Makale
ABD ve İsrail'in Kürt Aşkı
Kuzey Suriye'de adı konulmamış bir Türkiye - ABD/NATO Savaşı var.
ABD ve Avrupalı müttefikleri Suriye’nin kuzeyinde, doğudan batıya boydan boya bir Kürt Koridoru oluşturmak istiyorlar.
Oluşturulacak bu alanda özerk bir Kürt yönetimi (Kürt Devleti değil) kurmak istiyorlar.
Suriye iç savaşı başladığı ilk günden beri ABD ve Batılı müttefikleri (yani NATO)buradaki Kürtleri organize ediyor, silahlandırıp askeri eğitim veriyor.
Yapılmak istenenin somut hali Kuzey Irak’ta mevcut.
Akla şu soru geliyor:
ABD’nin bu Kürt aşkı nereden geliyor?
Aslında ABD’nin değil Kürtler, kendinden başka hiç kimse umurunda değil; amacı Kürtleri kullanmak.
Niçin başkası değil de illa Kürtler?
Çünkü Kürtler Ortadoğu’nun ortasında yer alıp Türkiye, İran, Irak ve Suriye’de nüfusun ciddi bir kısmını oluşturuyorlar.
Ve bu ülkelerin hepsinde de mevcut rejim ile Kürtler arasında (en hafif tabirle) bir kopukluk var. Kürtlere genelde üvey evlat muamelesi reva görüldü.
Geçen yüzyılda Ortadoğu ülkelerinde yükselen milliyetçilik rüzgârı, Kürtleri mevcut milli yapılara entegre olmaya zorladı.
Kürt nüfus barındıran ülkeler, kimi zaman politik, kimi zaman kültürel kimi zaman da silah zoruyla zoraki milliyetçilik potasında eritmeye çalıştılar.
Fakat Kürtlerin kendi gelenek, görenek ve dillerine olan sıkı bağları sayelerinde bunda pek başarılı olamadılar. Ama yaklaşık 80 yıldır Kürtlerle mevcut resmi rejimler (halklarla değil) arasında hep bir çatışma/sancı yaşanageldi.
Kürtler işin rejimsel boyutunun farkındalar ama din kardeşi gördükleri Türk, Arap ve Fars halkından bu kardeşliği/desteği yeterince göremediği için kırgınlar.
Kürtler; Türk, Arap ve Fars milletlerinin ballandıra ballandıra anlattığı “Milliyetçilik” şerbetinden her içmek isteyişinde başlarına tokmak yediler.
Sonuçta; yaşadığı coğrafyada rejimle kavgalı, diğer Müslüman kardeşine küs bir Kürt topluluğu oluştu.
İşte ABD (ve arka planda İsrail) Kürtlerin bu dışlanmışlığından ve küskünlüğünden faydalanmak istiyor.
Özerkliğini ilan etmiş bölgesel bir Kürt yönetimine, (yılların getirdiği yanlış refleksle) Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri karşı olacak.
Etrafındaki ülkelerin (Türkiye, İran, ırak ve Suriye) tehdidi altındaki Kürt yönetimi, kendini güvene almak için ABD ve İsrail’in kucağına oturacak.
ABD ve İsrailli askeri, istihbarati ve ekonomik birimlere kapılarını sonuna kadar açacak.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye bu yönetimi tehdit ettiği oranda bunlar ABD ve İsrail’in kucağına o oranda sığınacaklar.
Sonuçta ABD ve İsrail Ortadoğu’nun kalbinde her tarafa ulaşabileceği/etki edebileceği bu topraklarda güven içinde ve yerel bedava (Kürt) askerlerle Ortadoğu’yu kontrol edecek.
Ayrıca Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin kurulan bu özerk yönetimle ve içindeki Kürt nüfusla sürekli çatışma halinde olması büyük ihtimal.
Özetle; Kürtlerle uğraşan Türk, Arap ve Fars milletlerinin Ortadoğu’daki ABD ve İsrail varlığına/çıkarına itiraz edecek gücü/dikkati olmayacak.
ABD ve İsrail’in Kürt aşkının arkasında yatan gerçek budur.
Türkiye’nin bugün Kuzey Suriye’deki varlığının nedeni bu oluşumun önünü kesmektir. Bence de doğru ve cesur bir karar. Ama Türkiye, İran, Irak ve Suriye Kürtlerle barışmadığı sürece bugünü kurtarabilir ama yarının garantisi olmaz.
Bu ülkeler yıllardır yanlış Kürt politikalarının sancılarını çekiyorlar ama kimse ders alıp doğrusunu yapmıyor.
ABD ve İsrail’e yanaşan Kürtlerin gittiği yol elbette yol değil. ABD ve İsrail’in elinde birer piyondan öte bir şey değiller. Ama bunlara kızmadan önce bu Kürtleri ABD ve İsrail’in kucağına iten biz Müslüman kardeşlerine kızmak lazım.
Türkiye, İran, Irak ve Suriye samimiyetle Kürtlerin kalbini kazanacak adımlar atarlarsa ABD ve İsrail’in Ortadoğu’da tutunacağı bir dalı olmaz.
Henüz yorum yapılmamış.