Sosyal Medya

Güncel

'Pkk silah bırakacak başka yolu yok'

Diyarbakır’ın Sur ilçesini ziyareti sonrası Ulusal basının temsilcileri ile bir araya gelen Başbakan Davutoğlu çözüm sürecine tekrar dönülüp dönülmeyeceği sorusundan 6-7 Ekim olaylarına kadar bir çok soruya içtenlikle cevap verdi.



1 Nisan 2016 tarihinde Başbakan Ahmet Davutoğlu Diyarbakır’ın Sur ilçesine geldiğinde Cuma namazını Ulu Cami’de kılmıştı. Başbakan Cami çıkışında Diyarbakırlılara hitap etmeye başlayınca planda olmayan bir miting ortaya çıktı. Bu mitingin ardından Hasan Paşa Hanı’nda düzenlenen toplantıda Başbakan, “Sur’u İhya ve İnşa” projesini anlattı. Toplantıdan sonra Diyarbakır Valiliğine geçen Başbakan Ahmet Davutoğlu gazetecilerle bir araya geldi ve soruları cevapladı. Başbakan’ın çözüm süreci meselesinden, terörle mücadeleye kadar söylediği her şeyi olduğu gibi yayınlıyoruz. 

Soru: İnsanlar huzur ve çözüm sürecini geri istiyoruz dediler. Siz bu duruma ne diyeceksiniz?

Başbakan Ahmet Davutoğlu:Çözüm sürecini biz bitirmedik. Çözüm sürecini barikat kuranlar, çukur kazanlar, bomba ve mayın döşeyen, iç savaş çığlığı yapanlar bitirdi. Dikkat ederseniz onlar şehirleri bu şekilde silahlandırma ya da kamu düzenini neredeyse tümüyle yok etme yönünde çabalara girmemiş olmasalardı daha da spesifik olarak Ceylanpınar’da iki polisimizi gece yarısı evinde şehit etmemiş olsalardı, Adıyaman’da bir askerimizi şehit etmemiş olsalardı hükümet tarafından çözüm süreci bitmezdi. Ya da operasyon başlatma gibi bir derdimiz yoktu.

Açıkçası 6-7 Ekim olayları, bu dönemler benim başbakanlığımın ilk günleriydi. Benim için çok ciddi bir dönüm noktası siyasi olarak da hükümet olarak da. O vakte kadar biz her türlü provokasyona karşı çözüm süreci konusunda irademizi koruyup kanun çıkarmıştık. Biliyorsunuz 2014 Haziranında…. Onun gereği olan çözüm süreci mekanizması kurulunu kurduk her hafta çözüm süreci konuşuyorduk.

6-7 Ekim olayları dönüm noktası oldu

Şimdi 6-7 Ekim olayları bir dönüm noktası oldu o anlamda. Biz onların niyetlerinin iyi olmadığını olaylarda açık bir şekilde gördük. Onlar ise bir vehme kapıldılar olaylar üzerinden. O iki üç günlük anarşi hali Türkiye’de özellikle Suriye sınırına yakın bölgelerdeki ilçelerimizi daha kalıcı bir şekilde kontrol edebilecekleri yönünde bir vehme götürdü onları. Suriye’deki kazanım diye düşündükleri şeyleri Türkiye’de destabilize etmek için kullanmaya kalktılar. Tabi bu daha sonra Türkiye ile hesabı olan dış aktörlerin de devreye girmesi ile -onların kim olduğunu tahmin edersiniz- yani son aylarda Türkiye’de terörün artmasında kimlerle ilişkilerimizin bozulduğunu görürseniz onları da çıkartabilirsiniz.

DIŞ AKTÖRLER ONLARI ÇÖZÜM SÜRECİNİN DIŞINA İTTİ

Dış aktörlerin de onlara destek verdiğini düşünmeleri sanki meşruiyet kazanmış gibi görmeleri bunlar onları tamamen çözüm süreci dışında başka bir yola yöneltti. Biz ise kararlılığımızı o anlamda sürdürdük. 6-7 Ekim olaylarından 23 Temmuz’a kadar giden süreçte… Bu geçiş bir karar dönemi dönüm noktası idi. Biz ısrarla ve iyi niyetle hem görüşmeleri sürdürdük hem gerekli düzenlemeleri yaptık. Fakat 7 Haziran seçimleri onların kendi vehimlerinin doğru çıktığı AK Parti’nin gittiği gibi bir kanaate yol açınca iyice azıttılar tabiri caizse…

PKK SİLAH BIRAKACAK BAŞKA YOLU YOK

Biz buna karşı kararlı bir tutum sergiledik, sergileyeceğiz. Halkın çözüm sürecinden beklediği şey silahların tümüyle terk edilmesi. Böyle bir şey olursa zaten 2013 Mayısına dönülürse, o zamanki gibi PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarıp tek bir silahlı unsur kalmazsa her şey konuşulabilir Türkiye’de… PKK silahı bırakacak bunun başka yolu yok. Silah bırakıldıktan sonra niye konuşulmasın barışın şartları içinde… O zaman siyasetin kanalı açılır.

Silah konuşmaya başlayınca siyaset hissizleşiyor

Silah konuşmaya başlayınca siyaset hissizleşiyor. Biz herhalde silah konuşurken bu silahın ilçelerimizi esir almasına izin vermeyeceğiz, vermeyiz. 
Bu benin Diyarbakır’a 5. gelişim… Başbakan olarak tabi ondan önce çok geldim. 2 miting 1 kongre bir de bayram namazına geldim. Bu beşinci… Bu sefer halkta daha fazla bir güven var bezginlik havası yok. Kesinlikle yüzlerdeki ifadeden, coşkudan anlıyorsunuz onu görüyorsunuz. Diyarbakır’da halk devletin yanında olduğunu hissetti. Devletin herhangi bir ayrım gözetmediğini hissetti. Biz açıkçası orada bir miting yapmaya niyetli değildik. Hatta miting sanki günlerce çalışılmış gibi oldu. Cuma namazını kıldıktan sonra normalde musafaha yaparım. Arkadaşlar dışarıda ciddi bir birikme başladı, musafahayı kısa kesip bir an önce çıksak halk dışarda sizi görsünler yoksa ayrılmayacaklar oradan dediler. O saatte halkı dışarıda bekletmek doğru da değil. Bütün hazırlıksızlığa rağmen doğal kendiliğinden olan bir coşku seli yaşandı. Bu da benim ümidimi artırdı. 

Nevruz’da günlerce süren hazırlıkla olan topluluğu gördük bir de Cuma namazı sonrası Başbakanı görmek için kendiliğinden oluşan topluluğu …
Soru: Operasyonlarda asker ve polis birlikte büyük bir uyum içinde çalışıyorlar. “Daha önce buna benzer örnekleri görmüyorduk” diyorlar kendileri.
Başbakan Ahmet Davutoğlu: En büyük başarı asker, polis, korucu, sivil halk… hepsinin bu meseleyi gönülden sahiplenmesi. Şimdi ilk 10 Aralık’ta operasyonlar Cizre’de başlayacağı sırada. İçişleri Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız geldi. Getirdiklerinde planın bazı hususlarında şey gördüm, yeterli hazırlık yok gibi… Dedim ki, iki gün daha çalışın ve bana tekrar getirin. Bu asker ve polisin koordineli çalışma konusu en fazla önem verdiğim meseleydi… Bir de hastaneleri geziyorum. Yaralanan polisler Karslı, Karamürselli, Yozgatlı, Balıkesirli, Hataylı. İçlerinde Kürt, Türk… Bizim güvenlik yapılanmamız herkesin içinde olduğu bir şey. O sebeple şehitlerimizi bazen Kürtçe, bazen Türkçe ağıtlarla uğurluyoruz. Çok doğru bir tespit gerçekten. Operasyonlar çok başarılı ve koordineli devam ediyor.
Bir de Silopi’de fark ettiğim bir şey vardı. Halk ve terörist bu sefer çok iyi ayırt edildi. Ve bu sefer şartlar çok zordu. Kırsal’da kolaydır halkla teröristi ayırmak ama şehrin içinde mücadele ederken zor. Ama çok iyi ayırt edildi.

GENELKURMAYIN AÇIKLAMASI BENİM İZNİMLE YAPILMIŞTIR

SORU: Gerçekten polis ve asker kahramanlık destanı yazıyor. Sizin iradeniz de çok önemli tabi.Genelkurmay, belki de tarihinde ilk kez darbe karşıtı bir açıklama yaptı.Askerin içinde Paralel Papılanmaya mensup bazı kişiler olduğuna dair bir şeyler yazıldı.Genelkurmay, bunun askerin motivasyonunu bozacağına dair açıklama yaptı.Daha bir kaç gün önce Paralel Yapılanma ile mücadele kapsamında bir toplantı yaptınız. Siz neler düşünüyorsunuz?

Başbakan Ahmet Davutoğlu: Genelkurmay ile haftalık görüşmemizi bu hafta yapamadık, kendisi yurt dışındaydı ama ondan önce pazartesi günü bir görüşmemiz oldu. Bu konuları konuştuk, ele aldık. Genelkurmay Başkanımızın yaptığı açıklama hem benim iznimle yapılmıştır. Hem de ben bu açıklamanın arkasındayım. Bunun hiçbir şekilde Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokratik sistemin dışındaymış, başka bir yerindeymiş gibi takdim edilmesini kabul etmem.

Genelkurmay Başkanımız daha önce Kara Kuvvetleri Komutanıydı. Benim Başbakanlığım dönemindeki 2. Genelkurmay başkanlığını yapıyor. Demokratik değerlere saygı noktasında herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından bir farkı olmadığı gibi entelektüel birikimi var ve profesyonel… Yani askeri gelenekteki teamüllere uyumu noktasında da örnek bir davranış içerisinde görmüşümdür.

Silahlı Kuvvetler içerisinde herkesin özenle bu konuya yaklaşması lazım eski Türkiye çok gerilerde kaldı. Artık kimse Türkiye’de meşru demokratik sistem içinde Silahlı Kuvvetler üzerinden güç sahibi olacağını düşünemez. Silahlı Kuvvetler, halkın oylarıyla iktidara gelmiş ve meşruiyetini halktan alan demokratik hükümetin emrindedir. Bu anlamda da, Başbakanlığım döneminde, şu ana kadar buna aykırı hiçbir şey görmedim. Verdiğimiz her talimat harfiyen uygulandı. Hiçbir şekilde siyasi otoritenin, iradenin tereddütle kaşrılandığı bir durum söz konusu olmamıştır. Bu çerçevede yapılan açıklama doğrudur, yerindedir. Herhangi bir paralel yapılanmanın söz konusu olması halinde Silahlı Kuvvetlerimizin bunu kendi içinde en iyi şekilde tasfiye edeceğine dair inancım, güvenim tamdır. Paralel Yapı’nın devletin her yerine, her kuruma sızma teşebbüsü olmuştur. Bu konuda en hassas olan kurumların başında da Silahlı Kuvvetler geliyor.

Erem Şentürk/Diriliş Postası

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.