Sosyal Medya

Makale

Teori, Pratik ve İman, Amel... Modern Yaşamın Kurgusu

Teori, toplumsal gerçekliği anlaşılır hale getiren bir kavramlar kümesidir. Bu kavramlar kümesi, olguları ve olgular arasında karmaşık gibi görünen toplumsal ilişkileri sistematik olarak anlamamızı sağlamaktadır. Teori, daha önce yapılmış olan bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen bilgiler üzerine kuruludur. Bu tanım genel bir tanımdır. Teori, daha çok uygulama ve eylemde kullanılabilecek ilkeler ve inanç zeminini inşa eden bir felsefi yaklaşımı içermektedir. Toplumsal olanın içeriklendirilmesini ve açıklamasını yaparken kullandığı kavramsal şemayı da içermektedir.

Teori, daha çok toplumsal yapıyı koruma konusunda aktif propaganda yapan kiÅŸi, kesim ve kurumlar tarafından yapılan saldırıyı püskürtme özelliÄŸi olan bir yapıyı inÅŸa eder ve bu yapının temel taÅŸlarını inÅŸa eder. Elbette ki bugün Müslümanlara yöneltilmiÅŸ her eleÅŸtiride bu propaganda yapma zemini güçlü bir etki olarak var olmaktadır. İslam’ın yetersizliÄŸi tezi, Müslümanların İslam ile kuramadıkları baÄŸ, Müslümanların modern dünyanın musallatı altında oluÅŸu gibi birçok yargıda propaganda etkisi olmakla birlikte müslüman zihnin kendi düşünce eylem alanının kavramsal ÅŸemasını bilmemesi ile de ilgili bir durumu iÅŸaret eder. Tabi ki yoÄŸun bir propaganda üzerinden oluÅŸan baskı, dünyevi kaygıların ahlaki kaygıların yerini alması, dünyevi makam, mevkii ve şöhretin arzulanır oluÅŸunun belirginlik kazanması ve bunu elde etmenin tek yolunun sunulan yaÅŸamı olduÄŸu kabul ederek propagandasını yapmaya gönüllü olmak gibi bazı olguları da dışarıda tutmamak gerekir.

Özellikle yaÅŸadığımız dünyada teorinin saklı kaldığı ve hatta teoriye yönelik giderek artan ÅŸiddetli saldırının yaÅŸadığımız sorunlara etkisini ayrıca düşünmekte yarar var… ‘Bu teoriktir’ yargısı uygulamada karşılığı yoktur anlamına gelmektedir. Hâlbuki teori, uygulamada hayat bulacak kavramsal ÅŸemadır. Düşünce ve eylemin birlikte var olmasını saÄŸlayan bir temele haizdir. Bu durum, müslüman zihnin iman ve amel arasındaki iliÅŸkinin mahiyetini kaybetmesi ile eÅŸ deÄŸer bir durumu iÅŸaret eder. Bu imanın konusu denilen her ÅŸey aynı zamanda uygulamada da kendisini göstermesi gereken bir ilkeyi iÅŸaret eder. Yani imandan bağımsız bir amel olmayacağı gibi teoriden bağımsız bir pratik de yoktur.

İman; mümin kulun, inanç olarak teslim olduÄŸu ve bu inancın gereÄŸini hayatında somut bir ÅŸekilde, uygulamada kendisine yer bulduÄŸu helal, haram, ibadet ve iyilikler toplamıdır. İman, müminin her adımında kendini açığa çıkaran bir özelliÄŸe sahip olmalıdır. Ahirete iman, dünyadaki yaÅŸamın nirengi noktası olmadan, iman ettiÄŸini söylemenin bir karşılığı yoktur. Hüküm Allah’ındır dedikten sonra, baÅŸka hükmetme iradesine tabi olmanın iman ile bir baÄŸ bırakmayacağını bilmekte yarar var. Bu temel bakışları hasıraltı ettikten sonra Müslümanları, modern cahiliyyenin tutsağı haline getirmek kolaylaÅŸacaktır. Teori ve pratik birbirinden ayrılamayacağı gibi, iman ve amelde birbirinden ayrıştırılamaz olandır. Bu temel gerçeÄŸi en yüksek sada ile haykırmakta yarar var.

Bu hale gelmenin temel sebebi ise; insanların mevcut kavramsal hiyerarÅŸiyi bilmemeleri, kavramların günlük hayattaki etkisini dikkatten kaçıran propagandalara itibar ederek göz ardı etmeleri, kendisine sunulan her ÅŸeye evet diyerek kendi konforuna devam etme arzuları belirleyici olmaktadır. Hâlbuki ilk yapılması gereken ÅŸey; kendisine sunulan ÅŸeyin hakikat ile bağını öğrenme çabası içinde olmak, bilgiyi olduÄŸu gibi kabul yerine küçükte olsa bir araÅŸtırma özelliÄŸi kazanmak ve muhalif bir sese kulak vererek haklı mı, haksız mı diye bir durup düşünmeye çalışmak baÅŸlangıç olacak bir özelliÄŸe sahiptir.

Teori Pratik ve İman Amel iliÅŸkisi bütünlük iliÅŸkisini saÄŸlar. Modern dünya ise bütünlüğü kaybetme güdüsü üzerine kuruludur. Çünkü parça üzerinden iktidarını güvene almakta ve böylece kendi iktidar alanını geliÅŸtirmeye ve geniÅŸletmeye devam edebilmektedir. EleÅŸtiriyi sadece, kurucu iktidara yöneltmekten sakındırmak için muhalif düşünceye yöneltmek için gösterilen çaba göz ardı edilemeyecek büyüklüktedir. Hem de bu yöneltme, büyük bir planlamayı da içermektedir. Bu planlama için gereken maddi ve düşünsel imkânları seferber edebilmekten de geri durulmamaktadır.

İman eden bir mümin, Arap cahiliyesi, İslam öncesi cahiliye, Arap müşrikliÄŸi, müşrik bir yapının ortaya konmasındaki İslam bilgisinin vahiy ve peygamber üzerinden deÅŸifre edilmesi hep anlatılır. Bu ‘cahiliye ve müşrik olma halinin kendisi nedir’ sorusu ise genelde sınırlı, o dönemle orantılı kalmayı sürdürmesi için gereken her türlü çaba gösterilmektedir.  Araplar dönemindeki cahiliye kavramını açığa çıkaran ÅŸey, vahyin nüzulü ile birlikte açığa çıkan bir ÅŸey; yani, vahyin dışında ve kendisine peygamber gönderilmediÄŸi için cehalet ile malul olmuÅŸ insanlar topluluÄŸu anlamını taşır. Vahyin dışında kalan ve vahyin gönderildiÄŸi peygamber sözünün etkisinin kalmadığı bir zemin cahiliye olarak tesmiye edilmektedir. Åžirk ise, Allah’ın hükmünün yerine kendi hükmünü irca etmek ve yeni hüküm mercileri oluÅŸturmakla orantılıdır. Yani putlara tapmak bir sonuçtur.

Åžimdi gelelim modern dünya ve düşüncenin yapısına; modern düşünce, dini bilgiyi, Allah ve O’na dair her türlü bilgiyi önce, havada asılı bırakmak, sonra da iÅŸlevsizleÅŸtirerek, yeni hükmetme kaynakları olarak akıl/felsefe ile bilim/deneysel tecrübeyi öne çıkarmaktadır. Din ise insan vicdanında saklı tutulması gereken bir olguya dönüştürülmüştür. Ama propaganda olarak dinin insanlığın özgürlüğünün önünde en büyük engel oluÅŸturduÄŸu da söylene gelmiÅŸtir. Åžimdi elimizi vicdanımıza koyalım; İslam öncesi Arap cahiliyesi ile modern dönem cahiliye arasında ne fark vardır; teknoloji dışında…

Modern düşünce dünyanın cahiliye olarak tanımlanması, betimlenmesi, aydınlatılma olarak kendini öne çıkarmasının karanlık bir dünya yaratmasını da dikkate alarak, şirk ile malul yapısını daha yüksek bir sesle dikkate sunmakta yarar var. Uyandırıcı bir etki bakımından, Arap cahiliyesi ile modern cahiliyeyi karşılaştırmak ve şirklerinin ortak özelliklerini deşifre etmekten kaçınmamak gerekir.

Aldatmanın ve aldanmanın sıradan bir hal almasının arkasında yatan temel gerçeklik, modern iktidarın kendi iktidar alanını güçlendirme ve kalıcı hale getirme arayışı olduÄŸunu bilmekte yarar var… Sosyal mühendisliÄŸin ürettiÄŸi iktidar alanının geri püskürtülmesi için gereken ÅŸey ise iman amel bütünlüğünü yeniden kazanan müminlerin kendi iktidar alanlarını; kastedilen iktidarın, salt siyasal bir iktidar alanı olmadığını, bilakis, her türlü yaÅŸam alanlarında oluÅŸturulmuÅŸ iktidar alanlarının hepsinin alaÅŸağı edilmesini beraberinde taşıması gereken bir duruÅŸ olduÄŸu gerçeÄŸini idrak etmekten geçer…

Elimizdeki kavramların büyük çoÄŸunluÄŸunun içeriÄŸini boÅŸaltarak bize sunmalarına karşılık, kendi kavramlarımızı yeniden ele alarak onları düşünmek ve asli hüviyeti içinde yeniden hayat içinde varlık kazanmalarına vesile olacak çabalar içinde olmak mümin için kaçınılmaz olandır. Bu kaygıları gidermek için gereken temel ÅŸey ise merhamet sahibi olmak ve onu kuÅŸanmaktan geçecektir. Kırmak, dışlamak, yok saymak yerine kazanmayı öncelemek esas olmalıdır. Her insan kazanılmayı hak etmektedir. Ne olursa olsun, neye inanırsa inansın, o insandır ve kazanılmaya deÄŸer olandır. Gerisi kendi uhdesinde olan ve mükâfat ile cezaya müstahak olmayı saÄŸlar…

Sonuç olarak, hiçbir pratik teorik olandan bağımsız inÅŸa edilemez! Hiçbir amel, inançtan bağımsız deÄŸildir. Aldatılmayalım, bu teoriktir, bu inanç konusudur vesaire ile…

Bütünlüğü idrak etmeden propaganda marjından kurtulmak mümkün görünmemektedir…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.