Makale
Kalbimiz nerede?
“Onlar açlıktan kıvranan çocuklar. O çocuklara yemek götürmeye çalıştım, sonra bana ateÅŸ açtılar. Sevgi için, insanlık için, İslam için Müslümanların yanında durun. Lütfen Müslüman kardeÅŸlerinizle dayanışma içinde olun. Beni kalplerine kabul ettiler. HemÅŸire olarak oraya gidebilmek için para ödedim. Açlıktan kıvranan Müslüman çocuklara yemek götürmek istediÄŸim için beni çölde dövdüler. Kalbiniz nerede? YaÅŸam sevgisi ve insanlık için. Onlar bebekler ve kadınlar. Kadınlar, ölmekte olan bebeklerini emzirmeye çalışıyor ama göÄŸüsleri kupkuru. Filistin’deki kardeÅŸlerinizin yanında durun. Hiç böyle bir ÅŸey görmedim ya da deneyimlemedim. Lütfen Filistin’e yürümemize izin verin. Lütfen, yalvarırım size.”
Bunlar İsrail zulmüne karşı dünyanın her yerinden gelerek Refah Sınır Kapısı’nda toplanan ve Gazze’ye yardım ulaÅŸtırmaya çalışan binlerce gönüllüden biri olan İngiliz aktivistin gözyaÅŸlarıyla haykırarak söylediÄŸi sözler… Diktatör Sisi’nin eli sopalı adamları taÅŸlaÅŸmış kalpleriyle orada duruyor ve esasen kendilerinin de en büyük düÅŸmanı olan siyonist İsrail’i koruyorlar. Refah Sınır Kapısı ile ölüm cenderesine alınmış Gazzeli kardeÅŸlerimiz arasına adeta etten duvar örüyorlar.
Bir tarafta Gazze için dayak yemeyi ve hatta belki de ölmeyi göze alan gözü yaÅŸlı bir İngiliz aktivist… DiÄŸer tarafta duvarın ötesinden feryatlarını iÅŸittiÄŸi kardeÅŸlerinin katline karşı zalimin yanında duran sözde Müslüman Mısırlı güvenlik güçleri… Bir İngiliz gözyaÅŸlarıyla, “Lütfen Müslüman kardeÅŸlerinizle dayanışma içinde olun!” diye haykırıyor. Sisi’nin kardeÅŸlik hukukundan nasipsiz polis ve askerleri, yanlarına aldıkları vahÅŸi çapulcularla birlikte insaf sahibi bu savunmasız insanlara acımasızca saldırıyor.
Her ÅŸey tersine dönmüÅŸ gibi sanki. Zalimler içimizdeki hainlerle iÅŸ tutuyor. Yeryüzünün hiç tanımadığımız yerlerinden çıkıp gelen insaflı insanlar bizim acılarımızı bizden kat kat fazla sahipleniyor. Hazin bir ahval içindeyiz. BildiÄŸimizi sandığımız her ÅŸeyi yeniden düÅŸünmemiz gerekiyor belli ki. Hadiselerin bize söylediÄŸi ÅŸey bu! Almamız gereken çok önemli dersler var bütün bu yaÅŸananlardan. Makro planda olduÄŸu gibi, mikro planda da…
“Kalbiniz nerede?” diye soruyor İngiliz aktivist… Bu soru sadece diktatör Sisi’nin ruhunu satmış adamlarına sorulmuyor. Kalbinin yerini unutan herkese, hepimize soruluyor. Gazze hiç yokmuÅŸ gibi yaÅŸayıp gidenlere en çok! Tarihin en büyük zulmüne ilgisini kaybedenlere! Zulme gözlerini kapatanlara, arkasını dönenlere! Gönülden duasını, ısrarlı desteÄŸini esirgeyenlere!
Mazlumun yanında durmayı kimliÄŸi yüzünden kendine yediremediÄŸi veya sınıfsal konumuna yakıştıramadığı için soykırıma mazeret uydurmaya çalışanlara deÄŸil, hayır! Onlar kalplerindeki mührü açmalılar önce! İçlerindeki nefretle yüzleÅŸmeliler. Müslüman olan hiçbir ÅŸeyi sevemiyor onlar. Muhtemelen İslam inancında olmayan (Allah nasip etsin inÅŸallah) bir İngiliz aktivistten çok daha uzakta duruyorlar yaÅŸadıkları topraklardan, o toprakların ruhundan, ikliminden.
GörüldüÄŸü gibi Gazze’yi görmek ve anlamak için Müslüman olmak gerekmiyor. Zalimi teÅŸhis etmek için de… Åžöyle apaçık bir tabloda Gazze için içi yanmayanın, soykırımcı siyonist zalimlere karşı samimiyetle mazlumun yanında duramayanların insanlığı tehlikededir, buna ÅŸüphe yok!
DiÄŸer taraftan, İslam hakkında yüksek sesle söylenmiÅŸ yüzlerce cümlesi olanlar olarak bizim de bu yiÄŸit İngiliz aktivistin sözlerinin bir tokat gibi yüzümüze çarpıldığını kabul ve itiraf etmemiz, sesimizi alçaltmamız ve düÅŸünmeye buradan devam etmemiz gerekiyor. Belli ki çok zor bir imtihandayız ve imtihanın soruları hiç çalışmadığımız yerden geliyor!
https://www.yenisafak.com/yazarlar/gokhan-ozcan/kalbimiz-nerede-4718441
Henüz yorum yapılmamış.