Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Mustafa Özel: Elin dili yaman olur, bizi zalimce söyleşirler de, dostlar ne yapar acaba?

Kemalist ideolojinin problemi, Türk toplumunu etrafında yeniden örgütlemek istedikleri ilkeyi dışarıdan ithal etmiş olmalarıydı. Bazıları bu ilkenin Fransa yerine Amerika'dan ithal edilmiş olması durumunda problemin aşılacağını söylerler ki, fena halde yanılırlar. Aliya bu gerçeği de dört duvar arasında derinden kavramayı başarmıştı: ?Bir toplumun demokratik olarak işleyebilmesi için sosyal bir konsensüsün (fikir birliğinin), bir toplanma merkezinin bulunması gerekir. En azından tek bir ana gaye, ana ilke veya çıkar etrafında temel bir anlaşma olmalıdır. İslam ülkelerinde bu rolü sadece İslam'ın oynayabileceği açıktır.? Toplum, bireylerin makul gerekçelerle örgütlenmesinden oluşur. Bu örgütlenmenin ana ilkesi toplumun tarih ve ruhuna yabancıysa, insanlar kendilerini fırtınaya yakalanmış hissederler.



Cemil Meriç'ten esinlenerek, Anlayış dergisinin giriÅŸinde geçen ay ÅŸöyle demiÅŸtim:
 
Bir ülke ki bilginleri akıllı, ÅŸairleri yürekli,
 
Bir ülke ki iÅŸçileri üretken, siyaseti sürekli,
 
Bir ülke ki sanatçıları saygın, siyasetçileri gafsız
 
Bir ülke ki tacirleri onurlu, yargıçları tarafsız?
 
Ne olurdu Allah'ım, benim ülkem de böyle bir ülke olsa!
 
Kalbim böyle bir ülkede yaÅŸamaktan mutluluk duysa!
 
Halk ÅŸiiri kazılarına devam ettikçe görüyorum ki Anadolu'ya özgü bu hüzün yeni deÄŸil. Pir Sultan Abdal asırlar öncesinden ÅŸöyle ses veriyor:
 
Medet senden medet Muhammet Ali
 
Akar boz bulanık sellerde kaldım
 
Yaman zalim olur ÅŸu elin dili
 
SöyleÅŸirler bizi dillerde kaldım.
 
El gerçek el deÄŸil de kendi çocuklarımız olunca kalbe ağırlık veriyor. Cumhuriyet hakiki bir halk idaresi ortaya çıkarmak yerine, halkı düÅŸman sayan elitlerin çeteciliÄŸine dönüÅŸtü. Cafcaflı 'ilericilik' iddialarına raÄŸmen, belki de o yüzden, ruhu olmadı bu rejimin. BoÅŸnak filozof-önder Aliya çeyrek yüzyıl önce Foça Hapishanesi'nde bu açmazı ÅŸöyle resmediyordu: ?Türkiye'deki Kemalist görüÅŸ yanlıları ruhî kısırlık içindedirler. Bu hareketin 60 yıllık tarihinde, Türk aydınları arasından Türkiye'deki radikal laiklik öÄŸretisini iÅŸleyip geliÅŸtirecek bir tek kayda deÄŸer teorisyen çıkmadı. Mustafa Kemal'in bir ideolog saydığı ve Türk milliyetçiliÄŸinin teorisyeni olan Ziya Gökalp bile radikal laik bir yaklaşımı savunmuyordu. Gökalp Ä°slam'a deÄŸil, teokrasiye ve klerikalizme (devleti din adamlarının yönetmesine) karşıydı.?
 
Elin dili yaman olur, bizi zalimce söyleÅŸirler de, dostlar ne yapar acaba? Onların çoÄŸu geliÅŸmeleri gözetir; ibre kimlerden yana dönerse onların iskelesine yanaşırlar. Çağımızda buna realizm denir. Gerçekçiler arasında gurbet hayatı yaÅŸarız.
 
Kaçma benden kaçma hey kaşı kara
 
Derdine düÅŸeli oldum avara
 
Bir dostum yoktur ki halimi sora
 
Gariplik gurbetlik illerde kaldım.
 
Kemalizm, gayet anlaşılabilir tarihsel nedenlerle, bir yandan komünizmin diÄŸer yandan nazizmin etkisi altındaydı. Onlar gibi ?mükemmel insan, mükemmel toplum? üretmeye çalışıyordu. Yugoslav deneyinde aynı mantıksızlığa maruz kalan Aliya, hapishane defterine ÅŸu notu düÅŸüyordu: ?Hedefimiz mükemmel insan deÄŸildir, hele mükemmel toplum hiç deÄŸildir. Tüm istediÄŸimiz normal insanlar ve normal bir toplumdur. Allah'ım bizi her türlü mükemmellikten koru!? Ä°deolojik mükemmellik karanlık bir kuyu, dibi görünmeyen bir göldü.
 
Yanarım yanarım tütünüm tütmez
 
Çıkarım bakarım bülbülüm ötmez
 
Çalındım çırpındım ellerim yetmez
 
Dibi bir kararsız göllerde kaldım.
 
Kemalist ideolojinin problemi, Türk toplumunu etrafında yeniden örgütlemek istedikleri ilkeyi dışarıdan ithal etmiÅŸ olmalarıydı. Bazıları bu ilkenin Fransa yerine Amerika'dan ithal edilmiÅŸ olması durumunda problemin aşılacağını söylerler ki, fena halde yanılırlar. Aliya bu gerçeÄŸi de dört duvar arasında derinden kavramayı baÅŸarmıştı: ?Bir toplumun demokratik olarak iÅŸleyebilmesi için sosyal bir konsensüsün (fikir birliÄŸinin), bir toplanma merkezinin bulunması gerekir. En azından tek bir ana gaye, ana ilke veya çıkar etrafında temel bir anlaÅŸma olmalıdır. Ä°slam ülkelerinde bu rolü sadece Ä°slam'ın oynayabileceÄŸi açıktır.? Toplum, bireylerin makul gerekçelerle örgütlenmesinden oluÅŸur. Bu örgütlenmenin ana ilkesi toplumun tarih ve ruhuna yabancıysa, insanlar kendilerini fırtınaya yakalanmış hissederler.
 
Farı dedim farı, gönül farımaz
 
Kurudu çeÅŸmimin yaşı silinmez
 
Hava ısınmazsa karlar erimez
 
ÇöÄŸenli boranlı daÄŸlarda kaldım.
 
Kemalist ideolojinin bir diÄŸer problemi, bir siyaset ahlâkı geliÅŸtirememiÅŸ olmasıdır. ?Yeni bir millet? iddiasıyla TürklüÄŸü dönüÅŸtürmeye (yahut icat etmeye) çalışan Cumhuriyet eliti, bu uÄŸraÅŸta temel sorunun ahlakîlik olduÄŸunu fark edemedi. Aliya bu gerçeÄŸin de altını çiziyor: ?Milletler tarih sahnesine madden fakir ahlâken zengin olarak çıkarlar. Ahlâk, tarih sahnesine giriÅŸini ilan eden 'beÅŸerî malzemenin' tamamlayıcı cüz'üdür. Diktatörlük günahı yasaklasa bile ahlâksızdır, demokrasi günaha izin verse bile ahlâklıdır. Ahlâkîlik özgürlükten ayrılamaz. Ancak hür fiil ahlâkî fiildir.?
 
Ahlâkın egemen olmadığı özgürlüksüz ortamda, iyi insanların yolu kesilir. Bu yol, halka hizmet sayesinde Hakk'ın hoÅŸnutluÄŸunu kazanma yoludur.
 
Pir Sultan Abdal'ım gülemez oldum
 
Aktı çeÅŸmim yaşı silemez oldum
 
Geçecek yollarım bilemez oldum
 
Kesilmiş kervanım yollarda kaldım.
 
Umutsuz bir duruma mı iÅŸaret ediyorum. Kesinlikle hayır! Sevimsiz, tiksindirici bir durumu tasvir ediyorum sadece. Tarihe hükmetmeye çalışanlar hep yanılmışlardır. ?Tarih matematik deÄŸildir; tarihte hiçbir matematik zorunluluk yoktur. Tarihî hadiselerde insanları sadece çıkarları deÄŸil idealleri de harekete geçirdiÄŸi için, tarih öngörülebilir deÄŸildir.? (Aliya'nın ÖzgürlüÄŸe Kaçışım baÅŸlıklı zindan notlarını Klasik Yayınları'ndan edinebilirsiniz: www.klasikyayinlari.com)
 
Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.