Makale
Yol çeşitlemesi
Bizden öncekiler, hayatı öÄŸreten bir ÅŸey olarak bakardı yollara. Yol boyu yaÅŸanan tecrübeler paha biçilemez hayat dersleriydi. Yollar ve yol tecrübeleri üzerine sadece seyahatnameler yazılmadı; nice ÅŸiirler, hikayeler, romanlar yazıldı. Çünkü yola çıkanlar, kendi dar gerçekliÄŸinden geniÅŸ alanlara çıkar, baÅŸka gerçeklikleri tecrübe ederek görüÅŸlerini hem geliÅŸtirir hem zenginleÅŸtirirdi. Her insanda, her mekânda, her uÄŸrakta, her menzilde tecrübe edilmemiÅŸ hayat parçaları, duyulmamış hikayeler vardı. İnsan sadece fizik varlığıyla yol almakla kalmaz, iç alemiyle de mesafeler katederdi.
İnsanları hakikate ulaÅŸtırması umulan da yine yollardı. Her insandan hakikatin merkezine uzanan bir yol vardı ve o yol adımlanarak kemale doÄŸru gidilirdi. Tarikat da yollar demekti zaten. Yol hayat demekti, yol almak yaÅŸamak demekti, yolun götürdüÄŸü yer de vuslatın yaÅŸandığı yer demekti.
Yolları kısaltmak, yolculukları daha da hızlandırmak için araçlar icat ettik; jet uçaklar, hızlı trenler, rüzgâr gibi giden otomobiller… Bu adımlar, aslında yolda olmanın niteliÄŸini tamamen deÄŸiÅŸtiren radikal bir dönüÅŸümün adımlarıydı. Hız arttırmak için geliÅŸtirilen teknolojiler, insanları çıkış ve varış noktaları arasında kısa ama içeriksiz bir yolculuÄŸa ikna etti. Bir yerden çok da yakın olmayan baÅŸka bir yere elimizdeki kitaptan üç beÅŸ sayfa okuyabilecek ya da kulaklığımızdaki birkaç ÅŸarkıyı dinleyebilecek kadar bir sürede ulaÅŸmak hoÅŸumuza gitti. Yolun bir meÅŸakkati kalmadı diye düÅŸündük çoÄŸumuz. DoÄŸru, yolculuklar kolaylaÅŸmış, çok daha kolay göze alınabilir hale gelmiÅŸti. Peki ama sadece meÅŸakkatten mi ibaretti yolculuklar? Ya yolda olmanın evvelki insanlara seyahatnameler, ÅŸiirler, hikayeler, romanlar yazdıran zenginlikleri? Yolda olmakla öÄŸrendiÄŸimiz paha biçilmez hayat dersleri, insanlık tecrübeleri? Yeni yüksek hızlı yolculukların bizden aldığı hayat görgüsünü, insanlık tecrübelerini, bizi çoÄŸaltan, büyüten, zenginleÅŸtiren bütün o tanıklık ve farkındalıkları gözden çıkartırken ne kadar eksik kalacağımızı hiç düÅŸündük mü? Hızın bize kazandırdığı vakti çarçur ederek tüketmenin ya da boÅŸa harcamanın onlarca yolunu buluyoruz. Ya yolculuklardan koparıp aldığımız hayat tecrübelerini edinip kendimize katabileceÄŸimiz bir hal çaresi biliyor muyuz?
Artık yola çıktığımız yer ve vardığımız yer var; arası narkoz almış bir hastanın belleÄŸi gibi bomboÅŸ! Yeni tip hızlı yolculuklar kısa ama çok daha uzun metrajlı, çok daha dolu, anlatacak çok daha fazla ÅŸeyi olan hayat tecrübelerini alıyor elimizden!
Michael Ende, meÅŸhur kitabı ‘Momo’da yol alabiliyor olmanın aslında mesafelerden bağımsız düÅŸünülebileceÄŸine iÅŸaret ediyor: “Bazen önüme upuzun bir cadde çıkıyor. Öyle uzun ki, insan bunun sonu gelmez sanıyor. O zaman acele etmeye baÅŸlıyorsun. Gittikçe daha çok acele ediyor insan. Her önüne baktığında yolun hiç de kısalmamış olduÄŸunu fark ediyorsun. Daha hızlı ve daha gayretli çalışıyorsun; sonunda nefesin kesilip güçsüz kalıyorsun. Ve cadde hala upuzun bir ÅŸekilde seni bekliyor…. İnsan caddenin tamamına bakıp hemen bir karara varmamalı, her zaman adım adım ilerlemeli. Sürekli bir adım sonrasını düÅŸünmeli, bir adım, sonra derin bir nefes, sonra bir süpürge. İşte o zaman hayat zevkli olur. Önemli olan iÅŸini iyi yapmaktır”
Bir de ÅŸunu düÅŸünün; yanı başından hızlı tren geçen bir kaplumbaÄŸa ne hisseder?
“Adım atmaya gönlü olmayana” dedi beyaz saçlı adam, “her yer zaten çok uzak!”
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/yol-cesitlemesi-4778482

Henüz yorum yapılmamış.