Sosyal Medya

Makale

gerçek kahramanlık, sabırla, stratejiyle ve ferasetle ilerlemektir

resûlullah’ın (sav) yürüyüÅŸü, 
insanlık tarihinin en ince iÅŸlenmiÅŸ stratejik yolculuklarından biridir.
onun için siyer okumak, üzerinde konuÅŸmak, anlamak kuran ve hadis kadar kıymetlidir.
kıymetlidir çünkü;
o, gökten aldığı vahyi yeryüzünde ete kemiÄŸe büründürürken
yalnızca oluÅŸan bir inanç topluluÄŸu deÄŸil;
bir hukuk düzeni, bir adalet sistemi ve bir devlet inÅŸa etti.

bu kutsal yolculukta adımların temposunu vahiy belirlerken,
aynı zamanda yönünü insanlık tecrübesi ve siyasi feraset tayin ediyordu.
resûlullah örnek alınacak hayatının en önemli kısmı bence bu yürüyüÅŸten alınacak derslerdir.
“eÄŸer sabreder ve sakınırsanız, onların hileleri size hiçbir zarar vermez” (âl-i imrân, 120) 
ayeti, bu yürüyüÅŸün ilahi pusulasıydı.
‘sabır ve sakınma’ diyor aziz kitap, bildik mi müslüman...

mekke yılları, gücün deÄŸil hakikatin sınandığı yıllardı.
on üç yıl boyunca kılıçlar deÄŸil, kelimeler konuÅŸtu.
ilk müslümanlar iÅŸkence gördü, boykot edildi, dışlandı; fakat resûlullah stratejisini bozmadı.
öyle diyordu iÅŸte her gün uÄŸradığı yasir ailesine;
iÅŸkence halini görür, ziyaret eder, bakar ve “sabredin” diye söyler ve yanlarından ayrılırdı.
o kadar iÅŸte...
çünkü biliyordu ki, kökleri arza salmamış aÄŸaç ilk fırtınada yıkılır.
o yıllar, davanın temelini kalplere iman yerleştirerek atmanın yıllarıydı.
“sen yalnızca tebliÄŸ etmekle yükümlüsün” (ÅŸûrâ, 48) buyruÄŸu,
aceleci adımların önüne geçen sabır ilkesini öÄŸretiyordu.
hız adamı yoldan çıkarır be dost.

habeÅŸistan hicreti, bu stratejinin ilk dış politika adımıydı.
güç yetmediÄŸinde, yetmez iÅŸte. bilmez misiniz, yaÅŸar dururuz günlük hayatımızda...
o zaman iÅŸte onuru koruyacak, yeÅŸeren filizin kök salması için bir kapı arandı;
adil bir kralın himayesine sığınıldı.
bu, bir kaçış deÄŸil; uzun vadeli bir direniÅŸ planının parçasıydı.
direniÅŸ, yumruk sallamadan önce pazuya güç vermek için çalışmaktır dost...

medine’ye hicretle birlikte yürüyüÅŸ yeni bir evreye girdi.
artık iman, yalnızca gönüllerde deÄŸil, ÅŸehirlerin sokaklarında da kök salacaktı.
medine sözleÅŸmesi,
yahudiler ve müÅŸriklerin farklı inanç ve kabilelerini tek bir hukuk düzeninde toplayan,
barışı önceleyen ama savaÅŸa da hazır bir yapı kuran eÅŸsiz bir belgeydi.
burada resûlullah’ın siyasi aklı,
mekke müÅŸrik düzeninin saldırılarına karşı koyabilmek için yaÅŸadığı toplumdaki farklı gruplarla stratejik anlaÅŸmalar yaptı.
“aranızda adaletle hükmedin” (nisâ, 58) emrinin hayat bulmuÅŸ hâline dönüÅŸtü.
kendi toplumunda barışı sağlanamamış bir milletin bırakın başka bir topluluğa yardımı,
kendisi yardıma muhtaçtır.

hudeybiye antlaÅŸması ise görünüÅŸte geri adım, gerçekte ilerleyiÅŸin anahtarıydı.
kılıçlar kınına kondu; sabır, en keskin silah oldu.
bu sırada, resûlullah’ın ashabı arasında anlamakta zorlananlar oldu.
“neden savaÅŸmadık, neden hemen fethetmedik?”
neden baÅŸtan sona bizim aleyhimize maddeler içeren belgeye imza atıldı diye sorguladı , itiraz etti sahabe.
ömer... evet, ömer iÅŸte, ÅŸiddetle anlaÅŸmayı reddetti.
ama yıllar sonra o anı en mahcup olduğu an olarak hatırladı durdu.

ama peygamber bilir ve öÄŸretirdi ki;
gerçek kahramanlık, sadece düÅŸmana karşı kılıç sallamak deÄŸil,
zamanı, şartları ve insanları doğru okumaktır.

“bazen yerinde durmak, yürümekten daha hızlı yol aldırır” diyordu.
bir yıl sonra mekke’nin kapıları, iÅŸte bu sabrın meyvesi olarak açıldı.
“belki de hoÅŸunuza gitmeyen bir ÅŸey sizin için hayırlıdır” (bakara, 216) ayeti,
bu ferasetin arka planında duran hakikatti.

orda mısın müslüman,
hudeybiye’yi anlamayan akıl
kendinden kat kat güçlü düÅŸmanın etrafından dolaÅŸacağına
kuyruğuna basmayı cesaret ve kahramanlık zanneder.
oysa gerçek kahramanlık, sabırla, stratejiyle ve ferasetle ilerlemektir.

ibn RüÅŸd deyiÅŸiyle, "Yumurta dıştan bir güçle kırılırsa yaÅŸam son bulur, içten bir güçle kırılırsa yaÅŸam baÅŸlar; zira sahih dönüÅŸümler hep içten gelir."

bedir, uhud ve hendek savaÅŸları, bu yürüyüÅŸün askeri sınavlarıydı.
bedir, hazırlığın meyvesi; uhud, disiplinsizliÄŸin bedeli; hendek, düÅŸmanı doÄŸrudan karşılamadan akılla boÅŸa çıkarma zaferiydi.
her biri, “ey iman edenler! sabredin, sebat gösterin, nöbet bekleyin ve allah’tan korkun ki kurtuluÅŸa eresiniz” (âl-i imrân, 200) ayetinin sahada tecellisiydi.

ve mekke fethi... o gün güç zirvedeydi ama merhamet de zirvedeydi.
düÅŸmanlar affedildi, gönüller kazanıldı. çünkü devlet olmak, yalnızca düÅŸmanı yenmek deÄŸil; düÅŸmanını bile adaletin gölgesine almaktır.
“rahmetim her ÅŸeyi kuÅŸatmıştır” (a’râf, 156) ayeti, bu fetihte en canlı ÅŸekilde hayat buldu.

resûlullah’ın 23 yıllık yürüyüÅŸü, bize üç büyük hakikati öÄŸretir:
zaman, zaferin en büyük yol arkadaşıdır; 
sabır ve feraset, aklın en güçlü zırhıdır;
merhamet ise gücün en asil hâlidir.
ve tarih, aceleciliğin hezimetiyle, sabredenlerin zaferini defalarca yazmıştır.

mesela çok ilginç geldiÄŸi için söylüyorum;
yaÅŸadığımız ÅŸu günlerde diyordum ki,
ökkeÅŸ... mustafam dedi, elimi tuttu ve,“yorma kendini, bırak, müsaade et de 
okuyucu anın yorumunu kendi yapsın” dedi.
sonra nefeslendi ve
“ÅŸimdi, büyük hesaplaÅŸmaya hazırlık için;
zamanı, sabrı ve feraseti kuÅŸanma vaktidir”
dedi ve sustu.

paylaÅŸmaya deÄŸer gördüÄŸünüz yazılarımın dilediÄŸi kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!

1 Yorum

  1. Vesselam

    Ağustos 19, 2025 Salı 14:43

    Sabır, hayatın ileriye yönelik startejisini belirleme dönemidir. Sabır, geçen süreci değerlendirme dönemidir. ve Sabır daha kararlı daha azimli daha bilinçli adım atmanın yani ferasetin başlangıcıdır. Sabır, tükenmişlik değil de kendini yeniden yeşertmek için yağmuru bekleme dönemi....Muhabbetle

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.