Sosyal Medya

Makale

Sünnetin ruhu

Muhammed Esed diyor ki:

Mâna ve rûh bakımından Ä°slâm’a tam olarak uyan bir hayat sürmek istediÄŸimiz zaman niçin sünnetle amel ve onu tatbik etmeyi zarûri görüyoruz?

Hepsi, Resûlullah’ın (s.a.) hayatından alınmış olmakla beraber, bazıları önemsiz gibi bulunabilen bu ibâdetler, âdetler, emirler ve nehiylerden meydana gelen geniÅŸ nizamdan baÅŸka, bizi Ä°slâm’ın hakikatına götürecek bir yol yok mudur?

Resûlullah’ın (s.a.) en büyük insan olduÄŸunda şüphe yoksa da, en küçük ÅŸeklî teferruâtına kadar bütün hayatını taklid etmeye insanı mecbur etmek, insanlık ÅŸahsiyetinin ferdî hürriyeti üzerinde istibdâd deÄŸil midir?

Ä°slâm’ın geleceÄŸi bakımından ÅŸunu bilmemizin -bu soruya cevap verebilsek de veremesek de- önemi çok büyüktür: Ä°slâm’a göre durumumuzu, sünnet önündeki durumumuz tesbit edecektir.

Onda akla aykırı bir ÅŸey bulunduÄŸu iddiasıyla Ä°slâm’a karşı çıkacak, sübjektif duygulardan uzak tek bir kiÅŸi bulunamaz. Ancak şüphesizdir ki dinde, aklın hududunu aÅŸan, fakat ona aykırı olmayan ÅŸeyler vardır.

Vazifemiz -anlayabilsek de anlayamasak da- her durumda Resûlullah’ın (s.a.) emirlerine uymaya bizi sevk eder. Bu emirlerle beraber bulunan ruh ve hikmeti anlamayı denemek de hak ve vazifemiz cümlesindendir.

Şüphe yoktur ki, Resûlullah’ın (s.a.) emirleri arasında, çok büyük önem taşıyanları olduÄŸu gibi, önemi az olanları da vardır. Daha önemli olanı, az önemli olandan önce yerine getirmek de vazifelerimiz cümlesindendir. Fakat bize esasla ilgili deÄŸil gibi göründüğü iddiasıyla hiçbir emri terk etmeye hakkımız yoktur.

Doğumundan ölümüne kadar Müslüman hayatının her safhasında yer alması gereken, en küçük hattâ mânasız görünenlerinden en önemlilerine kadar varlığının bütün taraflarının gidişini tayin etmesi icap eden bu hayatî kaideler ve kanunların meydana getirdiği, böylesine geniş bir nizamın içi ve rûhî mânası nedir?

Resûl-i Ekrem’in (s.a.) bütün yaptıklarına, ümmetinin aynen uymasını emretmesinde ne gibi bir fayda vardır?

Her ikisi de temiz olduktan sonra, sağ elimle yememle sol elimle yemem arasında ne fark vardır? Bu ve benzerleri, sırf şekille ilgili şeyler değil midir? Bunların, beşerin ilerlemesi, cemiyetin faydası ile bir ilgisi olabilir mi? Böyle değilse, bize niçin farz (yapılması mecburî) kılındı?

Ä°slâm’ın ve Müslümanların, kalkınması yahut çökmesi, sünnete uymaya veya uymamaya baÄŸlıdır inancını taşıyan kimse olarak bizim, bu sorulara cevap vermemiz için uygun zaman gelmiÅŸtir.

Bildiğime göre, sünneti ayakta tutmayı ve hayâtı ona göre düzenlemeyi gerektiren üç açık sebep vardır:

Birinci sebep

İnsanı, devamlı ve düzenli bir yöntemle şuurluluk, dikkat, tam bir uyanıklık ve kendine hâkimiyet hali içinde yaşamaya alıştırmak. Rasgele yapılan işler ve uyulan âdetler, insanın ilerlemesi yolunda, yarış atlarının yolu üzerindeki mânia (engel) taşları gibidir.

Bu gibi iÅŸler ve âdetler, fikrin rûha ve kalbe yöneliÅŸini telef ettiÄŸi için son haddine kadar azaltılmaları gereklidir. Yaptığımız her iÅŸ, irâdemiz tarafından takdir edilmiÅŸ ve iç denetimimize boyun eÄŸmiÅŸ olmalıdır. Fakat bu duruma ulaÅŸmadan önce, kendimizi kontrol etmeyi öğrenmemiz icap eder. Nefis denetiminin zarûrîliÄŸini, Ä°slâm’da en güzel bir ÅŸekilde Hz. Ömer (r.a.) ifade etmiÅŸtir: “Hesaba çekilmeden önce, kendinizi siz hesaba çekiniz.”

Daha önce de iÅŸaret etmiÅŸtik ki, Ä°slâm’ın ibadet düşüncesi, yalnız namazları deÄŸil, bütün hayatımızı içine almaktadır. Bu düşüncenin hedefi ise maddî ve rûhî varlığımızı bir bütün içinde birleÅŸtirmektir.

Bu küçükler, bu önemi az davranış ve işler, konumuz olan aklî ve rûhî temrin bakımından, hayatımızın en büyük faâliyetlerinden daha önemlidir. Çünkü büyük işler -büyük olmaları sebebiyle- açık ve çok defa dikkat ve şuurumuzun çerçevesi içinde bulunurlar. Halbuki bu küçük işler, çok defa dikkatimizden kaçmakta ve kontrolümüzü atlatmaktadır. Bu sebeple, nefse hâkimiyet gücümüzü geliştirmesi bakımından bu küçük işler daha faydalı ve tesirlidir.

Aslında, iki elden herhangi biriyle yemek önemli olmayabilir; fakat düzen, bilinçlilik ve disiplin göz önüne alınırsa işlerin en önemlisi, davranışlarımızı bir düzen ölçüsüne sokmaktır.

Sünnetle amel, bu şuurlu ve dikkatli oluştan otomatik hale geçtiği an, sünnet de, olgunlaştırıcı ve yetiştirici kıymetini tamamen kaybeder. Son asırlarda Müslümanların durumu işte böyle olmuştur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.