, kimsenin umursamadığı yaraları kanatmakla her ÅŸeyin dışına düÅŸürmüÅŸ, günlerimizi birer girdaba çeviren kör döngünün dışına çıkarmışlar sanki kendilerini. Sayıları az mı, çok mu, bilmek imkansız... Ama görünce hemen farkına varıyorsunuz her birinin. Herkesin birbirine benzediÄŸi ÅŸu hayatta, her ÅŸeyin dışında kalmak ve kendine benzemek sadece ayırmıyor onları kalabalıklardan; tedirgin de ediyor bizim gibi her ÅŸeyi herkesle aynı biçimde yaÅŸayanları. Kendi olmaya dair bütün ihtimallere yüz çevirmiÅŸ kalabalıklar için, acı çekmeyi, bedel ödemeyi, yalnız, yapayalnız kalmayı göze alarak kendini kör döngünün dışında tutanlar, yani baÅŸka bir ihtimalin peÅŸinden gidenler çok tehlikeli çünkü. Ä°nsanın hiç yapmıyorken, herhangi bir sebeple bir gün bir anda kalbini hatırlaması ne kadar tehlikeliyse o kadar tehlikeli...
 
“Åžimdi sen ne isen ben o deÄŸilim. Hayatımı senden ayrılmaya adadım, hiç bitiÅŸmeye çalışma. Herkes her ÅŸeye böyle bitiÅŸip yapışmaya meraklı olmasa, sen bir tepede, ben bir düzlükte, öbürü bir su kenarında mesela, ben düzlüÄŸün hareketsiz sonsuzluÄŸundan, sen tepenin itiverme korkusundan, öbürü de kararan sulardan alsa alacağını ve herkesin bulunduÄŸu yerde yapacağı ile bitiriverseydik zamanımızı, kendimiz olarak gidiverme imkanımız olacaktı. Herkesin kendi yerine yaÅŸadığı ve kendi yerine öldüÄŸü söylenir hep, ama herkes kendi de deÄŸil, kendi yerinde de” diye yazmış Åžule Gürbüz, ‘Zamanın Farkında’ kitabında.
 
Büyüyor olmaya hiç alışamamıştı. Her sendelediÄŸinde korkuya kapılıyor, “Beni hiç kimse tutmayacak mı?” diye soruyordu endiÅŸeyle.
 
Hayat hakkında her ÅŸeyi bildiÄŸimizi düÅŸünüp kalemizi boÅŸ bırakıyoruz hep. Hayatın bize karşı maçı daima açık farkla galip sürdürmesinin sebebi bu!
 
“YaÅŸam, ÅŸimdi ancak kavranılması ve anlaşılması gereken; oysa yaÅŸanması, gerçeÄŸine inilmesi ilerideki yıllara atılan yabancı bir öÄŸe gibi önümüze getirilmiÅŸ. CoÄŸrafya derslerine getirilen yerküre gibi. Kimse yaÅŸadığımız mevsimin, günlerin ve gecelerin yaÅŸamın kendisi olduÄŸundan söz etmiyor. Her an belirtilen bir öÄŸretiye, bizler hep hazırlanıyoruz. Neye?” diyor Tezer Özlü, ‘ÇocukluÄŸun SoÄŸuk Geceleri’nde.
 
Bir ÅŸeyleri sıcak tutmak için hiçbir çaba sarfetmiyorsan, üÅŸümekten hiç ÅŸikayet etmeyeceksin, hayat böyle!
 
Günün çeÅŸitli vakitlerinde “Acaba hâlâ yaşıyor muyum?” diyerek kendini çimdikleyen insanlar da var.
 
“Åžu gürültücü kalabalıklar seni kandırmasın” dedi beyaz saçlı adam, “kendi sesinin söylediklerine karşı tek başınasın!”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.