Sosyal Medya

Makale

İki Kumbaranın Anlattığı

GeçmiÅŸ zaman çocuktuk. Henüz kapitalizmin en organizeli eli ailemizi ele geçirememiÅŸti. Haram-helal ayrımının üstüne titrer dururduk. Kapımız besmele ile açılır, gönlümüz besmele ile dolar, gözlerimiz besmele ile bakardı. Anne ve babamız kıyıda köşede kâh zor zamanlar için kâh kefen parasıdır diye tuttuÄŸu üç beÅŸ kuruÅŸa haram bulaÅŸmasın diye çırpınıp dururdu. Necis bir paranın başımızı koyduÄŸumuz yastık altında ne iÅŸi olabilirdi fesuphanallah. Banka dedikleri bizim için kardeÅŸinin çiÄŸ etini yemek olan faiz ile özdeÅŸti. Lakin Kapitalizmin bu uÄŸursuz eli ne yapıp edip yuvamıza girmeye çalışırdı. Çocuklar için ücretsiz dergiler, evlere asılacak promosyonlar, güler yüzler vs…

Bunlardan en sinsicesi ise kumbaralardı. Bedava dağıtılır, daha çok harcamak için biriktirme, tasarruf yapıp hesap açtırma vasıtası olurdu. Üzerindeki albenili banka yazısının evin çocuklarını büyüleyeceği ve ileride birer müşteri potansiyeli yapacağı umulurdu. Bu, paradan para kazandıran haram müesseselerin, elini kaptıranın kolunu yuttuğu bir döngü olduğu yakın zamanlarda çok daha belirgin hale geldi. Daha çok kazanmak hırsıyla birikimlerini buralara yatıranların ekonomik krizler yüzünden paraları berhava olunca hiç üzülmedim desem yeridir.

Uzun süre bu kuruluşlardan uzak duran mutaassıp insanlar için başka bir hiley-i şeriyyeye başvuruldu: Faizsiz bankacılık. Katılım bankacılığı yani yalan bankacılık. Kâr payı üzerinden kulağı tersten göstermek kabilinde yeni bir alicengiz oyunu. Faizi helalinde yemenin başka bir kutsanmış hali işte. Mesele uzun, biz gelelim başlıktaki hususiyete.

Biri her türlü hileyi kullanarak dünyamıza girmeye çalışan, diğeri gönüllü olarak evimize buyur ettiğimiz iki kumbaradan bakmayı deneyelim hayata. İkisi de kumbaradır, biriktirmeyi amaçlar. Birinde tasarruf etmekteki amaç kişinin kendi için biriktirmesi ve kendine harcamasıdır. Yahut daha fazla kazanmak için parasını bankaya yatırmasıdır. Paradan para kazanmasının çekiciliği nefsani güdüleri harekete geçirir ki insan bu hal ile büyünce bencilliğinin daha çok kamçılandığı bir haleti ruhiyeye bürünür. Daha çok kazan ve daha iyi bir hayat için daha çok harcayabilirsin mesajıdır bu.

Evet ikisi de kumbaradır lakin diÄŸerine attığımız her kuruÅŸ bize ÅŸunu söyler. Sahip oldukların yalnızca sana mı ait? Elinde ne var ise, onda baÅŸkasının, garibanın, mazlumların hakkı yok mudur? PaylaÅŸtığında insan olmanın erdemine ÅŸahit olacaksın. O kumbaraya attığın paranın yolculuÄŸunu takip ettiÄŸinde komÅŸundan baÅŸlamak üzere dünyanın her yanındaki muhtaçlara umut olduÄŸunu göreceksin. Bir yetimin gözyaÅŸlarını silmenin ya da bir annenin sofrasında öğün olmanın en doÄŸal ve en küçük yolu. Ki bir aÄŸabeyin ÅŸu sözleri ne kadar doÄŸru: “Ä°HH kumbaraları ile büyüdü çocuklarım. Ä°nanır mısın onlar yalnızca kumbara deÄŸildi. Aynı zamanda sorumluluk ve merhamet kutularıydı. Eskiden banka kumbaralarında biraz paramız biriktiÄŸinde kırar götürüp harcardık. Ama bu kumbaraları deÄŸil kırmak, bir gün para atmasak sanıyoruz ki dünyanın bir ucunda bir mazlumun gönlü kırılacak.”

Evet, bu tenekeden yapılmış çelimsiz kutuların içinde taşıdığı deÄŸerler ile büyüdü çocuklarımız. KiÅŸinin yalnızca kendinden deÄŸil bir baÅŸkasından da sorumlu olduÄŸu, bu sorumluluk ile dünyaya baktığımızda umudun hiç tükenmeyeceÄŸi nasıl bir eÄŸitimdir? BencilliÄŸi yerle bir eden en kestirme yol. Sonra kumbarayı doldurup teslim ettiklerinde çocuklarımızın içlerine düşen huzur. Ve elbette yenisini doldurmak ve bir an önce sahiplerine ulaÅŸtırmak. Evet sahiplerine... Başında besmele sonunda hamdele olan bir dünyada kanaat denilen deÄŸeri sürekli diri tutmak. Ki elbette her ÅŸeyin sahibi Allah’tı. Çünkü bizler malın çokluÄŸu ile deÄŸil bereketiyle kurulmuÅŸ bir dünyanın varisleriydik. “Her baÅŸağında yüz tane olmak üzere yedi baÅŸak veren tanenin durumu gibi olmak” geniÅŸliÄŸi yaÅŸamımıza düşülmüş ÅŸerh gibiydi. Sahi “Allah’a güzel bir borç verenden daha güzel kim olabilirdi?”

Hasılı bankanın kumbarası evlerimize sokulan Truva atıyken yardım kumbarası rüzgarda salınan yeleleri ile vicdanımızı yeryüzüne taşıyan küheylandı.

Cins Dergisi Aralık 2017 sayısında yayınlanmıştır. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.