Sosyal Medya

Makale

Dünya Bir Bataklığın Pençesinde Debelenirken

İçinde yaÅŸadığımız yaÅŸamın kültür kodlarını belirleyen, siyasal sistemini inÅŸa eden ve iktisadi sistemini kuran mekanizmanın iki yüzyıldır bir türlü insanı huzura kavuÅŸturacak bir sistemi kuramamasını neye borçludur? Var olduÄŸumuz her anı belirleme konusunda herhangi bir ihmali bulunmayan bu sistemin bir deÄŸerler skalası ve erdemlilik üretecek bir yapıyı inÅŸa etmede yetersizliÄŸini ilan etmek için baÅŸka sebepler aranmalı mıdır?

Modern dünya, baÅŸladığı günden itibaren insan hakları, özgürlükler ve eÅŸitlik kavramları havada uçuÅŸmakla birlikte sahada bunu gözlemlemek neredeyse imkânsız olmaktadır. Modern dünya kendisini insan, diÄŸer insanları ise barbar tanımlayarak hakların sadece kendisine ait olduÄŸunu önce zımnen sonra alenen ilan etmesine raÄŸmen, olup bitene yönelik siyasi ÅŸovlar yapmaktan da imtina etmemektedir.

Birinci ve ikinci dünya savaÅŸları yanında Afrika ve Asya ülkelerindeki sömürge ülkelerinde yaptıkları bilinen bir ÅŸey iken Latin Amerika ve Amerika’nın yerlilerine yönelik yaptıkları da ortada durmaktadır. Son yirmi yıla bakıldığı zaman ise İslam topraklarında meydana gelen vahÅŸet, katliam ve saldırılar, ÅŸiddete karşı ÅŸiddetin meÅŸruluÄŸu zemininde öne çıkartılarak yaptıklarına kılıf ürettikleri görülmektedir. Bugün ise iktidarlar düzleminde bu dünya sisteminin bir parçası olan her iktidar, Gazze katliamına sessiz kalarak sistemin kendisini ödüllendirmesini beklemektedir. Siyasal ÅŸovlar dışında atılmış bir adıma rastlamak mümkün deÄŸildir. Ama yeni seçilen ABD baÅŸkanının OrtadoÄŸu ziyaretinde ‘korsan güçlerin’ yaptığının modern versiyonunu yaparak paraları toparlayıp gitti. Ne deÄŸiÅŸti? Hiçbir ÅŸey…

Dünya gücü olmaya niyetlenen İslam ülkelerinin bugüne kadar söylem dışında yaptıkları herhangi bir fiili adıma denk gelinmedi. Bir taraftan uluslararası güç olmayı hayal ederken, diÄŸer taraftan da Gazze’deki çocuklar açlıktan ölmeye devam ediyorken, yardım faaliyeti yaptığını söylemekten öte bir ÅŸey yapılmamaktadır. Muhtemelen yapılan bir ÅŸeyler vardır tabii ki, izin verildiÄŸi kadar ve yetersiz, oradaki her insana ulaÅŸma ihtimali olmayacak kadarı…

Bu konuda entelektüel ve aydın kesim, Hamas eleÅŸtirisi yapmakla kendisini kurtaracağını düÅŸlemektedir. Katliama ve soykırıma karşı çıkan entelektüel, akademisyen ve aydınlar ise bulundukları yerlerde yalnızlaÅŸtırılmaya baÅŸlanmaktadır. Özellikle bu batılı toplumlarda böyle iken müslüman coÄŸrafyalarda farklılık arz etmemektedir. Siyasal sistemin onayından geçen eylemlilikler olumlu, ama siyasal sisteme aykırı eylemler ise ÅŸiddete maruz kalmaktadır.

Vicdan sahibi her insanın üzerinde ısrarla durması gereken ÅŸey, gerçekten bu sadece bazı kötü insanların yaptığı bir ÅŸey mi? Yoksa sistemin kendisi kötülük üreterek her insanı belirli bir makama taşıdığı zaman bu kötülüÄŸün parçası mı kılmaktadır? Bu sorular ehemmiyetli sorular. Dikkatle üzerinde durarak tefekküre konu edinilmeli ve cevabı öyle verilmelidir.

Anlam ve erdemin din dışı geliÅŸtirilmesinin imkânsız oluÅŸunun teminatı, modern düÅŸüncenin kendisinde mündemiçtir. Bugüne kadar anlamı ve erdemi inÅŸa edecek herhangi bir ÅŸey ortaya koyamadığı gibi kötülüklerin azaltılmasını saÄŸlama konusunda da bir ileri adım atamamaktadır. İnsanın yabancılaÅŸmasının koyu karanlığa yöneldiÄŸi bir zeminde aydınlığın söz konusu edilmesi beklenti dışı kalacaktır. Modern düÅŸünce, Tanrı ve tanrının indirdiÄŸi dinin yeryüzünde bir karşılığının olmadığı savı üzerine kurulu olduÄŸu bedihidir. Din ve vahiy, bilinemeyen ve ispata konu olamayan ‘absürt’ olgulardır. O yüzden akıl ve bilim aydınlatıcı bir rol üstlenecektir. Modern düÅŸünce de bu iki olguya yaslandırılarak kuruldu. Aradaki farklılıklar özelde bir deÄŸiÅŸikliÄŸi inÅŸa etmemiÅŸtir. İster rasyonel ister ideal felsefi sistemler, modern düÅŸüncenin öncüllerini ellerinde tuttukları için aynı mottoyu yerine getirmeye devam ederek dünyayı ve içindekileri bataklığa dönüÅŸtürmekte kararlı davranmaktadırlar. Hatta ileri bir adım atarak hem gerçekliÄŸi ve insanlığı aÅŸan yeni bir sistemin arayışının temellendirilmeye çalışıldığı bu zaman, daha karanlık ve dehlizleri bol bataklıklara yenilerini eklenmekten öte bir iÅŸleve sahip olmayacaktır.

Son zamanlarda yaptıkları Gazze kötülüÄŸü ile birlikte vicdan sahibi insanların dine yönelmelerine neden olduklarını daha tam anlayamadılar. Bu vesile ile Müslümanların sayısı arttığı gibi bu zulme baÅŸ kaldıran insanların vicdanları, içinde var oldukları sistemin karabataklığını da idrak ederek yeni arayışlara kapı araladığı görülmektedir. Aynı ÅŸeyin müslüman dünyada da açığa çıkması beklenmelidir.

İslam coÄŸrafyasında, din ve dine yönelik eÄŸilimin güçlendirilerek varlık kazandırılması elzemdir. Batılı kötülük odaklarının karşısına alternatif bir iyilik hareketi olarak, çıkmayı saÄŸlayacak yegâne yapı olduÄŸu içindir. O yüzden modern düÅŸüncenin bütün türevlerinden azade bir yapı içinde kendine mahsus özelliklerini koruyarak varlık sahasına çıkmayı baÅŸarmaya yönelik çabalar çok kutlu bir hareket olacaktır. Çünkü modern düÅŸünce, kendi dışındaki her kültüre nüfuz ederek kendisine benzetme çabalarını aralıksız sürdürmüÅŸtür ve sürdürmeye devam etmektedir. Çünkü dünya kendisine benzediÄŸi andan itibaren alternatif bir yapı kalmayacaktır. Bataklık ise mutlaklaÅŸtırılarak dilediÄŸi ÅŸekilde hareket etme kabiliyetini rahatlıkla sergileyecektir. İşte bu yüzden İslam dünyasındaki modernist hareketler bu iÅŸlevi yerine getirme konusunda büyük çabalar göstermiÅŸlerdir. Ama hala salt kendi bilgi sistematiÄŸi içinde, kendi düÅŸünce geleneÄŸi izleÄŸinde hareket ederek bu bataklıktan kurtulmanın mümkün oluÅŸunu idrak eden bir hareket vardır, bugün daha güçlü bir ÅŸekilde sesini duyurmaya baÅŸlamalıdır.

Yeni arayışlarla öne çıkan bu yaklaşımlar, öncelikle modern düÅŸünce türevlerinden kurtulmayı, modern düÅŸüncenin sunduÄŸu konfor alanını terk etmeyi, büyüme, geliÅŸme ve ilerleme gibi aldatıcı pozisyonları fark etmeyi ve onlardan kurtulmayı eksene alan bir entelektüel harekete ve onunla uyumlu bir sosyal harekete ihtiyaç vardır. İşte ilahi rıza, bu hareketi hayata geçirecek her kiÅŸinin kazanacağı bir ödül olarak önünde durmaktadır.

Bir asrı geçkin olduÄŸu halde insanlığı ileri taşımak yerine daha da gerileten bu sistemin sonu gelmiÅŸtir. Bütün ihtiÅŸamına raÄŸmen, yerini ahlaki, erdemli, onurlu ve bağımsız karaktere sahip bir harekete bırakacaktır. Bunun öncülüÄŸünü kimin yapacağı ise bu onun çabasına ve kendisini bu iÅŸe hazır kılmasına baÄŸlıdır. Allah bir iÅŸe kim hazır ise onu görevlendirir.

EÄŸer bu sistem böyle sürecekse OrtadoÄŸu kan gölü olmaya devam edecek demektir. Bugün Gazze, yarın Lübnan, öbür gün Mısır, diÄŸer gün Ürdün, Suudi Arabistan ve ardından Suriye, Irak, İran, en sonunda da Türkiye aynı akıbete duçar olacaktır. Bu ham hayal deÄŸil, İsrail Siyonistlerinin ve Amerikan neo-conlarının ortak hedefi ve arzusudur.  Aynı zamanda dünyanın kendi tekelinde olması gerektiÄŸini düÅŸünen ve kendi Tanrılıklarının mutlak bir evreye ulaÅŸmasını bekleyen belirli bir sermaye grubunun da isteÄŸi olduÄŸu unutulmamalıdır. Yirmi yıl önce bunların komplo olduÄŸu söylenirken bugün ise bu komplo olduÄŸu düÅŸünülen her ÅŸeyin adım – adım gerçekleÅŸtiÄŸine tanık oluyoruz. En basiti ise çiptir. Beyne takılacağı söylendiÄŸi zaman komplo olduÄŸu söylenmekte iken bugün artık Özel Hastaneler reklam yaparak insanları beyinlerine çip takmaya davet etmektedirler. Tabi ki saÄŸlık nedeni ile…

İnsanlar ve Müslümanlar ya akıllarını baÅŸlarına alacaklar, kendilerine tasallut olmuÅŸ bu sahte ve kurgusal iktidardan kurtulacaklar, ya da kendi sonlarını Allah’ın emri yerine insanların içinden kendilerine tanrılık ihdas eden bir elit ekibin eline bırakacaklar.

Tercih, insanoğlunun kendi iradesinde ve uhdesinde bulunmaktadır.

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.