Ağlamakla ilgili hadislere baktığımızda orada insanı ulviyat merdivenlerinde tırmandıran büyük mana açılımları görülür.1 Mesela Peygamberimiz (sav) Abdullah b. Abbas’a (ra) Kur’a
Müslümanlar fiili olarak son üç asırdır zamana ve mekâna hükmedememektedir. Bunun değişik sebepleri vardır. Bu durum tarih felsefesi üzerinden yapılacak bir araştırmanın konusu. Bizim
Nurı̇ Bı̇lge Ceylan’ın Cannes’da yarışan son fı̇lmı̇, yönetmenı̇n ı̇lk fı̇lmlerı̇nden ı̇tı̇baren taşrada ne aradığını, taşrayı neden çıkışsız bı̇r meka
Allah insanın bedenini bileşik âlemdeki bütün hakikatlerden oluşturdu. Sonra feleklerin ve unsurlar âleminin güçlerini ona yerleştirdi. Böyle yapmasının gayesi, ruhsal feyzi kabul etmesin
Ne üzerine konuşursak konuşalım, her “ne”, üç şeyden mürekkeptir: “Şey durumu”, “suret” ve “mana.” Şey-durumu, insan iradesinin var etmediği fizikî bir şey olabilir; insan
Camileri katalog çekim yeri haline getirmek transkültürün en ahmakça biçimi. Allah'ın evini pazar ve değersizlik yerine geçiremezsiniz.
Ümit Aktaş, Emekveadalet.org'da yayımlanan yazısında seçimleri, iktidar partisinin bugüne kadar ki sürecini ve bugün içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Sanat, yavaş yavaş kuvvetten düşünce, kaplıcalara götürülen bir hasta gibi tabiata çıkarılır. Ne yazık ki tabiat artık ona bir şey yapamaz. Bir anlaşmazlık var. Sanatın köye çekil
1876 Kanun-i Esasîsi'nin hazırlanması sürecinde bir dizi taslak üzerinde çalışılmıştı. Belçika, Fransa ve Prusya anayasalarından esinlenen bu taslaklar o döneme kadar uygulanmış olan
Birkaç hafta evvel kendi iç dünyama ve nerden nasıl geldiğini bilmediğim bir arayışa kapandığım bir yalnızlık anında, kütüphanemin önünde durdum ve raflara uzun uzun bakındım. Beni
Kızılderililer, Beyaz Adam kıtalarına ayak basıncaya değin gerçekten de barış içinde yaşıyorlardı. Ataları bu topraklarda hep huzurlu bir yaşam sürmüş, tek kaygıları Yüce Ruh’un
En son Yeni Zelanda denen uzak bir ülkede ortaya çıktı kin ve nefret… Ne derinmiş gâvurun kini! Şimdilik altı yüz yıl geçmişten başlamış. Bir devr-i sabık canavarı. Kin böyledir, i
Çok defa düşünürüm: Bâkî ile Sinan acaba dost oldular mı? Süleymaniye’nin yapıldığı yıllarda Bâkî yirmi beşle otuz arasında genç bir molla idi. Bir yıl kadar da Süleymaniye bin
Winston, “Benden çok yaşlısınız,” dedi. “Ben daha doğmadan, siz yaşını başını almış bir adamdınız herhalde. Devrimden önceki günleri hatırlıyor olmalısınız. Benim yaşımd