Makale
iman bazen bağırmaz, sabreder; bazen konuşmaz, dua eder
gazze’de kan, toprakla buluÅŸalı çok oldu. 600 gündür tüm dünyanın canlı izlediÄŸi
bir soykırım yapılmakta.
ama bu tarifsiz zulüm karşısında dünya bir suskunluk
özelde ise müslüman dünyası, utandıran bir sessizlik içinde.
diplomatik nutuklar,
renkli protesto yürüyüşleri
batılı devletlerin tam destek verdiği israil'in katliamına engel olmuyor.
diÄŸer yandan bir araya gelindiÄŸinde
veya sosyal mecralarda
elinde kalem tutan, vicdanı sahibi ama hayal kırıklığını öfkeye tahvil eden
veya siyasi taraftarlığı nedeniyle taşkınlık yapan
müslüman camianın abisi, hocası dahil tek elden koro halinde sitemkar şekilde
hüküm cümleleri kuruluyor;
“müslümanlardan bir ÅŸey olmaz.” diye aÅŸağılayan sözler dökülüyor dillerinden
ne cemaatler kalıyor, ne sivil toplum, ne de hükümet…
oysa ki, yeryüzünde zulüm yürüyorsa, iman da suskun değildir.
fakat iman bazen bağırmaz, sabreder;
bazen konuÅŸmaz, dua eder;
bazen yürüyemez, bekler ama yine de pes etmez.
bir yutup programında
akademisyen ayçin kantoğlu hanımefendi şöyle buyurmuşlar:
“islam, ait olduÄŸu topraklardan havaya yükselmiÅŸ durumda. globalleÅŸiyor, küreselleÅŸiyor.
bugün batı’da katledilen o ÅŸehitlerin mübarek kanının homo sapiensten bir âdem devÅŸirdiÄŸine ÅŸahit oluyoruz. demek ki İslam mevcut insan bakiyesinden memnun deÄŸil.
kendisine yeni bir insan bakiyesi devÅŸiriyor.”
hanfendi ses tonuyla, ifade gücüyle müslümanlardan alkış alıyor…
lakin, izninizle soralım:
islâm eÄŸer gerçekten mevcut insan bakiyesinden memnun deÄŸilse, bu hükme nasıl vardınız?
siz rabb’in gönülleri tarayıp kimi seçeceÄŸini bilebilir misiniz?
daha 20’li yaÅŸlarda 1983’te çaÄŸlayan meydanında israil bayrağı yakmaya baÅŸladık ve
40 yıldır hiç usanmadan filistin için şiirler okurken,
kalplerimiz kudüs için atmış,
meydanlarda tekbirlerimiz yankılanırken
o okulun kayıtlı öğrencisi olduk…
biz sizi o ara hiç görmedik ayçin hanım.
siz bu yürüyüşün neresindeydiniz ki?
dost: islam bir nizamdır.
ve bu nizam bir halkı terk edecekse, önce o halkın kalbindeki imanı çekip alır.
ama bu topraklar,
bu anadolu'nun fukara insanı henüz imanından öyle bir vazgeçmişlik yapmadı
biz bu ülkenin müslümanları olarak hâlâ ümmetin yüz akıyız.
herkes sustuÄŸunda biz konuÅŸtuk.
herkes döndüğünde biz kudüs'e ve mazlum coğrafyalara yönümüzü dönmekten vazgeçmedik.
ülke ve kendi gerçekliğimizi unutmadan diyorum ki;
ey dostlar!
zamanın içinden geçiyoruz.
ve bu zaman, iman ile inkârın keskin sınırlarla ayrıldığı bir zaman.
imtihanın ağırlaştığı, kardeşliğin sınandığı, ümmet bilincinin uykuda olduğu bir çağdayız ve
150 yıldır darmadağın olduk be dost... valla!
kolay deÄŸil iÅŸte, bilmez misin?
fakat bu çaÄŸ, Allah’ın kudretinden bağımsız deÄŸil.
zulüm yürüyor olabilir ama rahmet arkasından geliyor.
çünkü Rabbin adı Adl’dir.
ve adalet, mülkün temeli olduğu kadar ümmetin de yeniden diriliş müjdesidir.
bizi bekleyen esas, bir kıyam değil;
bir diriliÅŸtir.
ve bu diriliÅŸ,
sadece şehitlerin kanından değil,
yaşayanların duasından da beslenir.
her secdede “kardeÅŸlerim için ya Rab!” diyen bir yürek,
mazlum coğrafyalara gönderilmiş bir neferdir.
bugün duaya kalkan eller,
yarın kurulan meydanlar olur.
bugün ağlayan yürekler,
yarın yürüyen safların öncüleri olur.
ama evet, içimizden çıkan bazı sesler “bizden bir ÅŸey olmaz” diye baÅŸlayan cümleler sonrası
ümmetin alnına kara çalmaya çalışıyor.
oysa biz, yunus gibi yüzünü çevirmeyenlerden olmak zorundayız.
çünkü hâlâ imanlı bir gençlik var.
hâlâ sabah namazında secdeye kapananlar,
hâlâ mahzun coÄŸrafyalar için dua eden nineler,
hâlâ ümmetin izzetini dava edinmiÅŸ delikanlılar var.
40 yıl önce çaÄŸlayan’da bir kiÅŸi iken, ÅŸimdi yâr, oÄŸlan, kız, damat, gelin ve 7 torunu ile 15 kiÅŸi meydanların tozunu yutuyorum.
ey kalemi tutan dost!
bu hakkı söylemek görevindir. tamam,
ama bu hakikat, ülke müslümanlarının gerçekliği varken
yüzüne çarpılan bir tokat değil;
yüreğine damlatılan bir ilham olmalı. eleştiri, aşağılamak değil;
diriltmek içindir.
biz birbirimizi diriltmeliyiz.
çünkü bu yürüyüş, sadece kıyam için saf tutanların değil,
aynı zamanda saf kalanların zaferine gebedir.
ökkeş kararlı bir ses tonuyla:
islam bu topraklarda hâlâ yaşıyor.
bu topraklar hâlâ dua kokuyor.
ve biz, Allah’ın izniyle, yüz akıyız.
susmuş olabiliriz ama teslim olmadık. unutmayın:
bazen bir secde, bin çığlıktan güçlüdür.
ve bazen bir dua, bir ordudan daha keskindir.
bir gün gelecek
ama o gün mutlaka gelecek
kudüs fethedilecek…
onun için “savaÅŸ atlarını hazır etmeye” sabırla uÄŸraÅŸacağız.
yılgınlık yok!
dedi ve sustu..
paylaşmaya değer gördüğünüz yazılarımın dilediği kısmı dahil dostlarınıza ikrama açıktır.
bir gönle daha temas etmek iyidir. valla!
Vesselam
Haziran 14, 2025 Cumartesi 02:54
oysa ki, yeryüzünde zulüm yürüyorsa, iman da suskun değildir. fakat iman bazen bağırmaz, sabreder; bazen konuşmaz, dua eder; bazen yürüyemez, bekler ama yine de pes etmez. Cümleniz vurucu cümlelerden biri...ayçin kantoğlu hanımefendinin haklı tespitlerine haklı eleştiri getiriyorsunuz farklı pencere açarak... Demem o ki; cümleler muhatabta etki bırakıyorsa güçlüdür. ayçin kantoğlu hanımefendi etki bıraktı insanlarda kendilerini sorgulama noktasında da iyi olduğu kanaatindeyim.