Sosyal Medya

Makale

Cenazeyi kabre taşımak

İstemem nakl-i cenâzemde çeleng-ü âhenk
Debdebeyle gidilir sâha değildir makber
Orası medhalidir bârigeh-i Mevlâ'nın
Kapısından içeri aczile girmek ister.
Yukarıdaki dörtlük mütefekkir, mutasavvıf, ÅŸair Tâhirülmevlevî'ye aittir. “Cenazemi taşırken çelenk ve musiki istemem. Kabristan gürültü ve gösteriÅŸ yaparak gidilecek bir saha deÄŸildir. Orası Mevlâ'nın Huzuru'na giriÅŸtir. Kapısından içeri boynu bükük girmek gerekir” diyor.


Bugünlerde cenazenin musiki/marÅŸ veya tekbir eÅŸliÄŸinde taşınmasının caiz olup olmadığı tartışılıyor. Olay yeni deÄŸil, bir asır önce de tartışılmış, ben 1970'li yıllarda “Ebediyyet Yolcusunu UÄŸurlarken” isimli bir kitapçık yazmıştım, o kitapta hem bu dörtlük hem de aÅŸağıya alacağım bilgiler vardı. Kkitap T. Diyanet Vakfı tarafından defalarca basıldı. Demek ki bugün tartışanların itibarına mazhar olmamış:

Herhangi bir müminin cenaze namazı kılındıktan sonra onu kabre kadar taşımak vazifesi vardır. Bir de taşımaya iştirak etmeyenlerin cenazeyi görünce ayağa kalkıp kalkmamaları mevzûu münakâşa edilmiştir. Önce hadîslere bakalım:

a) İlgili hadislere göre Müslümanların birbiri üzerindeki haklarından biri de cenazeyi taşımak ve defnetmektir.

b) Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiÄŸine göre Rasûl-i Ekrem (s.a.) şöyle buyurmuÅŸtur: “Namaz kılınıncaya kadar cenazenin yanında bulunana bir kırât; defnedilinceye kadar hazır bulunana iki kırât ecir vardır”. Ä°ki kırât nedir? diye sorulunca, “Ä°ki büyük daÄŸ gibidir”.

Hadisleri yorumlayan İbn Kudâme'ye göre cenazeye katılmanın üç derecesi vardır:

Birincisi namaz kılıp ayrılmaktır.

Ä°kincisi defnedilinceye kadar hizmetlere katılmaktır.

Üçüncüsü definden sonra da kabrin başında bir müddet bekleyip duâ ve istiÄŸfar ile meÅŸgul olmaktır.

Cenazeyi kabre götürenlerin ölümü, âhireti ve Allah'ı düşünmeleri, sükûneti muhafaza etmeleri, dünyevî meseleleri konuşmamaları, gülmemeleri bu vazifenin âdâbı cümlesindendir.

Cenazenin dört tarafından 40 adım taşımak teşvik edilmiştir.

Bu esnada bağırıp çağırmak, sesli olarak tekbir getirmek ve zikir yapmak, çalgı ve çelenk bid'attır, menedilmiştir. Cenaze kabre indirilinceye kadar -bazı müctehidlere göre omuzlardan yere indirilinceye kadar- oturmak mekrûhtur.

Cenazeyi görünce ayağa kalkma meselesine gelince:

Sahih hadîslere göre Nebiyy-i Ekrem'in (s.a.) cenaze görünce ayaÄŸa kalktığı, etrafındakilere de 'kalkın!' dediÄŸi rivayet edilmiÅŸ; hatta bir defasında, “Bu Yahudi ölüsüdür” demiÅŸler; “O da bir ÅŸahıs (veya hayat) deÄŸil midir?” cevabını vermiÅŸtir.

Gene sahih hadîslerde Peygamber Efendimiz'in (s.a.) kalkmayı terkettiği rivâyet edilmiştir.

Bu karşılıklı rivâyetleri yorumlayan alimlerden bir kısmı “kalkmak önce mendûp iken sonra neshedilmiÅŸtir, cenazeye kalkılmaz” demiÅŸlerdir. Ebû Hanife böyle diyenler arasındadır. Bazıları kalkmak veya kalkmamak serbesttir demiÅŸ, bazıları da kalkmak daha iyidir. Hz. Peygamber'in (s.a.) oturması sadece bunun caiz olduÄŸunu bildirmek içindir demiÅŸlerdir. Nevevî, Ä°bn Hazm, Ebû Ä°shâk eÅŸ-Åžirâzî, kalkmayı tercih edenler arasındadır.

İhtiyaç olunca cenazeyi vasıta ile taşımak da caiz görülmüştür.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.