Sosyal Medya

Makale

Oturan Yapışıp Kalıyor

Türkiye’de sivil toplumun ve meslek örgütlerinin deÄŸiÅŸmeyen bir manzarası var: On yıllara sığmayan baÅŸkanlıklar.

Rakamlara baktığımızda tablo oldukça düÅŸündürücü; TOBB BaÅŸkanı Rifat HisarcıklıoÄŸlu 24, TZOB BaÅŸkanı Åžemsi Bayraktar 22, Hak-İş BaÅŸkanı 14 ve Türk-İş BaÅŸkanı 12 yıldır aynı koltukta. Hele bir Bendevi Palandöken örneÄŸi var ki; 18 yılı TESK baÅŸkanlığı olmak üzere, yerel ve genel yönetimlerle tam 60 yıldır koltuktan kalkmıyor.

Hadi diyelim ki bunlar seküler makamlar; oturanların çoÄŸunun uhrevi bir endiÅŸesi ya da bayrak deÄŸiÅŸimi gibi bir derdi yok.

Peki ya İslami camiaların başına geçip de bir türlü ayrılmayı bilmeyenlere ne diyeceÄŸiz? O koltuklara ne sürüyorlar ki, oturan adeta yapışıp kalıyor?

Sanırım bu beyler, kendilerinden daha liyakatli, daha ehil birinin çıkmayacağına dair bir sanrıya kapılmış durumdalar. Aksi halde, o makamlarda bu kadar uzun süre oturmanın getireceÄŸi vebali bilmeyecek kadar cahil olamazlar.

Åžunu netleÅŸtirelim: Camianın başındaki kiÅŸi bir peygamber olsa, "eyvallah" deriz. Vahiy aldığı için ölünceye kadar baÅŸta durması sadece normal deÄŸil, gereklidir de. Tasavvuf yapılarındaki ÅŸeyh-mürid iliÅŸkisinin kendi doÄŸası gereÄŸi sürekliliÄŸi de bir yere kadar anlaşılabilir.

Ancak bunların dışındaki sosyal ve İslami kurumlarda, bir kiÅŸinin ömür boyu "tek adam" olarak kalmasının izah edilebilir hiçbir yanı yoktur.

Yıllar önce, baÅŸkanlığını yürüttüÄŸüm bir dernekte ikinci dönemimin sonuna geldiÄŸimde aday olmayacağımı açıklamıştım.

Merak edenlere ÅŸu cevabı verdim: "Bir kurumun sadece bir isimle anılması, o kuruma yapılabilecek en büyük kötülüktür. Makamlar kiÅŸilerin mülkü deÄŸil, emanetidir." Israrlar üzerine bir dönem daha görev yapıp bıraktığımda, "Sen gidersen bu dernek yıkılır" diyenler oldu. Cevabım netti: "EÄŸer bir dernek, bir kiÅŸinin ayrılmasıyla yıkılıyorsa, o dernek zaten ayakta kalmayı hak etmiyordur." Aradan 8 yıl geçti; ne dernek yıkıldı ne de hizmetler durdu.

Peki, çözüm ne?

Seküler kurumlar için reçete basittir: Yasal bir düzenleme ile görev süresini en fazla 2 veya 3 dönemle sınırlamak bu düÄŸümü çözer.

İslami kurumlar için ise çözüm kendi özümüzde saklıdır: Gerçek bir Åžura mekanizması.

Bugün pek çok camianın "istiÅŸare heyeti" var ancak bu heyetlerin teÅŸekkülünde, baÅŸkanın kendisi büyük etken.

Kendi seçtiÄŸi kiÅŸilerin, baÅŸkana raÄŸmen karar alması ya da onu denetlemesi mümkün mü?

Bir camianın gerçekten İslami bir kimlik kazanması, ancak baÅŸkanın üstünde yetkiye sahip, bağımsız bir ÅŸura heyetiyle mümkündür. Kimin baÅŸkanlık yapacağına da, mevcut baÅŸkanın ne zaman bırakması gerektiÄŸine de bu ehil heyet karar vermelidir.

Aksi takdirde camialarımız; vizyonu/ufku ve büyüklüÄŸü; sadece baÅŸtaki kiÅŸinin çapı kadar olur.

Unutmayalım ki; koltuğa yapışanlar, o kurumun istikbaline de pranga vurmaktadırlar.

Veysel Tepeli

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.