Sosyal Medya

Makale

Aklın Yolunun Bir Olacağı Yer

Tarihi anlayışta toplumun iki uçta kitle halinde yığılması sağlıklı bir durum olmasa gerek. Belgelerden farklı yorum çıkarmaktan söz etmiyorum. İnatla tek tarafı belge kullanarak, algı konforundan taviz vermeme anlayışını kastediyorum.

Cumhuriyetin “elit” kadrosu için Osmanlı dönemi baÅŸtan sona karanlık dönemdir. PadiÅŸahın astığı astık kestiÄŸi kestik, toplumsal hayat deÄŸere layık hiçbir tarafı olmayan bir zaman dilimdir. Dolayısıyla üzeri siyah boya ile kapatılıp reddi miras edilir.

Muhafazakâr anlayış açısından aynı tarih kusursuz bir dönemdir. KardeÅŸ katlinin devletin bekası için, “yüce” duygularla uyguladığı dile getirilir. Tümü evliya kabul edilen padiÅŸahlar, eleÅŸtirilmezdir. Osmanlı zamanı, bu anlayış açısından baÅŸtanbaÅŸa kusursuz bir dönemdir. Üzeri beyaza boyanıp kilit vurulur ve eleÅŸtirel yaklaşımların uzağında tutulur.

İki farklı yaklaşım; siyah ve beyaz olarak birbirlerini besleyerek var ederler. Hayatiyetlerini sürdürmeleri bu zıtlık ilişkisine bağlıdır.

Cumhuriyete gelindiÄŸinde roller deÄŸiÅŸir.

Kurucu kadronun öngörüsü ve icraatları her ÅŸeyin üzerindedir ve algı bütün yönleriyle denetime tabidir. Devlet tarafından yazdırılan resmi tarih anlayışı tek doÄŸrudur. Muhalif bütün telakkiler vatan hainliÄŸi kategorisine yazılır. Kurucu liderin yasa ile koruma altına alındığı vasatta otoriteye yakınlaÅŸma adeta yarışa döner. Öyle ki faÅŸizmin revaçta olduÄŸu ilk dönemde kalemÅŸorlar “ulvi” özellikleri dönemin faÅŸist liderlerinden etkiyle devÅŸirirken, son dönemde demokrat argümanlara baÅŸvurulma zorunluluÄŸu nüksetti.

Kanunla koruma altına alınarak, dokunulmaz yapılan bir baÅŸka lidere dünyada rastlanmasa da devlet sınıfı olma ayrıcalığıyla deÄŸiÅŸim karşısında en katı muhafazakâr olmayı kabullenen anlayış, önce Kemalizm ideolojisini ihdas etti; sonra yasalarla oluÅŸan, ritüellere kutsallık afetti. OluÅŸturulan algı dünyası, “karanlık” Osmanlı tarihi yerine, aydınlık iddiasıyla bina edilirken, dayatmacı karakterini zaman zaman devreye giren namlu ile saÄŸlamaktan imtina etmedi.

Geldiğimiz aşamada post modern dünya anlayışında destek sorunu yaşayan Kemalizm, esneme dönemine girdi. Sıkça dillendirdiği bilim desteğini de kaybettikçe, kırılma korkusuna karşı bayram ve anma günlerini bedensel varlık izharına dönüştürme çabası içine girdi.

Kuruluştan günümüze ayrıcalıklı yaşamaya alışmış kesim, yeni anayasada kaldırılması kaçınılmaz giriş maddelerinin değişmesinin, kendilerini sıradan, eşit, vatandaş yapacağının farkındalar. Öte yandan kendini gönüllü desteğe bırakmayan, devlet aracılığıyla korunan her insan ve söylemin değerinin tartışmalı olduğu gerçeği, değişimi kaçınılmaz hale getiriyor.

Devlet eliyle korunma, izahı gayri kabil sonuçlar ortaya çıkarıyor.

İki yönlü salınımda, yaranmak isteyenlerin işi Kemalizm dinine kadar vardırdıkları, buna mukabil karşı uçta nesebe varan karalamaların varlığı bilinmektedir.

Arzu edilen durum, bütün kaynakların en sivrilerine varıncaya kadar ortaya konması ve belgeler üzerinden her insanın istediği kanaati, devlet korku ve övgüsü olmaksızın edinmesidir.

Kaynak ve belgelerin gittiği yere kadar bu serbest anlayışla gitmek, korkunun üstüne gitmek olacaktır.

Aklın yolunun bir olacağı en önemli örnek bu olsa gerek.

Hakaretin, dayatmanın, korkunun uzağında meselelerini konuÅŸma, paylaÅŸma ortamı hâlâ mı çok uzakta?

Siyah-beyaz tarih anlayışı bu millete pahalıya mal oldu.

Olmaya da devam ediyor.

Ahmet Mercan

 

Not: Bu makale, “İnsanı Geri Çağırmak” adlı eserden iktibas edilmiÅŸtir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.