Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mustafa Kutlu: İnsanların günlük hayatını etkileyen en büyük devrimlerden biri “naylon”dur

Hayatımızı etkileyen, değiştiren, (hadi bir koltuk çıkıp kolaylaştıran diyelim), hayat tarzımıza yeni bir düzen getiren ama bunu bağıra bağıra yapmayan, âdeta göze görünmeden yaşantımıza sızan önemli olgular, âletler, alışkanlıklar var.



Mustafa Kutlu / Yeni Şafak Arşiv
 
Normaldir. Bu teknoloji çağında, her gün bir yenilik ile karşılaşırken hayatın tekdüze akıp gitmesi beklenemez. Bu unsurların çok meşhurları var: Cep telefonu, bulaşık makinası, elektronik saat, internet, bilgisayar vb. Ben bunları kastetmiyorum. Elbette ki bunlar günlük hayatı neredeyse kökten değiştiren unsurlar. Lakin göze görünmeyenler de var.
 
Öncelikle “apartman”dan başlayabiliriz. Ama bu oldukça eski tarihli ve göze görünen bir unsur. Beraberinde çok şey getirdi. Mobilyalar, banyo düzeni, hatta “apartman çocuğu” ile “mahalle çocuğu” ayrımı. Belki “Beyaz Türk”ün etimolojisi oraya kadar gider. Geçelim.
 
Sadece bizim hayatımızda değil bütün dünyada insanların günlük hayatını etkileyen en büyük devrimlerden biri “naylon”dur.
 
Gariptir kelimenin “sahte” mânası kazanması üzerinde pek durulmaz. Bu sentetik madde hayatımızın; yün, tahta, deri gibi gerçek unsurlarını kovarak onlardan “çok ucuz” olduğu için hepsinin yerine geçti. Öyle ki bu gün aslı naylon üretimine bağlı olan milyonlarca eşya kullanıyoruz. Elbiseden silah sanayiine kadar.
 
Naylon hakikî olanın yerine geçince bunu yadırgadık biraz ama sonra alıştık (İnsanoğlu hem cahil hem nankördür). Eşyanın hakiki olanı ile sahtesi yer değiştirmiş; sahte olan galip gelmişti. Ucu “naylon fatura”ya “naylon şeyh”e kadar uzandı. Tabiatı kirleten en önemli madde oldu, en yaygın kullanım alanına kavuştu. Şimdi bu canavarla başetme imkânı kalmadı. Ara sıra bazı “yeşilsever” bayanlar yazlıkların kenarındaki derelerden, hatta girdikleri denizden naylon poşet, pet şişe topluyorlar ama bu yaraya merhem olacak bir şey değil. Naylon yok olmuyor. İşte ben “devrim” diye buna derim.
 
Naylon bahsini genişletebiliriz, bu alanda söylenecek çok söz var ama şimdilik burada keselim.
 
Bir tarihte mutfağımıza “margarin” girdi. Ve bir daha çıkmadı. Bu da naylon gibi önceleri yadırganmıştı, yağa benziyordu ama herhalde yağ değildi. Rahmetli ninem margarini ağzına almadan vefat etti. Mutfağa sokmazdı. Margarinin “ucuz” olması onu yaygınlaştırdı. Bu süreçte tereyağına karşı bir kampanya yürütüldü. Başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere pek- çok hastalığın sebebi sayıldı. Dünya kuruldu kurulalı yediğimiz tereyağı gözden düştü, üretimi azaldı. Zeytinyağının faziletlerinden bahseden çok ve doğrudur ama üretimi az, ayrıca ülkenin büyük kısmında ne zeytin ne de zeytinyağı yaygın olarak tüketilmez.
 
Ya şu “tükenmez kalem”e ne diyelim. Dolmuş kelimesini lügatimize kazandıran halk muhayyilesi bu yeni kalemin adını koydu ve tutturdu. Ucuz ve pratik idi. Dolmakalem'in pabucunu dama attırdı. Dolmakalem (Ki bir zamanlar çok prestij sahibi idi) şimdilerde bürokrat masalarını süsleyen bir aksesuar haline geldi. Şimdiki gençlerin yaşları yetmez, bilemezler; bir de kurşun kalem benzeri ancak mora yakın yazan “sabit kalem” vardı. Yani yazdığı silinmez. DMO'nun sabit kalemleri meşhur idi ve bürokraside-muhasebede çok kullanılırdı. Tükenmez kalem hepsinin hesabını gördü, renkten renge girdi, çeşitlendi ve artık elden düşmez oldu.
 
İcat edildiğinden bu yana hemen her kesimden eve girmiş olan “çek-yat” dahi böyledir Basit bir yapısı var ve çok işe yarıyor. İster koltuk-kanepe olarak (Oda takımı) kullan, ister yatak olsun. Bir odaya karşılıklı iki çek-yat atarsan oda odaya benziyor. Çok pratik bir eşya olduğundan (ve ucuz) çok yaygınlaştı. Köylere kadar gitti. Bu alanda seri üretim yapanlar iç pazardan çok dış pazarda müşteri buldu, ihracat arttı.
 
Ben bu yazıda “devrim” kelimesini geniş kalabalıkların hayatına etki eden, onu değiştiren bir mâna ile kullanıyorum. Bu çerçevede çok fonksiyonlu çek-yat tam bir devrim sayılır. Öyle ki içine istediğiniz eşya, giysi vb. dahi koyarak koltuk-yatak dışında bir sandık olarak da kullanabilirsiniz.
 
“Kâğıt mendil”e gelince içimi keder basıyor. Bez mendil, ipek mendil, oyalı mendil vazgeçilecek şeylerden değildi, ama vazgeçtik işte.
 
Bez mendil icabında bir “zenbil” görevi de görürdü. İpek mendilin bir asaleti vardı. Oyalı mendil yıllar yılı sevgililer arasında “mektup” vazifesi görmüştü. Bakınız “mektup”u da unuttuk. Bu iki unsur hayatımızda ne kadar geniş yer tutardı oysa. Vazgeçemediğimiz yönleri vardı.
 
“Kâğıt mendil” tam “çağdaş” bir yapıya sahip. Ucuz, hafif, kullan at.
 
Çağ zaten senden bunu istiyor: Kullan, at.
 
Eşyanın ne kendisi, ne mânası kalsın ne hatırası. Her dinlediğimide gözlerimi yaşartan şu Elazığ türküsü de varsın unutulsun: Mendilim iri dallı/ Ucunda lira bağlı/ Her kime gönül versem/ Yar başım sana bağlı.
 
Sadece mendil ve mektupla ilgili deyimlerden, atasözlerinden, bilmecelerden, türkülerden, şarkılardan oluşan koca bir külliyat var. Kâğıt mendil bunları tarihin çöp sepetine attı. Devrim budur.
 
Başka ülkelerde gerçekleşen devrimler bizde tutmayabilir. Meselâ 'konserve ve ciklet'.
 
Devrim genellikle “zor” kullanır. Ama bizde bir söz var bilirsiniz: “Zorla güzellik olmaz”.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.