Makale
Tâbi Olmak İçin Önce Tanımak
Kur’an’ın metni Allah’a, yazıya geçirilmesi Resul’e ve katiplerine aittir. Kur’an’ın sahibinin kaç tane kitabı olduğunun tam sayısı bilinmiyor. Bilinen önceki kitaplarını en meşhurları Zebur, Tevrat, İncil’dir. Kur’an önceki kitapların hülasası ve tamamlayıcısıdır. Bu kitabın birçok ismi vardır, El Kitap, El Kur’an, Ez zikir gibi birçok isim ile anılsa da bilinen en meşhur ismi El Kur’an’dır.
Metnin sahibi Allah, aynı zamanda tüm mahluku yoktan var eden, fıtrat-karakter veren, insanı yaratandır. Allah, kitabında muhatap kabul ettiği insanlara, kendini tanıtıyor iman etmeye çağırıyor, dünya hayatını, ahiret hayatını, doğruyu ve yanlışı öğretiyor.
Kur’an yaklaşık 1400 yıl önce, Yüce Allah’tan Cebrail (as) aracılığıyla, Muhammed’e (as) vahyedilmiş, vahiy kâtipleri tarafından, Resulullah’ın gözetiminde yazıya geçirilmiş, Halife Ömer (ra) zamanında kitap haline getirilmiştir. Muhammed (as) Allah’ın kulu ve elçisi olarak hem kitabı insanlığa aktardı hem de kul olarak hayatına taşıdı. Adeta iki ayaklı Kuran idi ve müminlere üsve-i hasene yani güzel bir örnek oldu.
Kur’an 604 sayfa, 114 sure, 6236 ayettir. Kur’an resmi sıralama ve nüzul sıralama olarak iki şekilde kitaplaştırılmıştır. Resmi sıralama, ilk kitap haline geldiğinden beri hep aynı olmak ile beraber, nüzul sıralaması müelliflerin araştırma ve kanaatlerine göre farklılık göstermektedir. Ama bu iki sıralama 114 surenin sıralaması ile alakalı olup, içeriğinde herhangi bir farklılık yoktur.
Kur’an ile Allah, tüm insanlığa hitap etmiştir.
Kur’an, Allah’ın insan ile konuşmasıdır. Allah’ı ve gönderdiği dini öğrenmek için, insanın elinde olan esas kaynaktır. Diğer tüm dini bilgiler, rivayetler, İslam alimlerinin yazdıkları ve ortaya koydukları görüş ve kanaatler, Kur’an’ın mihenkliğinde değerlendirilmeli ve Kur’an’ın ışığında anlaşılmalıdır. Kur’an, taklidi yasaklar, tahkik ehli olmamızı ister.
Kur’an’ın ana konularına değinecek olursak, birinci konu, TEVHİD yani Allah’ı tek ilah olduğu gerçeği ve bilincini her daim öğretmesi ve olmazsa olmaz inanç esası olduğunu vurgulamasıdır. Tevhid inancını yıkan şirk inancının çeşitlerini, tehlikelerini, örnekleri ile muhatabı olan insana yani bizlere anlatır. İkinci konu Adalet ve Gıst’tır. İnsan-insan ilişkisi ve insan mahluk ilişkisinde esas alınacak ölçü olan adalet ve gıst çok vurgulanır. Adalet her türlü otoriter durumda muhatapların arasında sağlanması gereken ölçü, gıst ise bu uygulama içinde iken kendinden fedakârlık yapmayı öğütler. Örneğin, haksız yere can alanın cezası kısas yani canının alınması olduğu halde, Allah (cc) Hak sahibinin kısas hakkından vazgeçip affetmesinin kendi için daha hayırlı olduğunu öğütler.
Kur’an’da, Allah insan ilişkisi, insan Allah ilişkisi, Allah’ın insan dışındaki mahluk ile ilişkisi, insanın insan ile ve insan dışındaki mahluk ile olan ilişkisi anlatılır, öğretilir, düzenlenir. Allah’ın insana verdiği akıl nimetini maksimum derecede kullanmasını sürekli öğretir hatırlatır. Aklını kullanmayanın hidayetsizlik pisliğinde kalacağını bildirir. Aklını kullanmayanın hayvanlardan aşağı olacağını örnekleri ile bildirir. Aklın vahiy ile çalıştırıldığında hidayete cennete Rabbin rızasına götüreceğini her vesile ile vurgular. Kur’an insanı, düşünmeye, sanata, üretmeye, arkeolojiye, belgeselciliğe, biyolojiye, astronomiye yaşadığı evreni keşfetmeye çağırır. “Gezin yeryüzünü yaratılış nasıl başlamış bakın” der. Hasılı Kur’an insanı aktif olmaya, iyi olmaya, iyiliği yaymaya, kötülükleri ıslaha çağırır.
Kur’an özü itibari ile bu dünya hayatında her insanın düşünce inanç ve yaşam konusunda, her türlü tercihinde özgür olduğunu ve dinin hiçbir alanında zorlama olmadığını vurgular. İnanç ve ibadet konularında insanların insanlara herhangi bir baskı ve cezalandırma yapamayacağını vaaz eder. Dileyen iman eder, dileyen inkar eder, Allah iman edenlerin mükafatını ve isyan ile yaşayanların cezalandırmasını kendisinin yapacağını açıklar. Yanlış yapanlara karşı iman edenlerin sorumluluğunun güzel bir tebliğ olduğunu vurgular. İnsana özgür bırakıldığı bu dünya hayatındaki tercihlerinin ahiret hayatlarını şekillendireceklerini, cenneti ve cehennemi ve hangisini gideceklerini tayin edecek inanç ve yaşayış şekillerini örnekler, kıssalar emir ve yasaklar ile anlatır.
“Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğreteninizdir” diyen kıymetli Peygamberimizin bu hitabını, tekrar düşünmemiz gerekiyor. Bu hitap Kur’an’ı sadece anlamadan ve yüzünden Arapça okumayı kastetmiş olabilir mi? Elbette Kur’an’ı Arapçasından güzel şekilde okumak Müslümana yakışan bir eylemdir ve olmalıdır. Ama Kur’an’ın gönderiliş esası, insanı hidayete yani doğru yola ulaşmasında kılavuz olduğunu bilmek ve kendinde hiçbir şüphenin olmadığı o kılavuza bilerek anlayarak tabi olmaktır. Anlamayan kılavuzun gösterdiği doğruya yönelebilir mi?
Adem Ateş
Aralık 19, 2024 Perşembe 23:34
Sanki Allah birşeyi(Hayatı)tarif etti,sonra insanlara ne anladıklarını sordu.Hepimiz anladığımızı söyledik veya söyleyeceğiz.Galiba yanlış anladık,halimiz ortada.