Sosyal Medya

Makale

Sonbaharın gölgesinde yeni normal haller

Kış bitti, ilkbahar geçti, yazı da noktaladık şimdi artık sonbahar günlerindeyiz. Ne ağaçların meyveye durmasını görebildik geçtiğimiz bahar ne rüzgârı hissedebildik ne de yaz kokusunu. Belki de şimdi değil her zaman böyleydi durum. Oradan oraya koşturup durduğumuz hız dünyasında bir çiçeğin açışının, kuşun kanat çırpışının, gökyüzünün hallerinin hiç farkında değildik. Yaşadığımız süreçte her birisi nasıl da kıymetli oluverdi, herkes bir anda köy sevdası geliştirdi. Balkonda tarım yapma akımından tutun, bahçesi olan mülkler edinme telaşına kadar bir dizi aktivite kaydedildi.

Herhalde ilk kez bir gündem tüm dünyayı bu kadar uzun süre etkisi altına aldı. Malum mart ayından beri yoğun bir şekilde pandemi ile yatıp pandemi ile kalkar olduk. Okullara ara verildi, camiler cemaate kapatıldı, sokak yasakları geldi, şehirler arası yolculuklar durdu, bir müddet vaka sayılarında azalma gözlendi. Ülke genelinde alınan tedbirler kapsamında yeni normal hayata geçiş yapıldı. Derken koronadan ölümler yeniden tırmanışa geçti. Milyonların gözü kulağı o gün kaç kişinin kovid on dokuza bağlı sebeplerden ötürü öldüğüne kilitlendi. Oysa korona haricinde her gün yaklaşık bin kişinin hayatını kaybettiğini yayınlıyor istatistikler. Koronanın halleri özetle böyle.

İlkokuldayken dilbilgisi derslerinde ismin halleri ile tanışmıştık. Hemen her kelimeyi tekerleme gibi tekrarlayıp durduk bir süre: Kalem, kalemi, kaleme, kalemde, kalemden; ağaç, ağacı, ağaca, ağaçta, ağaçtan. Zaman içinde hayal gücünün etkisiyle bu hallerin hemen her şeyle ilgisi kuruldu. Çocuğun halleri, evin halleri, çiçeğin halleri, şehrin halleri vs. Şimdilerde bu bağlama koronayı da eklemek mümkün. Gelin bu sarmalı günlük hayat üzerinden alıp bir çok alana taşıyalım:

Korona günlerinde eğitim artık yüz yüze değil ekranlardan sağlanıyor.

Korona günlerinde sağlık hizmeti neredeyse sadece virüs şüphesi olanlara veriliyor.

Korona günlerinde gezip tozma hız kesmeden devam ediyor.

Korona günlerinde alış veriş çarşılar, pazarlar haricinde internet üzerinden de büyük bir artışla gerçekleşiyor.

Bireysel anlamda bu artışlara daha bir sürü detay eklemek mümkündür herhalde. Hal böyleyken çokluk yarışı bir kez daha güncellendi. Hal böyleyken yeni normalde anormal alışkanlıklar gelişti.

Tüm bu yaşananlarla birlikte asıl mevzu bu minvalde hallerimizin nasıl olduğu. Kendimize, içimize dönmemiz gereken vakitleri heder ediyoruz sanki. Daha fazla içimize çok az ekrana, daha fazla gökyüzüne, dağlara ve yeşile bakmaya ihtiyacımız var sanki.

Korona hallerinden bahis açmışken gelin biraz da korona günlerindeki diyaloglara bakalım:

Neyi dört gözle bekliyorum biliyor musun diye soruyor yedi yaşındaki yeğenim. Tahminimi dinleyip cevabını veriyor:

Koronanın bitmesini. Bir halin en yalın biçimde ifade edilişine şahit oluyor kulaklarım. Ellerimizle ifsad ettiğimiz dünyanın bozulmasında hiçbir katkısı yok onun. Ancak büyük bir derdi var, hedefini belirlemiş ve koronanın bitmesini bekliyor, hem de dört gözle. Çünkü arkadaşlarını çok özlemiş, onlara kavuşmanın hayalini kuruyor. Sahi acaba bu süreçte en çok neyi özledik, bir çocuk masumiyetiyle dört gözle neyin gelişini bekliyoruz?

Doksan yaşındaki anneannem ise ben korona falan bilmem diyor. Sebzeleri ilaçladılar, insanlara yedirdiler sonra da hastalıklar arttı şeklinde değerlendiriyor yaşadığımız günleri.

Bir çocuğun gözünden bakarsak dünyaya en saf kareyi yakalarız. Bir ihtiyarın gözünden baktığımızda ise en net kareyi.

“Bu günler de geçecek” diyor birisi diğeri “belki de böyle öleceğiz” umutsuzluğu ile itiraz ediyor.

“Sağlıklı günlerde görüşürüz inşallah” diyerek vedalaşan misafirine Müslümana ev sahibesi “zaten sağlıklıyız” vurgusunda bulunuyor.

Günler geçip giderken o oluyor bu oluyor şu oluyor. Oysa oluşların en iyisi Allah’a kul olmaktır. Bize develerinin peşine düşen Abdulmuttalib duruşu gerek. Davanın sahibi Allah ben develerimden mesulüm diyordu. Yeni doğan her gün savrulup duran davanın hallerine yeniden yön verip derdimizin peşinden koşmamız için fısıldayıp duruyor.

Ölüm bir nefeslik mesafe kadar yakınımızda, bugün ya da yarın. Yeni normalde hedefi yeniden iman etmeye ayarlayıp, iyilikleri çoğaltmaktan öte kurtuluşumuz yok. Dört gözle beklediğimiz ise rabbimizin mağfireti.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.