Sosyal Medya

Makale

Herkes eteğindeki taşı dökmedikçe olmaz

Ülkenin halkına, toprağına, bağımsızlığına, iradesine karşı bir kalkışmayı bu milletin öz çocukları canı pahasına önledi, şimdi de bu felaketin tekrarlanmaması için gerekli tedbirler alınıyor.

Siyasi partiler ve farklı siyasi görüş, hayat tarzı ve ideoloji sahiplerinin darbe teşebbüsü karşısındaki tavır ve tutumları farklı olduğu gibi bu farklılık isyanın seyrine göre de değişiklikler gösterdi.

Bütün halkımız deÄŸil, ama belki çoÄŸunluk normal zamanlardaki ihtilafları bir yana bırakarak bu belanın defedilmesinde birleÅŸtiler; bu durum şükranla kaydedilmesi gereken bir geliÅŸmedir, ancak “milletin çoÄŸunu tehdit eden tehlike savulduktan sonra bu ülkede ortak hayatı paylaÅŸan bütün taraflar, barış, hak ve hukuk dairesinde birlikte yaÅŸama kurallarını oluÅŸturmada ve uygulamada birleÅŸebilecekler mi?” sorusu ortada duruyor!

Bu soruya bu günlerde bütün iyi niyetli insanlar müspet cevap vermeyi tercih ediyor, milletin önüne önemli bir fırsatın geçtiğini bunun zayi edilmemesi gerektiğini söylüyorlar. Bu tespit ve beklentiye katılmamak mümkün değildir, ama bir de dönüp olan bitene, tarafları temsilen söylenen sözlere bakıyoruz, hedefin önünde önemli engellerin bulunduğunu görüyor ve üzülüyoruz. Bu engellerin başında da özün değişmemesi var, cilalı sözlerin arkasında zaman zaman kendini açığa vuran tanıdık düşünceler, inançlar ve takıntılar var.

Aşağıda bazı örnekler vereceğim, ama peşinen söyleyeyim: Herkes eteğindeki taşları dökmeli, yeni ve beyaz sayfalar açılmalı, özel ve tüzel kişiliklere ait menfaatlerin ve hedeflerin önüne milletin bütününe ait (ortak) menfaatler geçirilmelidir. Avucunuzun içine iğneyi saklayarak karşı tarafla tokalaşmak olmaz.

Şu örnekler 15 Temmuz tarihinden sonrasına aittir:

KılıçdaroÄŸlu bir konuÅŸmasında “15 Temmuz, 17 ve 25 Aralık olaylarını örtmek için kullanılamaz” dedi. Yani “Biz iktidarın önemli unsurlarını yolsuzlukla itham ediyoruz ve yüce divanda yargılanmalarını istiyoruz” demek istiyor. YolsuzluÄŸun her iktidar döneminde az veya çok olduÄŸunu, 17 Aralık soruÅŸturmasının ise Pensilvanya'dan gelen bir talimat ile baÅŸlatıldığını, hakim ve savcıların da önceden ayarlandığını unutuyor veya es geçiyor.

Yenikapı konuÅŸmasında meÅŸhur 12 maddeyi tekrarlıyor, bu maddelerin içinde yeni baÅŸtan müzakere edilmesi gereken hususlar var, ama o, peÅŸin hükmünü ve ÅŸartını açıklıyor: Her türlü vesayet ve dikta diyerek CumhurbaÅŸkanımızın diktaya kaydığı ithamını bir daha hatırlatıyor. Parlamenter sistemi korumalıyız diyerek baÅŸkanlık sistemine karşı olduÄŸunu peÅŸinen ortaya koyuyor. Yargının tarafsızlığını korumaktan iki maddede söz ederek yargıyı fetöcülerden temizlemek ve tarafsız kılmak için yapılan tasarruflara karşı olduÄŸunu deklare ediyor…

Yenikapı konuşmalarında bu sözlerin yeri olmamalıydı.

Bir MHP milletvekili 8 AÄŸustos akÅŸamı bir tv kanalında “çözüm sürecinin hıyanet olduÄŸu” görüşünü farklı deÄŸerlendirmeler ve açıklamalara raÄŸmen ısrarla dile getiriyor ve baÅŸta iktidar olmak üzere sorumluların cezalandırılmasını istiyor. Bu deÄŸerlendirme konuÅŸmacının partisine ait bir deÄŸerlendirme, buna katılanlar olduÄŸu gibi tam aksini savunanlar da sayılamayacak kadar çok; ÅŸimdi bu tartışmayı açmanın zamanı mı? Hem yeni bir sayfa açma, hem de eski defterleri karıştırmanın “özün deÄŸiÅŸmediÄŸini” göstermekten baÅŸka ne faydası var?

Biz Ä°slamcılar devamlı “KurtuluÅŸ Ä°slam'a dönüşte” deriz ya, muhalifler de benzer ısrar ve hamasetle “kurtuluÅŸ Atatürk ilke ve inkılaplarına dönüşte” diyorlar.

Bu ülkede yüz yıla yakındır şeriat değil, ilke ve inkılaplar uygulanıyor, mevcut tablodan sorumlu olan bu düzendir.

Köprünün altından bunca su aktıktan sonra bir adımda İslâmî düzene dönme de hayaldir.

Åžimdi yapılacak olan farklı taraflardan herkesin yararına olan bir ortak düzen kurmak için “iyi niyetle, peÅŸin hükümsüz ve dayatmasız olarak” masa başına gelmektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.